22 Kasım 2024 Cuma

Fransa'da 68 Mayıs'ı: Şiarlar ve mücadele biçimleri

68 Mayıs'ında olduğu gibi önemli toplumsal momentlerde ortaya çıkan, özellikle gençliğin damgasını vurduğu halk hareketleri, gelenekselden kopuş eğilimi sergileyerek, yeni mücadele araç ve biçimleri, yaratıcı bir üslupla yeni şiarlar türetirler. Aynı üslup ve yaratıcılığı Gezi'de de gördük.
Fransa'da işçiler, öğrenciler, ezilenler neo-liberal politik saldırılara karşı aylardır sokaktalar. Mayıs ayında da sendika konfederasyonları yeni eylem takvimi yayınladı. İşçi ve öğrencilerin birliği, eylem kararlılığı ve sürekliliği '68 Mayıs'ını hatırlatıyor.
 
Atılım gazetesi on yıl önce 5 Nisan 2008 tarihli sayısında 1968 Mayıs'ının karakteristik özelliklerini şöyle özetlemişti: ''Hareketin kalbinin attığı Fransa'da ilk tepki, 'üniversitelerin sanayileşmesi' adı altında eğitimin paralı hale getirilmesi yasasına karşı baş gösterdi. Mayıs'tan birkaç ay öncesine kadar Vietnam direnişi ile dayanışma boyutlarında kalan Fransa öğrenci hareketi, polis çatışmalarının yarattığı gerilim içinde bir harekete dönüştü. Sorbonne Üniversitesi'nin işgali ile başlayan mücadele, hızla barikat savaşlarına ve genel direnişlere dönüştü. 68 Hareketi pax Amerika'nın kültürel-ideolojik temelini reddederek bir öfke patlamasına dönüştü. 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası sağcılaşan, devrimci özlerini yitiren resmi komünist partilerle de arasına kalın çizgiler çeken bu partilerin sağcı duruşlarını ve bürokratik yapılarını eleştiren hareket, partisizliği ve doğrudan eylemi bir mücadele yöntemi olarak belirledi.''
 
Üzerinden yarım asır geçen Mayıs 68'i, şiarlarıyla olduğu kadar, mücadele araç ve biçimleriyle de bugünkü mücadelelere ilham veriyor. Öğrencilerin başlattığı eylemlere işçilerin de katılmasıyla yeni bir boyut kazanarak genel grev genel direnişe dönüştü.
 
ŞİARLARDA 68 MAYIS'I İLE GEZİ BENZERLİĞİ
 
68 Mayıs'ında olduğu gibi önemli toplumsal momentlerde ortaya çıkan, özellikle gençliğin damgasını vurduğu halk hareketleri, gelenekselden kopuş eğilimi sergileyerek, yeni mücadele araç ve biçimleri, yaratıcı bir üslupla yeni şiarlar türetirler. Aynı üslup ve yaratıcılığı Gezi'de de gördük. 
 
Gezi'de ''Göğe Bakma Durağı'' ve ''Turgut Uyar'ın dizeleriyiz''de olduğu gibi şiire ve estetiğe yapılan vurgu, 68 Mayıs'ında ''şiir başkaldırıdır'' ve ''Başkaldırı sadece ve sadece ışığın yaratıcısıdır ve ışık sadece üç biçim alabilir: şiir, özgürlük ve aşk'' şeklinde benzerlik göstermektedir. Gezi'de ''Özgürlük kaldırım taşlarının altındadır'' ve ''Özgürlük sokaktadır'' şiarları 68 Mayıs'ında ''Kumsal kaldırım taşlarının altındadır'' ve ''Güzellik sokaktadır'' formunda vücut bulmuştu. Satre'nin Gezi'de kullanılan ''Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak'' tespitini anımsatan sözleri unutulmazlar arasında yerini almıştır: ''Artık roman yazmak istemiyorum. Bütün değerler değişecek ve benim yazdıklarımın anlamı kalmayacak.'' 68 Mayıs'ının diğer unutulmazları ise ''Barikat sokağı tıkar ama yolumuzu açar'' ve ''Düş gerçektir'' şiarları da esin vermeye devam ediyor. 
 
Fransız '68 hareketi, ABD' deki Vietnam direnişiyle dayanışma eylemlerinden ilham alarak, onları daha da geliştirip Avrupa ve dünya gençlik hareketine yansıttılar. Türkiye ve Bakur'a, 68 Haziran'ında daha Fransa'daki eylemler -gerileyerek de olsa- sürerken yansıdı. ''Bizim 68''in dünyadaki ile ortak zemine ve aynı esin kaynaklarına sahip olmakla birlikte kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan özgünlükleri de oldu.
 
