'Ezilenlerin sanatını birlikte üretelim'
'Toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika' şiarıyla 1995 yılında İstanbul'da kurulan BEKSAV, o tarihten bu yana kadınların oluşturduğu ve sözünü söylediği müzik grubundan, tiyatro çalışmalarına kadar işçi ve emekçilerin sanat ve kültür anlayışını ezilenlerle buluşturuyor. ETHA'ya konuşan BEKSAV Eşbaşkanları Canan Kaplan ve Ahmet Uçar, sanata ilgi duyan herkesi kendileriyle birlikte ezilenlerin sanatını üretmek için BEKSAV'ın çalışmalarına katılmaya davet etti.
Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV), kurulduğu günden bu yana ezilenlerden yana sanat ve kültür faaliyetlerine devam ediyor. Pandemi sürecinde de üretmeye devam eden ve ürettiklerini ezilen tüm kesimlerle buluşturmak için çaba harcayan BEKSAV'ın çalışmalarına ilişkin BEKSAV Eşbaşkanları Canan Kaplan ve Ahmet Uçar ile konuştuk.
Ezilenlerden yana müzik, tiyatro ve yazınsal faaliyet yürüttüklerini anlatan Kaplan ve Uçar, meclisler şeklinde örgütlendiklerini söyledi. Bu dönem yürütecekleri atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Kaplan ve Uçar, bu yıl konservatuvarın müzik ve tiyatro bölümlerine hazırlık yapanlara ücretsiz kurs vererek, ezilenlerin çocuklarının sanata erişimini sağlamayı amaçladıklarını belirtti.
MÜZİK, TİYATRO, EDEBİYAT...
BEKSAV ne tür çalışmalar yürüten bir kurum?
Canan Kaplan: BEKSAV, 95'te sosyalist aydınların kurduğu bir kültür sanat vakıf. Kültür sanatın ve bilimin herkesin erişebileceği, ezilenler lehine yetenekleri dahilinde üretim gerçekleştirileceği bir yer. Çok uzun zamandır İstanbul'da. Bir süre Ankara'ya gitmişti. 2014'ten beri Kadıköy'de Söğütlüçeşme'de faaliyetlerini sürdürüyor.
Ahmet Uçar: BEKSAV hem müzik hem yazım alanında, tiyatro ve görsel alanda üretimler vermeye çalışan bir vakıf. Müzik meclisi var, kendi bünyesinde 3 müzik grubunun olduğu bir vakıf. Sadece kadınlardan oluşan Sarya Müzik Topluluğu var. Enstrümanları kadınlar çalıyor, kadınlar için şarkılar üretiyor. Üryan deyiş grubu var, Alevi deyişleri söyleyen, türküler icra eden bir grup. Vardiya Müzik Topluluğu var. Tiyatro İmge yine BEKSAV'ın bünyesinde faaliyet yürüten tiyatro ekibi. Bu dönem için iki sahne oyunu ve iki de sokak oyunu var repertuvarında. Yeni oyunları repertuvarına almayı düşünüyor ama süreçten kaynaklı elindeki oyunları oynadıktan sonra yeni oyun sürecine girecek. Sanat ve Hayat dergisini 3 ay da bir çıkarıyoruz, kültür sanat dergisi. Dosyalar halinde ilerliyoruz. Örneğin çıkacak olan son sayımızda 'Göç' üzerine bir dosya konusu belirledik.
TOPLUM İÇİN SANAT, İNSANLIK İÇİN BİLİM, ÖZGÜRLÜK İÇİN POLİTİKA
Üretimlerinizi oluştururken hangi fikri eksen alıyorsunuz?
Canan Kaplan: Toplum için sanat, insanlık için bilim, özgürlük için politika şiarıyla yapıyor çalışmalarını. O yüzden de Sanat ve Hayat'ın bir sayısında göçle ilgili sanatçıların yaşadıklarını anlatırken, aynı zamanda bir kadın oyunuyla özsavunmasını uygulayan bir kadının hikayesini anlatıyor. Ya da işçi direnişine gidip Vardiya Müzik Grubu ya da Sarya'yla bir ziyaret gerçekleştiriyor. Ya da 'barınamıyoruz' diyerek parklarda kalan öğrencileri ziyaret ediyor. Aslında daha başından tarafı belli olan, ideolojik olarak kendini ezilenlerin ve sosyalistlerin ilerici tüm hareketlerin yanında konumlandıran bir tarafı var. Ve oranın değerleriyle oraya sanat üretmeye ve ürettiğini, yarattığını da onlarla paylaşmaya çalışan bir anlayışı var.
