Ferhat Şoreş yazdı | Kürdistan'da işbirlikçilere karşı birleşik özgürlükçü çizgiyi büyütelim
Kürdistan'ın dört parçasında ulusal yurtseverlik bilinci gelişti. Rojava devrimiyle ulusal özgürlük elde edildi. KDP, işte böyle bir süreçte Kürt halkını sırtından hançerliyor. Bu işbirlikçi ihanetçi çizgisiyle hesaplaşılmadan, dört parça Kürdistan'da özgürlüğü kazanmak zor olacaktır.
Kürdistan'da devam eden ulusal mücadelenin hep ikili bir karakteri olmuştur. İlki, sömürgecilere karşı tutum; ikincisi, ulusal güçlerin kendi aralarındaki ilişkilerdir.
Sömürgeciliğe karşı tutum, siyasi ve ekonomik işgalciliğe karşı ulusal özgürlük için direniştir. Ulusal statü; özerklik, federasyon ya da bağımsızlık ile kazanılabilir. Burada ayırt edici nokta; Kürdistan'ı dört parçaya bölen sömürgeci boyunduruğu reddetmektir.
Sömürgeciliğe karşı mücadele edenler "yurtsever" olarak adlandırılır. Sömürgeci boyunduruk altındaki ulusal burjuvazi, mücadeleye katıldığı oranda ilerici karakter taşır. Kapitalist çıkarlarını öne çıkararak sömürgeci güçlerle işbirliği yapanlar da olmuştur. Çünkü sömürge güçleri, yerel işbirlikçiler olmadan işgal alanlarında tutunamaz. Sömürgecilerin yerel dayanakları haline gelen bu güçler, iradelerini teslim ettikçe, işbirliği ve ihanet çizgisinde derinleşirler.
21. yüzyılda ulusal mücadelelerin özünü; ezilen ulusun en yoksul kesimlerinin, egemen ulusun burjuva devletine karşı mücadelesi oluşturur. Bu nedenledir ki, ezilen ulustan burjuvaların işbirliği çizgisi, yoksul milyonların mücadelesinin devrimci özünü zayıflatma ve zamanla tasfiye etme çizgisini politik yol olarak belirler.
ULUSAL MÜCADELE VE AŞİRETLERİN DURUMU
Dört parça Kürdistan'da ulusal mücadele içinde aşiretler önemli roller oynamışlardır. Kürdistan'da ulusal mücadelenin yaşadığı temel çelişkilerden biri budur. Aşiretlerin çıkarlarına göre tutumu, her parçada sömürgeciliğe karşı mücadelenin farklı şekillenmesine yol açtı.
Her parçada ulusal güçler, kendi topraklarını sömüren egemen devlete karşı mücadele ederken, bölge devletleri arasındaki politik çelişkileri, kendi mücadelesi için bir olanağa dönüştürmeye çalıştı. Diğer parçadaki sömürgecilerle ilişki kurdu. Lozan Anlaşması'yla çizilen sınırlar, Kürt halkının ulusal mücadelesini parçalarken, ulusalcı güçler arasındaki farklılıklar keskinleşti ve sonuç olarak ulusal birlik yaratılamadı.
Sömürgeci faşist Türk devleti, halkımızın ulusal özgürlük mücadelesini zayıflatmak için diğer parçadaki aşiretlerden yararlanmayı ve onları işbirlikçi haline getirmeyi esas aldı. Kürdistan dağlarında özgürlük gerillalarına karşı tasfiye saldırıları sürerken, KDP-Barzanî ailesini siyasi ve ekonomik dayatmalarla teslim aldı. KDP ihanetinin derinleşmesi, artık sömürgecilerle ortak çıkarları olduğu anlamına gelir. Barzanîlerin işbirliği, Başûrê Kürdistan kapılarını sömürgecilere açarak kader birliği yapmaya kadar ulaştı. Sorun sadece ulusal özgürlükçü güçlere karşı işbirlikçi tutum değil, aynı zamanda kapitalist sömürgeciliğin yerleşmesi ve ilhak için çalışmasıdır.
BARZANÎ AİLESİNİN SINIF ÇIKARLARI VE İHANET PRATİĞİ
Geçmişte Kürdistan'ın bir parçasında sömürgeciliğe karşı savaşan güçler, bir diğer parçayı üstlenme, hazırlık ya da geri çekilme alanı olarak kullanabiliyordu. KDP mücadele eden güçleri hep bir tehdit olarak gördü, ki bu "brakuji" olarak adlandırılan PKK-KDP çatışmasına kadar gitmiştir. Burada sorun, KDP'nin ulusal mücadeleyi kendinden ibaret görmesinden değildir, ulusal mücadelede devrimci-demokratik çizgiyi tasfiye etme isteğidir. Bu işbirlikçi çizginin Barzanî ailesi ve KDP'nin ulusal dar görüşlülüğü ve burjuva sınıfsal çıkarlarıyla doğrudan ilişkili olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır. Ulusal güçler arasında olması gereken ise Qazi Muhammed'in söylediği gibidir: "Kürdistan dört parçadır ve her Kürt bu dört parçanın hangisinde isterse yaşayabilme ve mücadele etme özgürlüğüne sahiptir."
