Göksu Çağan yazdı | 1 Mayıs'ın tarihsel anlamı ve güncel önemi
İşçi sınıfı ve burjuvazinin cepheleştiği bu çarpışma süreç ve "an"ları bir irade savaşı olarak gelişip şekillenmiştir. Taksim'de 1 Mayıs kutlama eyleminin işçi sınıfı ve ezilenlerin politik kararlılığı ve mücadelesiyle kazanıldığı her moment, işçi sınıfı ve ezilenler için bir kaldıraç rolü oynamıştır.
İşçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günü kutlamalarının işçi sınıfının mücadelesinde tuttuğu bir yer vardır. Ülkeden ülkeye göre değişiklik gösteren bu olgu aynı zamanda simgesel ve reel siyasetin ayırt edici bir konusudur. Bu nedenle 1 Mayıs kutlamaları yerkürenin tüm ülkelerinde önemli bir siyasal olay olarak anlam bulur.
1 Mayıs'ın Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihindeki siyasi yeri, anlamı ve işlevi hep özel olmuştur. Bunun tarihsel ve yapısal temel nedeni daha başından beri kemalist burjuva diktatörlüğün işçi sınıfına olan köklü düşmanlığıdır. Osmanlı devleti döneminde Balkanlar'dan Anadolu'ya değin işçi sınıfının geliştiği ve örgütlendiği kentlerde çoğu kez yasal kutlanabilen 1 Mayıs cumhuriyet rejiminin kemalist diktatörlüğü koşullarında yasaklı hale getirildi. Kemalist diktatörlük dünya tarihine Ekim devrimiyle giriş yapan Sovyet sosyalizminin yanı başında ve kuşatıcılığında varlık hakkını kazandı. Sosyalizmin kuşatıcı varlığı kemalist burjuvazinin işçi sınıfına olan düşmanlığını bir beka sorunu olarak kodladı. Bütün bir cumhuriyet tarihini de bu sınıf düşmanlığı ve beka korkusu belirledi. İşbirlikçi Türk burjuvazisinin sınıf bilincini şekillendirdi.
Bu bilinçle kemalist cumhuriyet işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı. 1925 Takrir-i Sükun yasasıyla 1 Mayıs yasakları süreğenleştirildi. Yanı sıra grev, sendika ve örgütlenme yasak ve engelleriyle işçi sınıfı üzerindeki baskı ve zor boyutlandırıldı. 1936 yılında yapılan iş yasası kimi sosyal hakları ödünledi. Ancak işçi sınıfı üzerindeki sömürü, baskı ve yasakları sımsıkı sürdürdü. Kemalist burjuvazinin derin antikomünizminin belirlediği bu işçi sınıfı düşmanlığı aynı zamanda işçi sınıfının varlığını inkar olarak da ifade buldu. Kemalist rejimin "sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış kitleyiz" şiarı tastamam işçi sınıfını inkar etme gerçeğini somutlar.
Yüzyıllık cumhuriyet tarihine bakıldığında 1 Mayısların işçi sınıfı ve emekçi sol ile burjuvazi arasında özel bir sınıfsal ve siyasal karşılaşma "an"ı olduğu görülür. Denebilir ki yasaklı veya yasaksız barışçıl ya da fiili meşru mücadele biçimlerinde olsun, Türkiye ve Bakurê Kürdistan'daki tüm 1 Mayıslar işçi sınıfı ve emekçi sol ile burjuvazi ve faşist diktatörlük arasında özel bir siyasal çarpışma karakterinde vuku bulmuştur.
İstanbul Taksim 1 Mayıs muharebe ve kutlamaları ise bütün bu sınıf mücadelesini siyasal bakımdan kristalleştirmiş ve yansıtmıştır. İşçi sınıfı ve ezilenler ile burjuvazi ve faşist diktatörlük arasında süren 1 Mayıs gerilim ve çarpışmasının böylesi bir tarihsel arka planı vardır. Bu tarihsel arka plan ve işçi sınıfının 1 Mayıs mücadeleleriyle yarattığı siyasal değer ve birikimler kavranmaksızın güncel 1 Mayısların politik anlamı ve işlevi kavranamaz.
1977 Taksim 1 Mayıs'ı devrimci yükseliş döneminin dolaysız sonucu olarak neşet etti. Bu durum faşist diktatörlük tarafından bir devrimci tehdit olarak kavranıp kontrgerilla katliamıyla yanıtlandı. Bu yasal 1 Mayıs kutlamaları için bir dönüm noktası oldu. Taksim 1 Mayıs kutlamalarına yasaklandı.
