Gençlik örgütleri: Gezi'nin çocuklarını Taksim'de andık
Suruç katliamının 9. yılında İstiklal Caddesinde yürüyüş düzenleyip, Taksim Meydanına çıkan ve Taksim Anıtı önünde zincir oluşturan gençlik örgütleri ortak açıklama yaptı. Açıklamada, "Suruç katliamının 9. yılında gençlik örgütleri olarak 33 düş yolcusundan devraldığımız birleşik mücadele ruhuyla Taksim Meydanında Taksim Anıtını kuşatmamız sadece devrimci gençlik mücadelesinin değil tüm toplumsal mücadele dinamiklerinin rejim karşısında siyasal kazanımdır" denildi.
Suruç katliamının 9. yılı çalışmalarını birlikte örgütleyen gençlik örgütleri 20 Temmuz günü gerçekleştirdikleri eyleme ilişkin ortak açıklama yaptı.
'KOBANÊ'Yİ YENİDEN İNŞA İÇİN YOLA ÇIKTILAR'
Kobanê'yi yeniden inşa etmek ve bir devrime dokunmak için yola çıkan yüzlerce gencin 20 Temmuz 2015'te, Urfa'nın Suruç ilçesinde bulunan Amara Kültür Merkezi'nde barbar DAİŞ çetesinin canlı bomba saldırısına uğradığı hatırlatılan açıklamada, "Bu saldırıda 33 yoldaşımız katledildi. Suruç katliamı aydınlatılmadı, katilleri peşi sıra birçok katliam daha gerçekleştirdi. Suruç'tan bugüne adaletsizlik artmaya devam etti" denildi.
'SOKAKLARI HESAPLAŞMA YERİ BİLDİK'
Gençlik örgütleri olarak 9 yıldır "Herkes için adalet" şiarıyla adalet arayanlara umut olmak için mücadele ettiklerini söyleyen gençlik örgütleri, "20 Temmuz'u bir hesaplaşma günü, sokakları da hesaplaşma yeri bildik. Adaleti katillerden beklemedik. Her 20 Temmuz'da 33 düş yolcusunun hesabını sormak için sokakları kuşattık" diye belirtti.
'TAKSİM MEYDANINI HESAP SORMA BİLİNCİYLE KUŞATTIK'
Suruç katliamını engellemeyenlerin 20 Temmuz'da Kadıköy'ü yasakladığını, gençliğin karşısına on binlerce polis çıkarıldığını hatırlatan gençlik örgütleri açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Biz ise her sene olduğu gibi bu sene de tüm sokakları ablukaya alınan Kadıköy'de 'Suruç için adalet' diyen sesimizi yükselttik. Ardından ise yıllardır işçi sınıfına, LGBTİ+'lara, kadınlara yasaklanan Taksim Meydanını aynı hesap sorma bilinciyle kuşattık. Yıllardır adalet mücadelemizin karşısına polislerle, gözaltılarla, yasaklamalarla dikilen devlet, IŞİD çeteleriyle işbirliğini bir kez daha göstermiştir. Onlar türlü zorbalıklarla bizim sesimizi kısmak istedikçe biz onların karşısına daha güçlü çıktık. Bundan sonra da adalet diyerek yankılanan sesimiz, ablukaları aşacak ve sokakları kuşatacak. Çünkü bizim için hesap sormadan yaşanılacak onurlu bir yaşam yoktur."
'TAKSİM ANITINI KUŞATMAMIZ SİYASAL KAZANIMDIR'
Suruç'tan bugüne işçilerin açlık ve sefaletle baş başa bırakıldığı, Kürt halkına yönelik saldırıların ağırlaşarak devam ettiği, kadınların katledildiği, LGBTİ+'ların nefret cinayetlerine kurban edildiği hatırlatılan açıklamada, "Suruç katliamının 9. yılında gençlik örgütleri olarak 33 düş yolcusundan devraldığımız birleşik mücadele ruhuyla Taksim Meydanında Taksim Anıtını kuşatmamız sadece devrimci gençlik mücadelesinin değil tüm toplumsal mücadele dinamiklerinin rejim karşısında siyasal kazanımdır. Zira devlet, yollarına 40 bin polis dizerek girilmesini engellemeye çalıştığı Taksim Meydanında 33'lerin yoldaşlarına yenik düşmüştür. Ezilenlere kapatmak için bütün güçlerini seferber ettikleri yerde; devrimci iradenin, gençliğin yaratıcı ve özgür eyleminin karşısında çaresiz kalmıştır" denildi.
'GEZİ'NİN ÇOCUKLARINI GEZİ'NİN BAŞLADIĞI YERDE ANDIK'
"1 Mayıs'ta Taksim'e yürümek istedikleri için tutuklananların 20 Temmuz'da, Gezi'nin çocuklarını Gezi'nin başladığı yerde anmak için Taksim Meydanına girmemiz, siyasal iktidarın yasak, baskı ve saldırı politikalarına da cevaptır" değerlendirmesinde bulunulan açıklamada, siyasal iktidar eliyle umutsuzluğa sürüklenenlere şu çağrı yapıldı:
"Halka, açlık ve sefaletten başka bir alternatif sunmayan,
Gençliği bir asansör boşluğunda ölüme, niteliksiz yurt odalarında intihara sürükleyen,
Kadınları katleden, LGBTİ+'ların katlini vacip gören,
Kürt halkının diline, kültürüne, iradesine, halayına dahi zincir vurmak isteyen,
Sosyalistleri ve yurtseverleri Kobanê'yi savundukları için kumpas davalarında yüzlerce yıl hapis cezası ile yargılayan,
Rojava Devrimini boğmak için her yolu deneyen, türlü pazarlıklara girişen,
Binlerce çocuğu MESEM adı altında ölüme gönderen,
Depremi katliama çeviren, ormanlarımızı yakan, doğamızı sermayeye peşkeş çeken,
Sokak hayvanlarını katletme arzularına tüm toplumu ortak etmek isteyen, bu katliam düzenine karşı umut da özgürlük de adalet de birleşerek gürleyen sesimizdedir. Umuda düşman olanlara karşı 33 düş yolcusunun düşlerini sahiplenmeye, o düşlerde yatan umudu büyütmeye çağırıyoruz."