22 Kasım 2024 Cuma

#FridaysForFuture ya da bu Cuma gelecek için ne yaptın?

İsveçli Greta Thunberg, küçük yaşına rağmen küresel ekolojik krize karşı başlattığı "iklim için okul grevi" ile büyük bir ekolojik harekete öncülük etti. Greta'nın politik bilinci yüksek bu eyleminin etkisi, Avrupa ve dünyada başta gençler olmak üzere, yüz binleri harekete geçirdi. Geleceğimiz için ayağımızı gazdan çekmek yetmez. 24 Mayıs'ta sokaklar bizi bekliyor.
İsveçli Greta Thunberg henüz 9. sınıftayken, o yaz ülkesini vuran aşırı sıcaklık dalgaları ve orman yangınlarının ardından 20 Ağustos 2018'de elinde "Skolstrejk för klimatet (iklim için okul grevi)" yazan döviziyle İsveç parlementosunun önüne gelerek 9 Eylül'deki İsveç genel seçimlerine kadar her gün sürdüreceğini belirttiği okul boykotunu başlattığında henüz dünyaca ünlü bir iklim aktivisti değildi.(1) Küresel ekolojik krizin her geçen gün geleceğini yuttuğunu hisseden Asperger sendromlu 15 yaşında sıradan bir öğrenciydi sadece. Greta, politik bilinci yüksek, eyleminin etkisinin farkında bir ekolojist olarak, 7 Eylül'de seçimlerden hemen önce, okul boykotu eylemine ülkesi İsveç'in 2015'te imzaladığı Paris İklim Anlaşması'na uygun hareket etmeye başlayana kadar her cuma eylemlerine devam edeceğini duyurdu ve "Fridays For Future (Gelecek için Cumalar)" sloganıyla tüm dünyada okul boykotu çağrısı yaptı.
 
150 ÜLKEDEN BİN 650 GÖSTERİDE YÜZBİNLER HAREKETE GEÇTİ
 
Avrupa başkentlerinden başlayarak dalga dalga yayılan iklim için okul boykotları (grevleri), bugün dünya çapında enternayosnal bir kitle hareketine dönüşmüş durumda. 15 Mart'ta ilki yapılan küresel okul boykotu eylemi, 105 ülkede bin 650 gösteride başta öğrenciler olmak üzere yüz binlerce iklim aktivistini harekete geçirdi. Hareketin ortak talebi, devletlerin Paris Anlaşması ilk adım olmak üzere küresel ısınma ve iklim kriziyle ilgili somut ve etkili adımlar atması. Almanya ve İngiltere gibi bir dizi ülkede ise oy verme yaşının 16'ya indirilmesi ve böylece gelecek için alınacak kararlarda çocukların da sözünün kabul görmesi talebi de hareketin gündeminde. Almanya, cuma eylemlerinin en kalabalık geçtiği ülkelerden biri olarak öne çıktı. Cumhurbaşkanı Steinmeier'in öğrencilerin okul dışında kalan zamanlarında aktivitelerini gerçekleştirmeleri yönündeki düşüncesinin aksine Almanya'da 18 yaş üstüne yapılan bir ankette katılanların yüzde 61'i, okul boykotunu desteklediğini açıkladı. (Kaynak: Deutsche Welle)
Eylemlerin bu kadar yaygın ve kitlesel oluşuna iki açıdan bakılabilir. İlki ekolojik kriz karşısında sermayenin politik temsilcisi olan devletlerin krizden çıkış yolunda gereken adımları halen atmamış olması ve milyonların yaşamlarının, doğal ekosistemlerin ve genç nesillerin geleceğinin bugünkü yıkımının sorumluluğunu almamakta diretmesi bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Öte yandan ise henüz krizin doğrudan etkilerini yakıcı şekilde hissetmeyen insanlar da dahil olmak üzere kitlelerin ekolojik kriz karşısındaki politik bilincinin sistem karşıtı ve sınıfsal temeli olan bir mücadele örgütleme düzeyine yükselmiş olması gerçeği.
 