VARDİYA MÜZİK GRUBU YENİ ALBÜM HAZIRLIĞINDA
Müzik gruplarında yürüttüğünüz çalışmalarınıza dair bilgi verebilir misin?
Canan Kaplan: Bu dönem epeyce müzikle ilgili çalışmamız oldu. Vardiya yeni bir albüm hazırlığı içinde. Geçen sene Suruç'un 5. yılı vesilesiyle Suruç için bestelenen şarkılarından oluşan playlist yayınlamıştık. Ayrıca sanatçılarla düş yolcularının sevdiği şarkıları seslendirmiştik. Bu albümde de yine Suruç için yapılmış bir iki beste olacak. Onun yanı sıra Sarya Müzik Topluluğu'nun yeni besteleri var. Bir tanesi geçen günlerde yayınlandı, Yeniden Doğarım diye, bir kadın ezgisi. Bir kadının yeniden doğuşunu anlatıyor. Üryan Müzik Grubu'nun iki ayrı çalışması yayınlandı. Pandemiden kaynaklı bunların büyük bir kısmı dijitalde yayınlandı, güzel dönüşler aldık. Özellikle Sarya'nın Yeniden Doğarım şarkısına dair. Ama umuyoruz ki en kısa zamanda yeni konserlerde ya da bahçemizde vereceğimiz dinletiyle, dinleyicilerle buluşacağız.
Müzik üretimlerimiz aslında BEKSAV'ın anlayışından şekilleniyor. Kendini ifade ettiği yerden Sarya kadınların ağzından söylenen özgürlük, aşk şarkısı, bir kadınlık halini anlatıyor. Vardiya politik müzik yapan bir grup BEKSAV kurulduğundan beri. Politik müziğin özneleri olarak tek tek her birini farklı bir çerçeveden değerlendirebiliriz. Ezilenlerin politikasına kendi cephesinden bir katkı sağlamaya çalışıyor.
BEKSAV'IN KAPISI EZİLENLERDEN YANA OLAN TÜM MÜZİSYENLERE AÇIK
Ama onun dışında da kurumumuz ezilenlerden yana olan tüm müzisyenlerin kullanımına açık. Burada çok sesli bir koro prova alıyor, tiyatro öğrencileri konservatuvara hazırlık için burada çalışabiliyor, başkaca biri geliyor stüdyomuzu kullanıyor. Aslında tek başına bizim müzik gruplarımız değil tüm müzisyenler burada prova alabiliyor, faaliyette bulunabiliyor. Burası herkesin gelip kendini ifade etme olanağı bulabileceği bir yer.
TİYATRO OYUNLARINI İZLEYİCİYLE BULUŞTURMAK İSTİYORUZ
Sokak tiyatrosu ve tiyatro oyunlarınızda işlediğiniz konulara dair neler söylersiniz?
Ahmet Uçar: Aslında pandemi 18 aydır herkes gibi bizim de hayatımızı çok ciddi anlamda etkiledi. En büyük sorunlardan biri var olan üretimleri hayata geçirememek. Şimdi bizim bir sahnemiz yok, tiyatro eğitimlerimizi yaptığımız, atölye gibi kullandığımız bir alanımız var ama sahneleme için fiziki koşullarımız şu an uygun değil. Dışarıdaki sahneleri kullanıyoruz daha çok. Şu an Canan'ın da oynadığı benim yönettiğim, dört kuşak kadının hikayesinin anlatıldığı Ayşenur Demir'in yazdığı tek perdelik bir oyun, 17 aylık süreci içinde üç kez oynadık. Dijital platformda oynandı onu saymıyoruz daha çok seyirciyle temas ettiğini sayıyoruz. Benim tek kişilik bir oyunum var oynadığım, üç defa ancak sergileyebildik. Tam da BEKSAV'ın anlayışına uygun iki tane çalışma bu. Keza sokak tiyatrolarımız var, 5-10 dakikalık oyunlar bunlar. Biri adalet sorgulaması yapan, diğeri de Meyrem diye bir oyun. Kasım öncesiydi sanırım, çıkıp sokakta oynadılar. Ciddi bir ilgi oluşturdu, sosyal medyadan karşılığı oldu. Bu oyunları daha çok seyirciye ulaşmak gibi bir ihtiyacımız var.