MÜCADELE ARAÇ VE BİÇİMLERİ
 
Fransız 68'i yaratıcı ve zora dayalı mücadele biçimleriyle de yol gösteriyor. Vietnam direnişiyle dayanışmak için ABD kurumlarına karşı şiddet eylemleri; öğrencileri kız ve erkek yurtları arasında ilişkinin engellenmesine yönelik hayat üzerindeki denetimi protesto ve fiilen yasağı kaldırmak amacıyla yurt işgalleri; eğitim müfredatının sanayinin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesine karşı sokak gösterileri ve ders boykotu yaptılar. Tutuklamalar ve polis saldırılarına karşı rektörlük ve üniversite işgali ile birlikte polisle çatışmalara girdiler. Polisin Sorbonne Üniversitesi'ne girmesi, polisle çatışmaların ülke çapında yayılmasına yol açtı. Barikatlar kurularak 10 mayıs gecesi sabaha kadar barikat savaşı sürdürüldü. İşçiler grev ve sokak gösterileriyle sürece dahil oldular. Paris'in büyük meydanlarından biri işgal edilerek “Özgürlük Gecesi” ilan edildi. Sabaha kadar işçi ve öğrencilerin mücadelelerinin ortaklaştırılmasının sorunları tartışıldı. 
 
Öğrenciler, Fransa'nın sembolü olan heykelleri kızıl bayrakla süslüyorlardı. “Çok sık görülen şiddet eylemleriyse öğrencilerin kendi güçlerini görmelerini ve giderek yepyeni stratejiler keşfetmelerini de beraberinde getirdi. Kullanılan silahlar genellikle çöp tenekelerinin kapakları (kalkan), odun parçaları (gürz), polis saldırıları sırasında demir çubuklar yardımıyla sökülen kaldırım taşlarıydılar (mermi)... Öğrenci sayısının, polis sayısından fazla olduğu çatışmalarda derhal barikat birimleri oluşturuluyor, hemen kaldırım taşlarından ya da banklar, trafik lambaları, otomobiller, bahçelerin etrafında bulunan ahşap parmaklıklardan oluşturulan barikatların inşasına başlanıyordu. Çatışmalar önce iki tarafın yaklaşık 20 metre kadar mesafeden atışmasıyla başlıyordu. Polisler, göz yaşartıcı bomba kullanarak göstericileri geriletmeye çalışıyorlar ve eğer başarılı olurlarsa coplarla dağılan öğrencilerin üzerlerine saldırıyorlardı. Öğrencilerin beklediği an, saldırıların barikatlardan birine gelene kadar sürmesi oluyordu. Barikata yaklaşıldığında öğrenciler karşı saldırıya geçiyor, küçük gruplar halindeki öğrenciler birliklerinden uzaklaşmış polisleri taş yağmuruna tutuyor ve taşları attıktan sonra tekrar barikatların gerisine dönüyorlardı. Polis birkaç saldırıdan sonra eğer barikat ele geçirilmişse, öğrenciler bu kez yaklaşık 20 metre geride başka bir barikatta mevzilenmeye başlıyorlardı. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansk. 5.cilt, S:1925) Bu böyle saatlerce, kimi durumlarda günlerce devam ediyordu. 
 
Grevler yayılarak Mayıs sonuna doğru sekiz milyon işçinin katıldığı genel greve dönüştü. Öğrencilerle yakın ilişkiler içinde olan genç işçilerin bir bölümü polisle çatışmalara katıldı. Fabrikaları işgal ettiler, patron ve yöneticileri bürolarına hapsederek kapıları üzerlerine kilitleyip lehimlediler, fabrikalara kızıl bayrak çektiler, yöneticileri işçilerin yaptıkları işin zorluğunu görebilmeleri için montaj masasında çalışmaya zorladılar. 
 
Grev ve eylemler dolayısı ile halkın aksayan gündelik ihtiyaçları öğrencilerle birlikte kurulan Grev Komitelerince karşılanıyordu. 
 
REFORMCU-BÜROKRATİK YÖNETİCİLERİN UZLAŞMA ÇABALARI VE DİRENİŞİN KIRILMASI 
 
Mayıs'ın son günlerinde reformcu partilerin etkisi altındaki sendika konfederasyon yöneticileri Başbakan'la yaptıkları görüşmede geri bir uzlaşmaya imza attılar. Ücret artış talebi kabul edilen, mesleki ve politik taleplerin görüşülmesi ise daha sonraki görüşmelere bırakılarak oyalanmaya çalışıldığını anlayan işçiler, Grev Komitelerinin fabrikalarda yaptıkları oylamayla bütün talepleri kabul edilinceye kadar greve devam kararı aldılar. Reformcu parti ve sendika bürokratlarının çabaları, burjuvazinin iktidar oyunları, polis ve sivil faşist saldırılar zamanla grevin çözülerek sönümlenmesine yol açtı. 
 
68 Mayıs'ı sadece dünyadaki 68 Hareketine ilham olmadı. Günümüze kadar toplumsal muhalefet hareketleri üzerinde de iz bıraktı. Halkların bilincini etkiledi. Bu iz ve etkileri, Gezi'de ve bugün Fransa'daki işçi-öğrenci eylemlerinde görmek mümkün. 68 Hareketiyle daha bilinçli bir ilişkileniş onların birikim ve tecrübelerini daha güçlü bir tarzda içerip aşmanın da yolunu açacaktır.