Şu an için Avrupa'nın çoğu kentinde reformist demokratik kitle örgütleri ve partilerin başını çektiği iklim eylemleri ve okul boykotlarına katılım bu yapıların taban gücünün çok ötesinde. Keza eylemlerde öne çıkan sloganlar da yereldeki devrimci politik yapıların örgütlülük gücüne göre genel taleplerden ayrışarak radikalleşebilmekte. Bunun bir örneğini Köln'de hareketin içinde yer alan Young Struggle üyeleri Hambach ormanı savunmasındaki eylemleriyle ve cuma eylemlerinde yereldeki hareketi daha örgütlü ve devrimci bir hatta çekme perspektifiyle gösteriyorlar.
 
SOSYALİSTLER DİNAMİK EYLEMCİ GENÇLİKLE ORGANİK BİR İLİŞKİ KURMALI
 
Ancak iklim eylemleri ve okul boykotları, sosyalistler için sadece bir örgütlenme alanı olarak kalamaz. Ekolojik krizin taşıdığı aciliyet ve meselenin ciddiyeti bugün ekoloji hareketleriyle sadece genel toplumsal hareketi büyütme ve örgütlenme alanı amaçlarıyla sınırlı bir ilişkilenme lüksünü ortadan kaldırmıştır. Sosyalistler kendi ekolojik devrimci dönüşüm programlarıyla harekete öncülük yapma göreviyle karşı karşıyadır. Bugünkü hareketlerin taleplerinin reformist bir anlayışla sınırlanmış olması veya sermayenin zaten kabul ettiği, örneğin yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştırmak gibi adımların hareketin kendi zaferi gibi görülmesi yanılgıları ancak sosyalistlerin bu dinamik eylemci gençlikle organik bir şekilde ilişki kurmasıyla aşılabilir. Özellikle Türkiye'de henüz burjuva ana akım siyasetin bu konudaki iki yüzlü isimleriyle kirlenmemiş bu hareket el değmemiş bir zemin olarak örgütlenmeyi beklemektedir. Bunu politk gündemin merkezine taşımak ancak iradi bir eylemsellikle ve sistematik bir yaklaşımla mümkün olacaktır.
 
'AYAĞIMIZI GAZDAN ÇEKMEK YETMEZ, ACİLEN GAZA BASMALIYIZ'
 
Neyse ki Greta gibi, Türkiye'de ise Atlas Sarrafoğlu, Ege Edman ve Deniz Çevikkuş gibi cesur gençler var ki tüm naiflikleriyle hareketin başını çekiyor ve ısrarlarıyla bizleri de konuyu gündemimize almaya zorluyor. Bu konudaki ilk adımı Avrupa Parlamentosu seçimleriyle çakışan ve politik gündemle bütünleşen 24 Mayıs'taki ikinci küresel iklim için okul boykotuyla atabiliriz. Şimdiden ilk küresel eylemin ötesinde Türkiye de dahil 124 ülkede binlerce şehirde eylemler planlanmaktadır. Kâr elde etmek dışında hiçbir kriteri olmayan karbon temelli kapitalist üretimden kurtulmalıyız, temel sorun budur, hedeflenmesi gereken budur. Geleceğimizi kurtarmak için ayağımızı gazdan çekmek yetmez, acilen frene basmalıyız. 24 Mayıs'ta ellerimizde dövizlerle, pankartlarla mevcut planlanan eylemlerin dışında bir şey yapamıyorsak iklim krizi ve ekolojik krizle ilgili bilgilenerek ve bu konuda ne yapabileceğimizi düşünerek işe başlayabiliriz.
 
1 Greta’nın dünya çapında tanınırlık kazanması Aralık ayında BM İklim Konferansı’nda yaptığı çarpıcı konuşmanın ardından oldu. İklim için cuma boykotları bu günden sonra tüm dünyaya yayıldı. Greta daha sonra Davos Ekonomik Forumu, Avrupa Parlementosu gibi kürsülerde ve cuma eylemlerinde İtalya, İngiltere, Almanya ve bir dizi ülkede katıldığı eylemlerde yaptığı konuşmalarla da hareketin başını çekti. 3 Norveçli parlementer Greta’yı Nobel Barış Ödülü için aday gösterdiler.