1980 askeri faşist darbesinden sonra da Taksim Meydanı 1 Mayıs kutlamalarına yedi yıl boyunca yasaklandı. Bu yasak 1987'de sadece milletvekillerine çelenk bırakma biçiminde esnetildi. İşçi sınıfı ve ezilenlere yasaklanan Taksim Meydanı işçi sınıfının mücadeleci kesimleri ve emekçi solun devrimci bölükleri tarafında fiili meşru mücadele yoluyla zorlandı. Taksim'i Meydanını kazanmak isteyen devrimci bölükler 1989 ve 1990'da alana girmek için fiili meşru mücadele yolunda yürüdü, polisle çatıştı. Bu çatışmalar içerisinde 1989 yılında genç devrimci işçi Mehmet Akif Dalcı ölümsüzleşti. Taksim'in devrimci anlamı bu irade ve bedel ödeyen kararlılıkla bir kez daha güncellenip güçlendi. 1990'daki 1 Mayıs Taksim çatışmalarında ise devrimci militan Gülay Beceren polis kurşunuyla felç kaldı. Taksim yasağı geride kalan yıllar boyunca da devam etti. Değişik miting alanları ve yasal kutlamalar izin verilerek Taksim isteği ve kararlılığı sönümlendirilmeye çalışıldı. 1 Mayıs İstanbul'da farklı miting alanlarında kutlandı. '96 1 Mayıs'ı Kadıköy'de görkemli bir devrimci gösteri olarak gelişti. Faşist diktatörlük Kadıköy devrimci 1 Mayıs'ına da saldırıp Hasan Albayrak, Dursun Odabaş ve Yalçın Levent adlı üç devrimci işçiyi katletti. 2009'da fiili meşru mücadelenin kudretiyle kuşatılan ve zorlanarak girilen Taksim Meydanı 2010'da ilk kez kutlamaya açıldı. Yılların biriken devrimci isteği, ısrarı ve kararlılığı Taksim Meydanını koparıp aldı. Meydanı 200 bin kişi doldurdu.
2013 yılında Taksim Meydanı yeniden 1 Mayıs'a yasaklandı. Gerekçe olarak ise alanın inşası gösterildi. Bu yasağı tanımayan sendikalar ve emekçi sol hareket 1 Mayıs Taksim Meydanını bir kez daha özgürleştirmek için zorladı. Polisle çatıştı, çok sayıda işçi, devrimci yaralandı. 2014'te Kadıköy'de 1 Mayıs kutlaması yapıldı. 2015 yılında Taksim'e çağrı yapıldı. Meydan yine fiili meşru mücadele yoluyla zorlandı. Ama Taksim Meydanı kazanılamadı. 2016'dan 2019'a kadar Bakırköy ve Maltepe meydanlarındaki miting biçimindeki 1 Mayıs kutlamaları, 2020 ve 2021 yılında pandemi nedeniyle kesintiye uğradı. 2022 ve 2023 yıllarında ise İstanbul'da Maltepe Meydanı'nda kutlandı.
Hiç kuşku yok ki '77 1 Mayıs'ı işçi sınıfı tarihinin en önemli tarihsel dönüm noktalarının başında gelir. İşçi sınıfının can ve kan bedeli bir mücadeleyle yaptığı tarihinin en yüksek değerlerini simgeler. Bu yüzden Türkiye ve Bakurê Kürdistan'daki işçi sınıfı mücadelesinde Taksim 1 Mayıs Meydanının simgesel ve politik değeri yüksektir. Dosdoğru işçi sınıfının politik bilincini ve devrimci geleneğini yansıtır ve ileriye taşır. İşçi sınıfı hareketinin gelişiminde Taksim 1 Mayıs uğrakları her zaman iki düşman sınıfın yalın politik cepheleşmesiyle karakterize olmuştur.
İşçi sınıfı ve burjuvazinin cepheleştiği bu çarpışma süreç ve "an"ları bir irade savaşı olarak gelişip şekillenmiştir. Taksim’de 1 Mayıs kutlama eyleminin işçi sınıfı ve ezilenlerin politik kararlılığı ve mücadelesiyle kazanıldığı her moment, işçi sınıfı ve ezilenler için bir kaldıraç rolü oynamıştır. İşbirlikçi Türk burjuvazisi Taksim Meydanının 1 Mayıs özgülünde ürettiği devrimci politik bilincin farkındadır. Burjuvazi ve politik islamcı faşist rejimin Taksim'de 1 Mayıs kutlama yasağını sürdürme iradesi ve ısrarını tam olarak bu nedenle dayatmaktadır.
Taksim Meydanında kutlanacak 1 Mayıs'ın sınıf bilincine katacağı yeni dinamikleri açık ve tartışmasızdır. Taksim saflaşması birbirine düşman iki sınıfın açık ve cepheden karşı karşıya gelişinin yeni "an"ı dır. Bu "an"da birikip saflaşan işçi sınıfı ve ezilenler verili mücadeleyi ileri sıçratma potansiyeline sahiptir. Sermaye ve faşist devleti Taksim'in işçi sınıfının mücadele kararlılığını nasıl etkilediğini, sınıf bilincini nasıl geliştirdiğini, sınıf mücadelesine nasıl itilim kazandırdığını bilerek, bunun farkında olarak Taksim yasağını sürdürmekte bu denli kararlı ve ısrarlı davranmaktadır.
Bir kaldıraç olarak Taksim'in sınıf mücadelesindeki yeri, anlamı ve politik işlevi açıktır. Taksim'de 1 Mayıs kutlamak bu nedenle sadece tarihsel bir görev değil aynı zamanda güncel devrimci bir ihtiyaçtır. İşçi sınıfı ve ezilenlerin faşist rejim karşısında saflaşıp cepheleşmesinin çarpışma "an"larında biri olan Taksim 1 Mayıslarının bu gerçeğini görmeyenler sınıf savaşımını devrimci yönde ilerletemez ve geliştiremez.