2 Ekim 2024 Çarşamba

Gardiyanlardan tutsaklara: Kendinizi asın, öldürün

Silivri Hapishanesi'nde tutsaklara yönelik sistematik işkenceyle intihara zorlama ve iki tutsağın katledilmesine ilişkin yapılan açıklamada, aileler çocuklarının hayatından endişe ettiklerinin altını çizdi. 

Silivri 5 Nolu Kapalı Hapishanesi'nde 60 gardiyanın sistematik işkenceyle intihara sürüklediği, baskılara dayanamayarak yaşamına son vermek isteyen 6 tutsaktan Ferhan Yılmaz ile ismi öğrenilemeyen bir tutsağın katledilmesine ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenlendi. 

Tutsak yakınları Fatma Ağca, Avniye Çetin ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm'ün katıldığı toplantıda, "Adalet Bakanlığı'na sesleniyoruz! Silivri 5 No'lu L Tipi Hapishanesi'nde neler olduğunu açıklayın!" yazılı pankart asıldı. 

ANNE ÇETİN: OĞLUM CANIMIZ TEHLİKEDE DEDİ
Anne Avniye Çetin, oğlunun kendisini arayarak yardım istediğini "canımız tehlikede" dediğini aktardı. Anne Çetin, "Oğlum ne yapıyorsanız yapın canımız tehlikede. Telefon kesilecek dedi"  diye belirtti. Oğluyla yaptığı görüşmenin ses kaydını aldığını ve cd'sini çıkararak şikayette bulunduğunu belirten anne Çetin, henüz dilekçeye bir dönüş alamadığını dedi. 

ANNE AĞCA: YALANSA NİYE CENAZELER CEZAEVİNDEN ÇIKIYOR
Fatma Ağca ise devlete seslendi ve şöyle devam etti: "Bizim çocuğumuzun hiçbir can güvenliği yok. Kaç gündür çocuklarımızı merak ediyoruz, telefon yok bir şey yok benim oğlum cuma günü 'anne' dedi sesi kesildi. O gün cezaevine sabah gittim, akşam gittim; hastaneye gittim hiçbir haber yok. Jandarmalar diyor ki 'yalan', o zaman niye cenazeler cezaevinden çıkıyor, niye bilgi verilmiyor niye ses çıkmıyor niye devlet bize sırt vermiyor. Tayyip niye çıkmıyor meydana. Çocuğum niye içeride çürüyor. Benim çocuğuma işkence yapılıyor, bana dedi ki, 'karanlık odaya götürüyorlar, işkence yapıyorlar, çırılçıplak bırakıyorlar.' Niye bize bir açıklama yapılmıyor. Oya gelince ellerinde koli kapı kapı dolaşıyorlar. Oy verenlerin boynu kırılsın, bu duruma düştük işte."

GÜLÜM: IĞDIR HAPİSHANESİNDEN DE BENZER BİLGİLER ALIYORUZ
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Züleyha Gülüm de hapishanelerde işkencelerin her dönem yaşandığını ama son dönemlerde bunun daha çok arttığını kaydetti. Kandıra Hapishanesi'nde maruz kaldığı sistematik işkence nedeniyle Garibe Gezer'in, Vedat Erkmen'in intihara sürüklendiğini hatırlatan Gülüm, Iğdır Hapishanesi'nde de tutsaklara gardiyanlar tarafından benzer yönlendirmeler yapıldığının bilgisinin olduğunu aktardı. 

'HADİ KENDİNİZİ ÖLDÜRÜN DENDİ'
Tutsakların en temel haklarının yok sayılmasının yanı sıra artık yaşam haklarının tehlikede olduğunu belirten Gülüm, "Toplu halde bir yerde şiddet uygulanması, sakallarının yolunması, postallarla kafalarının ezilmesi, kötü muamele, dövme gibi noktalar vardı. İp atarak 'hadi kendinizi öldürün' sözleri söylendi" dedi. 