Örneğin bir özsavunma hikayesi anlatıyoruz, her gün bir kadın cinayetinin yaşanıyor dünyada ve bizim coğrafyamızda. Bu çok yakıcı bir gündem. Biz doğru bir yerden tuttuğumuzu düşünüyoruz. Bu oyunu Türkiye'nin birçok yerinde oynamamız gerek. Ama çok mümkün olmuyor.
Çeşitli kurumlar çağırdığında gönüllüce gidiyor musunuz?
Ahmet Uçar: Gidiyoruz kuşkusuz. Müzik, tiyatro, dergi alanındaki üretimlerimizi bu coğrafyanın tümüne ve Türkiye'nin dışına taşımak gibi bir gayretimiz var. Bu sadece bizimle mümkün olmuyor. Yaptığımız şeylerin yaşamda karşılığı olabilmesi için seyirciyle buluşturmamız gerekiyor. Böyle bir çıkmaz içindeyiz, bunu aşmanın yollarını arıyoruz.
Örneğin kısa bir süre içinde 250. günü aşan açlık grevleri vardı. Açlık grevleri, tecrit, cezaevleri koşullarına ilişkin ve faşizm sorgulaması yapan bir tiyatro oyunu hazırladık. 2000 döneminde BEKSAV bunun organizasyonunu yapmıştı Ölüm Uykudaydı, Cuma Boynukara'nın yazdığı, Zafer Diper'in oynadığı... Bu oyunu oynama fırsatımız olmadı en yakıcı olduğu dönemde. Kültürel alanda politika yapma aracıydı hem bizim hem de dost kurumlarımızın bu fırsatı değerlendiremedik.
Gidelim yüz binlere, on binlere, binlere oynayalım diye bir beklentimiz yok. 50-30 kişi gelsin anlatalım derdimizi böyle de bir bakış açımız var. Yeter ki davet gelsin.
ÜCRETSİZ KONSERVATUVAR HAZIRLIK ATÖLYELERİ
Atölye çalışmalarınızın yeni dönemine dair bilgi verebilir misin?
Canan Kaplan: BEKSAV meclisler şeklinde kendisini örgütlüyor. Müzik, tiyatro meclisi, dergi kolektifi şeklinde. Onların aldığı kararlar doğrultusunda kurslarını ve atölyelerini örgütlüyor yönetim kuruluyla birlikte alıyor kararlarını.
Bu yıl da konservatuvara hazırlık atölyelerimiz başlıyor, ücretsiz olarak. Bu normalde çok pahalı bir sektör. Biz aslında tüm ezilen sınıfların çocuklarının sanata ve bunun bilgisine erişebileceği bir dünya istiyoruz. O yüzden bu dersleri ücretsiz vermeye karar verdik. Sanatın herhangi bir alanına dair varsa uzmanlığımız kendileriyle paylaşmak istiyoruz. Müzik ve tiyatro bölümlerine hazırlık için atölyeler ücretsiz olacak.
Müzik meclisimizdeki arkadaşlarımızın verdiği enstrüman dersleri, atölyeler olacak, bireysel ya da grup olarak veriliyor. Felsefe atölyesi kurduk. Ücretsiz olarak felsefe okumaları yapacak. Bir de alternatif tarih okumaları, söyleşileri ya da atölyeleri düzenlemeyi düşünüyoruz. Kayıtları almaya başladık bu ay başlayacak hepsi.
Söyleşilerimiz zaten Sanat ve Hayat'ın işlediği konular ya da HDK Kültür Sanat Komisyonu bünyesinde yaptığımız çalışmalar doğrultusunda oluyor. Geçtiğimiz haftalarda, politik müzik ve AKP, kayyumlar, lümpen kültür, kiş üzerine söyleşiler yaptık.
Herkesi sanatın hangi alanına ilgi duyuyorsa kurumumuza davet ediyoruz. Kendileriyle ezilenlerin sanatını üretmenin keyfini birlikte çıkarmak istiyoruz.
BEKSAV facebook, twitter ve instagram hesapları üzerinden çalışmalarını ezilenlerle buluşturuyor.