18 Eylül 2024 Çarşamba

Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı kuruldu

Kuruluşunu duyuran Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, sığınma hakkının gasbının ve göçmen mültecilere yönelik hak ihlallerinin önlenmesine karşı mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.

Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, kuruluşunu deklare etti. Beyoğlu'nda bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısına, çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

Basın açıklamasını okuyan Buse Mine Lülenler, göçmen ve mülteci düşmanlığı üzerinden yükseltilen ırkçılığa karşı mücadele etmek, göçmen ve mültecilerle dayanışmak için bir araya geldiklerini söyledi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre Mayıs 2024 itibarıyla 120 milyon insanın zorla yerinden edildiğini ifade eden Lülenler, dünya genelinde uluslararası göçmen sayısının 300 milyona ulaştığını kaydetti.

"Emperyalist paylaşımın, kapitalist neoliberal politikaların ve saldırıların sonucu olarak savaş, çatışma, yoksulluk, ekolojik kriz, şiddet, baskı, ayrımcılık gibi kitlesel göç ve mülteciliğe yol açan nedenleri üreten devletler ise; sığınma hakkını temel bir hak olarak düzenleyen uluslararası insan hakları belgelerine imza koymuş olmalarına rağmen, göçmen ve mültecileri ülkelerinde barındırmak istemiyor, hatta sınırlarından içeri sokmamak için yoğun bir çaba sarf ediyorlar" diyen Lülenler, milyonlarca insanın sığınma hakkının yanında bütün temel hak ve özgürlüklerinden mahrum edildiklerini vurguladı.

'TÜRKİYE BÜYÜK BİR GÖÇMEN, MÜLTECİ HAPİSHANESİNE DÖNÜŞTÜ'
Lülenler, şöyle devam etti: "Avrupa Birliği ülkelerinin göç ve sınır politikalarının bir aracı olarak gündemimize giren geri kabul anlaşmaları ve geri gönderme yasağına rağmen yaygın bir uygulama haline gelen hukuki dayanaktan yoksun sınır dışı ve geri itme uygulamaları ise, sığınma hakkını fiili olarak ortadan kaldırmaktadır. Geri kabul anlaşmalarının tarafı olmasının yanında, sığınma hakkını yok sayan yasal mevzuat, sınırlarına ördüğü duvarlar, şiddet ve işkencenin meşrulaştığı sınır güvenliği uygulamaları, geri itme ve geri gönderme yasağını ihlal eden uygulamaları, ırkçı ve ayrımcı politika ve uygulamaları, yoğun sömürü, istismar, toplu linç saldırıları ile göçmen mülteciler için güvensiz bir ülke haline gelen Türkiye, Avrupa'ya göç yolunu göçmen mültecilere neredeyse tamamen kapatmış ve büyük bir göçmen mülteci hapishanesine dönüşmüş bulunuyor."

'GÖÇMEN VE MÜLTECİLER KAYIT DIŞI ANGARYA KOŞULLARINDA ÇALIŞTIRILIYOR'
Türkiye'de siyasetçilerin bir yandan göçmen ve mülteci düşmanı politikalarla oy toplamaya çalıştığını, diğer yandan Ortadoğu'da halkları yerinden eden savaşın derinleştirilmesinde devletin rol oynadığını belirten Lülenler, "Göçmen mülteciler, sırf göçmen olmakla maruz kaldıkları ayrımcılık, şiddet ve nefret saldırıları yanında, kayıt dışı ekonominin motoru denilerek, kayıt dışı angarya koşullarında çalıştırılmaktadırlar. Göçmen çocuklar yoksulluk nedeniyle çalışmaya mecbur kalmakta, göçmen kız çocukları, yoksulluk ve güvencesizlik nedeniyle erken yaşta evlendirilmektedirler. Göçmen kadınlar ve LGBTİ+lar şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmakta; kadınlar ve çocuklar organ mafyası ve insan ticareti mağduru haline getirilmektedirler" ifadelerini kullandı.

'HERKESİ AĞIMIZA KATILMAYA ÇAĞIRIYORUZ'
Devasa bir insani krizin ortasında yaşayan göçmen ve mülteciler için insanca ve güvenceli bir yaşamın inşasının siyasi ve insani bir sorumluluk olarak sahiplenilmeyi beklediğini ifade eden Lülenler, şöyle devam etti: "Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı olarak bir araya gelen ve bu ağı yeni katılımlarla genişletmek amacında olan bizler faaliyetlerimizi; sığınma hakkının gasbının ve göçmen mültecilere yönelik hak ihlallerinin önlenmesi, halkların dayanışması temelinde eşit ve özgür birlikte yaşamın inşası, ortak mücadele zemininin güçlendirilmesi temelinde sürdüreceğimizi kamuoyuna duyuruyor, duyarlı kurum ve kişileri ağımıza katılmaya çağırıyoruz."