'İNTİHAR GİRİŞİMİ DOĞRUYSA BİLE KİŞİSEL BİR MESELE DEĞİL'
Yaşananların ardından hapishane müdür yardımcısıyla görüştüklerini olayın yalanlandığını belirten Gülüm, "Ama aynı Serhan Yılmaz'ın hastaneye götürüldüğü yoğun bakımda hayatını kaybettiği ailesine söylenmiş. Bunun dışında da herhangi bilgi verilmemiş. Cezaevinden öğrenin denmiş. Ailelere de bilgi aktarılmıyor. Bir kişinin daha yoğun bakımda olduğu bilgisi var aileye de bilgi verilmediği için bu konuyu da netleştirmek mümkün değil. Şiddete uğrayan mahpuslar açısından karantina koğuşlarına alındıkları için iletişim kurma ve haber alma olanakları ortadan kaldırılıyor" diye belirtti. İntihar girişimi doğruysa bunun da kişisel bir meseleden kaynaklanmadığının açık olduğunun altını çizen Gülüm, tutsakların maruz kaldıkları baskıya dayanamadıkları için yaşamlarına son vermeyi seçtiklerini kaydetti. Adalet Bakanlığı ve Ceza ve Tevkif Evleri Müdürlüğü'nün bu konuya dair sorumluluğunu hatırlatan Gülüm, derhal açıklama yapılmasını istedi. 

'GERÇEKLER DAHA VAHİM'
İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Mehmet Acettin basın metnini okudu. Yaşananların ardından Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'nün bir açıklama yaptığını ve yalanladığını hatırlatan Acettin, Ferhan Yılmaz'ın cenazesinin ailesine gösterilmeksizin hazırlanarak teslim edilmesinin, gerçeklerin iddia edilenden daha vahim olduğuna işaret ettiğini belirtti.

YUMUŞAK ODADA İŞKENCE
Tutsak yakınlarının hapishaneye verdiği dilekçelere yanıt beklediğini söyleyen Acettin, "Sözü edilen telefon görüşmesinde mahpus ailesine; telefonu zorlukla ettiğini, kesilirse bir daha edemeyeceğini ve görüşmesinin kayıt altına alınmasını istediğini belirtmekte ve 6 Nisan günü sayım sırasında oruçlu olduklarını, sayım görevlilerinin bir arkadaşlarına  hiçbir neden yokken tokat attıklarını, hakaret ettiklerini, buna itiraz etmeleri üzerine kendilerinin de darp edildiklerini, kendisinin hastalığı nedeniyle bu arada atak geçirdiği için bahçeye çıkartıldığını, bahçede de işkence ve hakarete uğradığını, ardından geri koğuşa getirildiğini, arama bahanesi ile gelip tekrar bahçeye çıkartıldıklarını, bahçede darp edildiklerini, sakallarının yolunduğunu, ardından 'yumuşak oda' ya atıldığını, botlarla kafasına basıldığını, sürekli işkenceye maruz bırakıldıklarını ve intihara zorlandıklarını, hiçbir şekilde görevlilere fiziki müdahalede bulunmadıkları halde haklarında gerçeğe aykırı tutanak tutularak suçlanmaya çalışıldıklarını, doktora götürüldüklerinde işkence tehdidi ile 'darp yoktur' diye beyanda bulunmaya zorlandıklarını, dün yine bahçeye çıkarıldığını, darp edildiğini ve ip verilerek 'kendini assana, öldürsene' dendiğini, kendisini asmaya çalışırken gelip 'yalandan' kurtardıklarını, bu zulüm nedeni ile kendilerini öldürmeye karar verdiklerini, intihar edeceklerini , C.Ağca, T.Okçu, O.Hacıoğlu, H.Masal, Ali ve A. M. Çetin'in de aralarında olduğu 5-6 kişinin daha aynı durumda olduğunu, pisliğin içinde yatırıldıklarını, yatak olmadığını, 50 kişilik yerde 70 kişi olduklarını, ifade etmiştir" dedi. 

Acettin, hakikatin ortaya çıkarılması ve cezalandırılmasını sağlamak için, olaya katılan hapishane görevlileri ile göz yuman hapishane yönetimini zaman geçirmeksizin görevden alınmasını ve olayın hem cezai hem de idari olarak soruşturulmasını istedi.