6 Ekim 2024 Pazar

Gazeteci Duman: Baskı politikalarına karşı hakikat arayışı yaşamın manasıdır

19 yıldır hapishanede bulunan Atılım Gazetesi'nin eski sahibi ve Yazıişleri Müdürü gazeteci Hatice Duman, Jailed Journos'un sorularını yanıtladı. Pandemide hapishanelerde tecrit ve baskıların ağırlaştığını kaydeden Duman, "Zorlukları, engelleri hakikat arayışı mücadelesiyle aşmaya çalışmak yaşamın da manasıdır" dedi.

Atılım Gazetesi'nin eski sahibi ve Yazıişleri Müdürü gazeteci Hatice Duman, 19 yıldır hapishanede. Bir kişinin işkence altında verdiği ve daha sonra da geri çektiği ifadeye dayandırılan ve on yıl süren mahkemenin ardından Duman hakkında 2011 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Anayasa Mahkemesi bu kararı iki kez bozsa da yerel mahkemenin kararda direnmesi nedeniyle tahliye edilmedi.

'BURJUVA HUKUK SİSTEMİ MUKTEDİRLERİN TALİMATINI UYGULUYOR'
Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde bulunan Hatice Duman, Türkiye'de hapishanede en uzun kalan gazeteci. Duman, Jailed Journos'un sorularını yanıtladı. Duman, "Toplamında 'yargılanma' sürecine bakılınca dosyam bir fasit dairenin içinde dönüp duruyor esasında. 18 yıllık bir yargılama hikayesi tam bir tiyatro sahnesini andırıyor. Arka planda hapishanede kalmamı hükmeden bir karar var. Perde açıldığında ise oynanan tüm yargılanma oyununun sonucu bu karara varıyor. Ülkemizde burjuva hukuk sisteminin bir özeti bu. Gerçi şimdilerde artık perde arkası ve önü ayrımı da kalktı ve açıktan muktedirlerin talimatını uyguluyor mahkemeler" dedi.

'PANDEMİ UYGULAMALARI HAPİSHANELERDE TECRİT VE BASKIYI YOĞUNLAŞTIRDI'
Covid-19 kısıtlamaları ile hapishanelerde karantina uygulamasına geçildiğini belirten Duman, "Doğrusu, bu kapsamda uygulanan çok az tedbirin Covid bulaştırma riskini azaltma amacı taşıdığını düşünüyorum. Açık görüşlerin tamamıyla kaldırılması, yayınlara yönelik verilen yasaklama kararları, revirlerin neredeyse bütünüyle tutsaklara kapatılması, pandemiyle ilgili olmayan sağlık tedbirleridir. Bu uygulamalar zaten hapishanelerde var olan sistematik tecrit ve baskı politikasının daha da yoğunlaştırılması anlamına gelir. Nihayetinde İçişleri Bakanı'nın basından yaptığı açıklamaları okuduğumuzda, bu amacın çok da gizlenmediğini görüyoruz. Dahası kapalı görüşlerin ayda bir yapılmaya başlanmasıyla belirli tedbirler çerçevesinde haklarımızı kullanabileceğimizi gördük. Şimdi yeni pandeminin pik yaptığı koşullarda ayda 3 kez kapalı görüş yapıyor oluşumuz da aynı şekilde ele alınabilir" ifadelerini kullandı.

'DOKTORA ÇIKSAK DA MUAYENE YAPILMIYOR'
Pandemi döneminde revire çıkmalarının neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığını kaydeden Duman, en ciddi hastalık durumlarında dahi haftalarca doktora çıkarılmadıklarını söyledi. Duman, şu an doktora çıktıklarını ancak muayene yapılmadığını kaydetti.

Yüksek tansiyon hastası olduğunu dile getiren Duman, aynı zamanda vejetaryen olduğunu belirtti. Her iki faktörü dikkate alacak bir yemeğin çıkmadığını söyleyen Duman, "Vejetaryen yemek tuzlu diğer hasta yemek de etli. Bu durumun düzeltilmesi, vejetaryen hasta yemeğin çıkarılması için defalarca dilekçe yazdım hapishane idaresine. Çok uzun zamandan sonra sadece 1 çeşit haşlanmış sebze veya baklagil verildi. Bunun dışındaki vejetaryen çorba ve diğer yemekler tuzlu olduğu için tüketemiyorum" diye konuştu.

'SAĞLIĞIM AÇISINDAN RİSK OLUŞUYOR'
Hipertansiyon hastalığından kaynaklı 15 yıldır reçeteli ilaç kullandığını söyleyen Duman, "Doktorun verdiği raporla manuel tansiyon aleti aldım ve düzenli ölçümlerimi yapıyordum. Ancak 1,5 yıl önce kullandığım tansiyon aleti bozuldu. Bunun üzerine dilekçe yazıp tansiyon aletini değiştirmek istedim. Ancak 1,5 yıldır defalarca verdiğim dilekçelerin karşılığı olmadı. Hapishanede acil durumlarda tansiyon ölçümü yapılmakta ancak bu sistematik, ihtiyacı karşılayacak boyutta değil. Dahası tansiyon ölçümü acil durumlardan çok sonra yapılabiliyor ve bu da sağlığım açısından risk oluşturuyor" dedi.

