26 Kasım 2024 Salı

Ev bakım işçilerinin direnişi 2. gününde

Ev bakım işçisi 31 kişinin İzmir'de direnişi sürüyor. Kadın işçiler, "Biz hakkımız olanı, işimize geri dönmeyi istiyoruz" dedi. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde (İZBB) ev bakım işçisi 31 kişinin Konak'ta bulunan Belediye binası önünde başladıkları oturma eylemi 2. gününde. "Taşeron zulmüne son. İşimizi geri istiyoruz" pankartının açıldığı eylemde sık sık "İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız", "Direne direne kazanacağız" ve "Evde bakım işçisiyiz, köle değiliz" sloganları atıldı. İşçilerin oturma eylemine Halkların Demokratik Partisi (HDP) PM üyesi Hacay Yılmaz, HDP Milletvekili Musa Piroğlu, HDP İzmir İl örgütü destek verdi.

Söz alan Melisa Esen 2018'den beri taşeron olarak çalıştıklarını belirterek "Bir Whatsapp grubundan çıkarılarak işten çıkarıldığımızdan haberimiz oldu. Herhangi bir neden ve bildiri olmadan işten çıkarıldık. Bizim yerimize işçi alındığını da biliyoruz. Bu neye göre karar verildiğini de bilmiyoruz. Biz hakkımız olanı, işimize geri dönmeyi istiyoruz" dedi.

HDP Milletvekili Musa Piroğlu da sermayenin iktidarın yardımıyla kuralsız çalışmayı kural haline getirdiğini söyleyerek işçi sınıfının bütün kazanımlarının yok edildiğini ifade etti. Piroğlu, "İşçinin kaderi patronun iki dudağının arasına sıkıştırıldı. Ülkenin kaderini kendi iki dudağına sıkıştıranlar, işçilere de aynı muameleyi yaptılar. Pek çok iş kolunda sizin yaşadıklarınız yaşandı. Kimi mesajla işten çıkarıldı, kimileri kapının önünde kartı okumayınca işten çıkarıldı. Yani işçi emek verdiği işinden bir makinanın işten devre dışı bırakılması gibi, insan yerine konulmadan işten çıkarıldı. Bunu devletin birçok şirketi, tekeller, büyük şirketler de yaptı. AKP'nin ana yürütücüsü olduğu, patronların temel isteği olan güvencesizliği, muhalif bir belediyede bu kadar rahat uygulanması insanları rahatsız ve tedirgin ediyor" dedi.

Evde bakım işinin önemli kamu işlerinden biri olduğunu belirten Piroğlu, engelli ve yaşlı bakımı hizmetinin belediye tarafından yapılmasının arzulanan bir durum olduğunu dile getirdi. Piroğlu, "Ben engelliyim ve bu hizmetin ne anlama geldiğini biliyorum. Yapılan iş belki de belediyenin halka doğrudan değdiği yer. Bunun taşerona bırakılması da kabul edilemez. Bu iş yürütülürken süreklilik isteyen bir alan. Çünkü evinde başka insanlarla yüz yüze gelmeyen insanlara hizmet götürülüyor. Onun sorunlarını bilen ve çözebilen insanlar lazım. Hastalar, çalışanlara evini açıyor ve bu güven herkesle kurulmaz. Her seferinde yenilenemez. Bu nedenle taşeron değişti diye toplu işten çıkarma da kabul edilemez" ifadelerini kullandı.

İşçilerin saldırıya ve hakarete uğradığını belirten Piroğlu, insanların bir sabah uyandığında işten atılmasının işçilerin gelecek planlarını tehlikeye attığını ifade etti. İşçilerin geçimini sağlama derdi ve kaygılarına değinen Piroğlu, "Kirasını ödeyen, karnını doyuran, çocuğunun bakımını yapan, onun için o maaşı almak zorunda olan insanlar. İşçiyi işten çıkardığınız anda onu ölüme terk ediyorsunuz. Ona en büyük saldırı bu güvencesini elinden almaktır. Bunun anlamanın yolu şu; madem ki muhalifiz yukarıdan aşağı iktidar ve yanlısı sermayenin yaptığını yapmamanız gerekiyor. Yol alınacaksa da buradan yürünmesi gerekiyor. Dolayısıyla işçiler işe geri alınmalı, iş güvencesi sağlanmalı, işçilere mobbing yapılması engellenmelidir. Bu sorumluluk belediye yönetiminindir" dedi.