Barzanî ailesi, Iraklı aydınların kurduğu KDP'yi iç komplolarla ele geçirdi. 1971'de Doktor Şivan'ı, MİT ile işbirliği yaparak katlettiler. Bugün Dr. Şivan'ın katledildiği Bamernê'de, Türk devletinin en büyük askeri üslerinden biri bulunmaktadır. 2020'den itibaren Barzanî'ler, işgalci Türk ordusunun Medya Savunma Alanlarında yapmak istediği üs, yol ve seyyar karakolların güvenliğini sağladı. Uçakların vurması için gerilla noktalarının koordinatlarını ve yurtseverlere yönelik suikastlar için istihbarat verdi. 2023'ten itibaren Barzanîlere bağlı Zerevanî ve Gulan gibi özel kuvvetler ile "Roj Peşmergeleri" adı verilen çeteler, Türk devletinin işgal saldırılarına dahil edildi. Bunlar somut askeri desteklerdir. Barzanî ailesi, "Bölgeyi yönetebilmemiz için PKK'nin tasfiye edilmesi gerek" zihniyetiyle, faşist Türk devletini adeta meşrulaştırıyor.
Son olarak, Mesut Barzanî'nin 3 Temmuz'daki Bağdat ziyaretiyle yeni bir dönem başlatıldı. Iraklı gruplarla yapılan görüşmelerdeki ikna çabası, Barzanî ailesinin teslimiyette geldiği noktayı ele veriyor. Barzanîlerin çizgisi, Başûrê Kürdistan toprakları işgal altında olsa dahi, sömürgecilerle kurdukları ilişkiler üzerinden zenginleşebilecekleri hayaline dayalıdır.
Başûrê Kürdistan'da oligarşik bir güç haline gelen Barzanî ailesinin yurtdışında bankalarda milyarlarca doları olduğu biliniyor. Büyük miktarda paraları sömürgeci Türk devletinin tahakkümü altında. AKP'nin taşeron şirketleri, Başûrê Kürdistan pazarında önemli bir pay sahibi. Bölgeden çıkarılan günde ortalama 375 bin varil petrolün, 200 bin varili gayri resmi yollarla İran ve Türkiye'ye taşınıp satılıyor. Geri kalanı ise yerel olarak rafine ediliyor. Kaçak petrol geliri, halkın ihtiyaçlarına değil Barzanîlerin banka hesaplarına akıyor. Irak hükümeti de bu yasadışı petrol satışını görüyor ve bütçe kesintisine gerekçe yapıyor.
KÜRDİSTAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN DEVRİMCİ DİRENİŞ ÇİZGİSİNİ BÜYÜTMEK
Barzanî ailesi ve KDP çizgisi, Kürdistan'ın Rojava parçasında da devrimin karşıtı rolünü oynuyor. ENKS çatısı altında varlığını sürdüren işbirlikçi KDP çizgisi, Türk sömürgeciliğinin Êfrîn, Serêkaniyê ve Grê Spî'nin işgaline bizzat ortak oldu. Halkın, işgal edilen bölgelere geri dönüşünü örgütlemeye bile çalıştı.
KDP güçleri, DAİŞ çeteleri Şengal'e saldırdığında arkalarına bakmadan kaçmış, yüz binlerce Êzidî'nin soykırım tehdidi altında kalmasına neden olmuştu. Son olarak, Şengal halkının özerk sistemini tasfiye etmek için Bağdat ile Hewlêr arasında anlaşma bile imzalandı.
Bağdat hükümeti, emperyalistlerin desteğiyle Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelere girdiğinde KDP en küçük bir direniş göstermeden çekildi. Şimdi Kerkük seçimlerini kazanan YNK'nin kenti yönetmemesi için bölgedeki diğer güçlerle işbirliği yapıyor.
Kürdistan'ın dört parçasında ulusal yurtseverlik bilinci gelişti. Rojava devrimiyle ulusal özgürlük elde edildi. KDP, işte böyle bir süreçte Kürt halkını sırtından hançerliyor. Bu işbirlikçi ihanetçi çizgisiyle hesaplaşılmadan, dört parça Kürdistan'da özgürlüğü kazanmak zor olacaktır. Barzanî ailesi ile KDP ve ENKS, Kürdistan'ın yoksul milyonları için değil, kendi çıkarları için işbirliğini esas alıyor. Onlar sadece, sömürgecilerle işbirliği yaparak kapitalist gelişmeyi hızlandırmayı ve kendi zenginliklerini önemsiyor.
O halde, Kürdistan'ın işçi-emekçi yoksulları bu işbirlikçi çizgiyi mahkum etmelidir. Ulusal özgürlük için devrimci çizgide örgütlenmeli ve mücadeleyi güçlendirmelidir. Rojava devriminin savunulması ve özgürlük güçlerinin birliği her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Dört parça Kürdistan'ın özgürlüğü için tek yol devrimci direniş çizgisini büyütmektir.