'YAYINLARA ULAŞMAMIZ ENGELLENİYOR'
Covid-19 bulaş riski bahane edilerek yayın ve kitap alımının kısıtlandığını belirten Duman, pandemiden önceki bir buçuk yıl süresince de sosyalist yayınların toplatma kararı olmamasına rağmen verilmediğine dikkat çekti. 14 Nisan 2020 tarihinde çıkarılan yasa gerekçesiyle Basın İlan Kurumu aracılığıyla ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunan gazetelerin hapishaneye alındığını belirten Duman, "Aslında yasa gazeteleri kapsamasına rağmen hapishane yönetiminin keyfi tutumuyla dergiler de aynı kapsama dahil edildi. Dahası yine hapishanenin kararıyla alacağım dergiler, hapishanenin anlaşmalı olduğu 3 bayiyle sınırlandırıldı. Ayrıca dergi veya gazetelere abone olmamız da engellenmiş durumda. Kısacası istediğim dergi ve gazetelere ulaşmanın tüm yolları kapatıldı" ifadelerini kulandı.

Kitap kotası da bulunduğunu dile getiren Duman, "Kitap alımı 'hediye kabul etme hakkı' çerçevesine dahil edilerek 2 ayda bir kez 7 kitapla sınırlandırılmış durumda. Bu da kitapların tek kişiden, tek seferde postalanması, kotamız doluysa kitapları kabul etmeme gibi uygulamalarla tam bir işkenceye dönüşmektedir" diye konuştu. Duman, internet üzerinden yayımlanan makale, röportaj vb. fotokopilerin hapishaneye alınmadığını da söyledi.

'KİOSK'TAN YARARLANMAMIZ İMKANSIZ'
Duman, pandemide avukat görüşlerinin kısıtlandığını ve görüşler de kaldırıldığı için endişeli bir süreç geçirdiklerini ve geçirmeye devam ettiklerini kaydetti ve şöyle devam etti: "Haftada bir defa yapılan 20 dakikalık telefon görüşmesi de çok yetersiz kalmaktadır. Şimdi kapalı görüş yapıyoruz ama Covid-19'un yayılım hızının riskleri endişelerimizi azaltmak bir yana arttırdı. Çünkü hem ailemden hem de arkadaşlarımdan Covid-19 geçiren oldu ve bir hafta boyunca endişe içinde beklemek durumunda kaldık. Dahası çokça TV kanalı var ve bunların da basın etiği adına ne varsa ortadan kaldırması söz konusu. Aslında genel olarak somut haberlerle değil, tahminlerimizle algılamaya çalışıyoruz dünyayı, ülkemizi. Bu kapsamda diğer bir iletişim aracı KİOSK, Adalet Bakanlığı tarafından basına duyuruldu. Hapishanelerde bilişim teknolojisine geçileceği epey bir tantanayla işlendi. Ancak KİOSK sisteminin bir hak olmaktan öte ceza mekanizmasının, itaat ettirmenin bir yöntemi olduğu kısa sürede açığa çıktı. Açlık grevi gibi kendi bedenimle ilgili ve kararı tamamıyla bana ait olan eylemde dahi 'ceza' verildiği düşünüldüğünde görüntülü telefon görüşmesi şimdiden bize yasak aslında. Zira görüntülü telefon görüşmesini 'iyi halli' gibi bir durumda kullanabiliyorum. Zaten TMK kapsamındaki 'ceza' verilen tutsaklar için bu 'hakkın' kullanımı Hapishane Gözlem Kurulu'nun kararıyla olmaktadır. Türkiye'deki hapishanelerin mantık zemini düşünüldüğünde bu kararın ne olacağını tahmin etmek güç olmasa gerek."

'ENGELLERİ HAKİKAT ARAYIŞI MÜCADELESİYLE AŞMAK YAŞAMIN MANASIDIR'
Karantina uygulamalarından dolayı bütün talepleri idareye dilekçeyle ilettiklerini ancak birçoğunun yanıtsız bırakıldığını, yanıtlananların da taleplerinin karşılanmadığını ve olumsuz olduğunu dile getiren Duman, "CPT heyetinin iki kez hapishaneyi ziyaret ettiğini duyduk. Ancak heyet bizim koğuşla herhangi bir görüşme yapmadı. CPT raporlarının Avrupa basınına yansımaları nasıl bilmiyorum, ama hapishane idaresinin belirlediği çerçevede görüşmeler yapmak hazırlanan raporların objektifliğini baştan ortadan kaldırıyor. Açıkçası CPT heyetinin raporları hazırlama yöntemi bir tercihe de dönüşmüş durumdadır. Avrupa Birliği'nin Türkiye ile kurduğu pragmatist ilişkinin sonucudur bu raporlar aynı zamanda. Aslında topraklarımızdaki baskı politikasının bu denli pervasızlaşmasının dayanaklarından biri de bu olmaktadır. Bundan dolayıdır ki ülkemizdeki basının neredeyse yüzde doksan dokuzu sadece susturulmadı aynı zamanda muktedirler tarafından hazırlanan metinleri bıktırırcasına tekrarlıyorlar. Kalanın yüzde birlik kısmının direnişi bu bakımdan çok kritiktir. Bu direnişin bir noktasında yer almaktan onur duyduğumu belirtmeliyim. Zorlukları, engelleri hakikat arayışı mücadelesiyle aşmaya çalışmak yaşamın da manasıdır. Bu bakımdan duyarlılığınızı duyumsamak ayrıca çok güzel" ifadelerini kullandı.