4 Ekim 2024 Cuma

'Ev hapsi kararı tutsaklık biçimidir, direniş kelepçelenemez'

Boğaziçi direnişine katıldıkları için işkenceyle gözaltına alınan onlarlaca kişi ev hapsi ile bırakıldı. Bu hukuksuzluğu kabul etmeyen direnişçiler; amacın sokakta siyaset yürütülmesini engellemek olduğunu kaydetti. Faşizme karşı mücadelenin eve sığdırılamayacağının altını çizen direnişçiler, bu mücadelenin Boğaziçi direnişini de aştığını dile getirdi.

Boğaziçi Üniversitesi direnişi sürüyor. Polisin tüm saldırılarına, direnişe katılanların hedef gösterilmesine, işkenceli gözaltılara, "adli kontrol" ve "konut hapsi" adı altında verilen "cezalara" rağmen direniş dalga dalga yayılıyor.

İstanbul'da düzenlenen eylemlerde çok sayıda kişi işkenceyle gözaltına alındı; onlarca kişi ev hapsi kararıyla bırakıldı. Ev hapsi kararı verilenler, elektronik kelepçelerini çizdikleri gökkuşağı bayrağı ve Boğaziçi direnişinin sloganlarıyla renklerdi.

Bir tutsaklık biçimi olan ev hapsine tepki gösteren ev hapsi verilen direnişçiler ETHA'ya konuştu.

TOPRAK: AMAÇLARI SOKAKTA SİYASET ÜRETEMEZ HALE GETİRMEK
Boğaziçi Üniversitesi önünde 1 Şubat günü yapılmak istenen eyleme yönelik saldırıda 159 kişi işkenceyle gözaltına alındı, 10 kişi hakkında ev hapsi cezası verildi. Bu isimlerden biri Gamze Toprak. "Somut deliller ve kaçma şüphesi olduğu iddia edilen dosyada ne görüntü ne de ses kaydı bulunuyor" diye tepki gösteren Toprak, "Eyleme geç kalmış ve eylem alanının kilometrelerce uzağında alınan biri olarak bu saldırının çok hedefli olduğunu biliyorum. Bu saldırının muhatabı bellidir; faşist Saray rejiminin amacı kendisine tehdit oluşturan devrimci sosyalist hareketin öncü güçlerini ev hapsi vererek mücadeleden vazgeçirmeye, sokakta siyaset üretemez hale getirmeye çalışıyor" dedi.

'FAŞİZME KARŞI MÜCADELE EVE SIĞDIRILAMAZ'
Faşizme karşı yürüttükleri mücadelenin eve sığmayacağının altını çizen Toprak, şöyle devam etti: "Faşizmin kendisi ancak sokakta direnişle karşılanabilir. Devlet bu saldırı konseptiyle bunun önüne geçmeye çalışıyor. Ama bilinmesini isteriz ki evde olmak ya da dışarıda olmak bizim kavganın içinde olmamızı engelleyemeyecek, bulunduğumuz her yerde daha ileri olanı üretecek, daha zorlu muhaberelere hazırlanacağız. Ev hapsinin bir tutsaklık olduğunu biliyoruz, burada da olguları tespit etmekle yetinmeyeceğiz, çözüm bulacak, yenilik üretecek ve faşizme sokaklarda meydan okumaya devam edeceğiz."

TÜRKAY: 'TERÖRİST' MUAMELESİNE MEŞRUİYET YARATMA ÇABASI
2 Şubat günü Kadıköy'de yapılan eyleme katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınarak ev hapsi kararı verilen Suruç yaralısı Koray Türkay da öğrencilerin rektörün seçimle belirlenmesi talebine polis şiddeti ile karşılık verildiğine dikkat çekti.

Türkay, "Halbuki biliyoruz ki AKP iktidarının yıllardır dilinden düşürmediği şey halkın iradesinin sandıkta tecelli etmesidir. Görüyoruz ki bunu demokratik eksende hiçbir dönem hayata geçirmeyen iktidar şu an da lafını bile etmekten çok uzak. Boğaziçi Üniversitesi'nde rektörün sandık ile belirlenme talebine böylesine saldırmak ve terörize etmek, toplumun ülke genelinde seçim talebinden uzaklaştırılması ve hatta seçim talebini isteyenlere 'terörist' muamelesi yapılmasının meşruiyetini yaratma çabasıdır. Bu bağlamı ile Boğaziçi özelinde ele alınamayacak kadar durum ciddidir ve direnişin Türkiye sathında ele alınması gerekir" dedi.

'BOĞAZİÇİNİ AŞAN BİR DİRENİŞ'
Mesele rektörün Boğaziçi'nde seçim yoluyla gelip gelmemesinden ziyade Türkiye siyasetinin sandık yoluyla mı yoksa atama yoluyla mı devam edeceğinin belirlenme süreci olduğuna dikkat çeken Türkay, "36. günü bugün direnişin. Birçok tehdit ve saldırıya rağmen direniş canlılığı, dayanışması ve üretkenliği ile birçok üniversiteye yayılmış durumda. Gerçekten öğrenciler çok çeşitli eylem pratikleri ile meşruiyetlerini her geçen gün yükseltiyor ve toplumun çok farklı kesimleri tarafından benimseniyorlar. Eylemlerin güleryüzlü ve sanatsal eksende devam etmesinin yanında şiddetli polis saldırılarına karşı da kararlı bir tavır sergilediklerini söyleyebiliriz. Bu bakımdan oldukça önemli bir deneyim. Dediğim gibi sadece Boğaziçi özelinde bir direniş olarak algılanması eksik kalır" ifadelerini kullandı.