Emek ve meslek örgütlerinden Ankara'da polis şiddetine tepki
ATO Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Uğurlu, Ankara'da uluslararası sözleşmelerin ve demokratik hakların sivil darbeyle askıya alındığını söyledi. Ortak açıklamada, polisin tüm sokak eylemlerini terörize ettiği vurgulandı.
Ankara emek ve demokrasi güçleri, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkının Ankara Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü tarafından engellenmesine tepki göstermek amacıyla basın toplantısı düzenledi. "Acil Demokrasi" Tüm Bel-Sen Genel Merkezi'nde düzenlenen açıklamada, "Biz anayasal haklarımızı kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz, siz suç işlemekten vazgeçin" pankartı asıldı. Açıklamaya, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım'ın yanı sıra çok sayıda kitle örgütü temsilcisi katıldı.
ANAYASAL HAKLAR GASP EDİLDİ
Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Uğurlu, uluslararası sözleşmeler ve demokratik hakların Ankara'da 15 Temmuz darbe girişimini izleyen sivil darbe ile askıya alındığını vurguladı, "O tarihten itibaren tüm toplantı, gösteri ve yürüyüşlerimizde Ankara Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü'nün sorumlusu olduğu hak ihlalleri görülmüştür. Yaşanan darbe teşebbüsü sonrası OHAL uygulaması ile askıya alınan anayasal haklarımız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile geri dönüşsüz bir şekilde bugüne kadar gasp edilmiştir" dedi.
ANKARA'YA ÖZEL YASAK KARARLARI
Emeğin, bedenin, kimliğin, doğanın, yaşam hakkının, barınma hakkının, haber alma hakkının, ilgili müdahalelere ve yasal düzenlemelere yönelik görüşlerin duyurulmasının engellendiğine vurgu yapan Uğurlu, "Parlamentonun bulunduğu Ankara paradoksal biçimde anayasal haklara en uzak şehir olma özelliğine sahip hale gelmiştir. Ülke genelinden farklı, adeta özel bir hukuk uygulanmakta, Ankara Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü şehrin meydanları, sokakları hatta binalarına göre farklı uygulamaları devreye sokabilmektedir. Anayasa Mahkemesi ve AİHM, kanunları yok sayan Ankara Valiliği ve Emniyet Müdürlüğünü birçok kez mahkum etse de sorumlular hakkında gerekli yaptırımların hayata geçmemesi nedeniyle hukuksuzluk artarak sürmektedir" diye konuştu.
POLİS HER EYLEMLERİ TERÖRİZE EDİYOR
Uğurlu, özellikle Kızılay bölgesinde yapılan eylem ve etkinliklerin engellendiğini hatırlattı, "Tüm açıklamalar sırasında toplumun huzurunu kaçıracak şekilde ortam terörize edilmekte, bu alanlarda yapılan demokratik hak kullanımları saldırıyla karşılaşmakta ve insan onuruna yakışmayacak şekilde gözaltı işlemi uygulanmakta. İşyerlerimizde ve alanlarda halkı bilgilendirmeye yönelik broşür dağıtmamız ve stant kurmamız, işyerleri önlerinde sendikal faaliyetlerimiz engellenmekte. İşyerlerimizde yapılacak çalışmalara katılımı azaltmak için kolluk kuvvetlerinin yığılması suretiyle emekçiler korkutularak katılımlarının önüne geçilmekte. Emek güçlerinin eylemlerinde sendika temsilcilerinin sendika binalarından çıkışı engellenmekte ve abluka altına alınmakta. Polis amirleri tarafından yöneticilerimize karşı tehditkar bir dil kullanılmakta. Demokrasi ve emek hareketi için önemli olan simgesel alanlar keyfi olarak yasaklanmakta. Miting başvurularımız keyfi şekilde miting öncesine kadar bekletilmekte" dedi.
KİMYASAL MADDELER YARALAMA AMAÇLI SIKILIYOR
Valiliğin tahsis ettiği miting alanına giriş esnasında bile polisin provokatif bir tutum takındığına, mitinglerin Valiliğin izin verdiği saatten önce bitirilmeye zorlandığına, eylem alanında kameraların olmadığı bölümlerin polisin fiziki saldırıları yaşandığına işaret eden Uğurlu, "Özellikle kadın eylemlerinde emniyet mensuplarının taciz ve saldırıları artmakta. Öldürücü olduğu bilinen kimyasal maddeler kitleyi dağıtma amacının dışında kullanılarak yakın mesafeden yaralamaya dönük sıkılmakta. Eylemlerde polis kalkanları savunma amacının dışında saldırı aracı olarak kullanılmakta. Muhabirlerin görüntü alması engellenerek geride delil bırakılmamaya çabalanmakta" diye konuştu,
'KORKMUYORUZ'
12 Eylül karanlığını yırtan emek ve demokrasi güçlerinin bugün de meydanlarla olmaya devam edeceğini vurgulayan Uğurlu, şöyle devam etti: "Emek ve demokrasi güçleri olarak, Ankara'da anayasayı askıya alan farklı bir hukuk uygulayan yetkililere sesleniyoruz: Korkmuyoruz, anayasal haklarımızı kullanmaktan vazgeçmiyoruz. Tüm bu zorbalıklara karşı hukuki girişimlerde bulunacağımızı duyuyoruz."
BOZGEYİK: MÜCADELEDEN VAZGEÇMİYORUZ
KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik de Ankara'da son 5 yıldır olağanüstü hal ile karşı karşıya olduklarını ifade ederek, darbe girişiminin ardından tüm demokratik açıklamalarda polis şiddeti uygulandığını hatırlattı. Mücadele etmekten vazgeçmediklerini söyleyen Bozgeyik, LGBTİ+'lara karşı nefret suçu içeren eylemlerin devlet desteğiyle yapıldığını hatırlattı, çifte hukuka işaret etti.
Bozgeyik, "İktidardan yanaysanız yapacağınız her türlü eylem, nefret suçu da olsa yasaklama yok, ancak emek meslek örgütlerimizin en demokratik eylemlerine yoğun saldırılar var. Dün Cizre'de de ekolojik yıkıma karşı yürüyüş yapmak isteyenlere karşı çok yoğun müdahale oldu. Biz vazgeçmeyeceğiz. Demokratik bir Türkiye yaratana kadar mücadele edeceğiz. Muhalif kesimlere karşı bu baskıları kabul etmiyoruz. Cumhuriyet savcılıklarına bu hafta suç duyurularımız oldu ama biz biliyoruz ki yargı da bağımsız değil. Yine de biliyoruz ki bunları yapanlar ileride yargı önünde hesap verecekler" dedi.
Açıklamada, CHP Ankara İl Başkan Yardımcısı Atilla Ilıman ve Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şubesi Eşbaşkanı Mustafa Karabudak da söz aldı. Mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Karabudak, "Korkmuyoruz, buradayız" mesajı verdi.