22 Kasım 2024 Cuma

Elinizi Alevilerin üzerinden çekin

Gencebay ile Erbaş'ı buluşturan şey devletin tekçi, inkarcı zihniyetinin savunucuları olmalarıdır. Onlara göre devletin dini Sünni İslam'dır, ibadet yeri camidir. Aleviler, Sünni İslam'a asimile edilmelidir.
Orhan Gencebay, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği MESAM'ın yönetim kurulundan istifa ederken ileri sürdüğü gerekçelerden biri; MESAM'ın etnik köken ve inanç üzerinden örgütlenerek faaliyette bulunulacak veya ele geçirilecek bir kurum olmadığı şeklindeydi. Ayrıca Gencebay'ın "MESAM'ı Aleviler ele geçirdi, buna izin vermeyeceğim" dediği de iddia edildi. Bu iddiaların kendisine sorulması üzerine, Gencebay, "Asla böyle bir şey demedim, demem de mümkün değil. Alevilik, gerçek Alevilik Türklüğün özünde var. Bizim ülkemizde din, dil, ırk farklılığı vardır ama ayrılığı kesinlikle yoktur. Ben gerçek Alevilere çok saygılıyım, onları çok seviyorum" dedi.
 
"Gerçek olmayan Alevi nasıl oluyor?" sorusu üzerine ise "Alevi felsefesine uymayanların çoğu Alevi olduğunu söylüyor. Belki onlar Allah'a da inanmıyor. Ben onlara Alevi diyemem. Gerçek Alevilikte aynı Allah, aynı Peygamber, aynı Kuran ve aynı ilkeler vardır. İslam bir tanedir. Ayrıca ben de bu felsefeden geliyorum, Alevileri de Aleviliği de çok seviyorum. Ben, halkın sanatçısı olarak nasıl olur da Türk, Kürt, Ermeni, Alevi, Sünni diye ayrım yapabilirim?" dedi.
 
Özrü kabahatinden beter. Gencebay'a göre gerçek Alevilik Türklüğün özünde var! Gencebay, gerçek Aleviler Türktür, diyerek ırkçılık da yapıyor. Başka uluslardan Alevileri yok sayıyor. "Bizim ülkemizde din, dil, ırk farklılığı vardır, ayrımı yoktur" diyor ama "Gerçek Alevilikte aynı Allah aynı Peygamber, aynı Kuran ve aynı ilkeler vardır. İslam bir tanedir" diyerek, tekçiliği savunuyor. Alevilerin, farklı uluslardan oluşan bir inanç topluluğu olduğunu inkar ediyor.
 
Alevilerin Sünni İslama asimile olanlarını seviyor. Asimile olmamış, politik talepleri için mücadele eden Alevileri sevmiyor, yok sayıyor. Devletin Alevisi olanlar onun için makbul. Gencebay, bu ifadeleriyle, egemen ideolojinin, tekçi, inkarcı, zihniyetinin savunucusu olduğunu ortaya koyuyor.
 
Yani, tam Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş gibi düşünüyor. Erbaş, "İslam'ın güncellenmesi" konusuyla ilgili değerlendirme yaparken Alevilerin talepleri ve cemevlerinin statüsüyle ilgili soru üzerine şunları söylüyor: "Alevi ve Sünni kardeşlerimizin arasında bizim gözümüzde hiçbir fark yok. Alevi ve Sünni kelimelerini çok fazla kullanarak ayrım oluşturmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Kardeşlerimiz, cemevlerinde muhabbetlerini yapabilirler, zikirlerini zaten yapıyorlar, namazlarını kılmak istiyorlarsa da kılsınlar. Ancak devletimizin üniter dolayısıyla Müslümanların ibadethanesinin cami olması münasebetiyle, cami hem Sünni'nin hem Alevi'nin ibadet yeridir. Kaldı ki, birçok Alevi kardeşimizin Sünni kardeşleriyle omuz omuza namaz kıldığını biliyoruz. Bu noktada Alevi köylerimizde ve Alevi kardeşlerimizin yoğun olarak yaşadığı mahallerde görev yapan 2 bin civarında imamımız vardır. Bu imamlarımıza hizmet içi eğitimler veriyoruz. Daha nitelikli, kaliteli hizmeti nasıl yapabilir diye. Muharrem ayında Alevi kardeşlerimizle ortak program yapıyoruz. Yurtdışında Alevi kardeşlerimize hizmet edecek, dede isimli kardeşlerimizi Diyanet İşleri Başkanlığı olarak görevlendiriyoruz. Orada kendi cemaatlerine hizmet götürüyorlar. Böyle bir ayrıştırmanın doğru olmadığını düşünüyorum."
 
Ali Erbaş, Alevilik ve Sünnilik arasında ayrım yok diyerek aynılaştırıyor. Alevi ve Sünni kavramlarını çok kullanmayı ise bölücülük olarak değerlendiriyor. Erbaş'a göre Aleviler cemevlerinde muhabbet edebilir, namaz kılabilirler. Ancak Alevilerin cem yapması devletin üniter yapısına aykırıdır. Ona göre herkes Müslümandır ve ibadetlerini camilerde yapmalıdırlar, Alevi'nin de Sünni'nin de ibadet yeri camidir. Ayrıca Erbaş, asimilasyon ile görevlendirilmiş iki bin din görevlisi olduğundan bahsediyor. Alevi dedelerini de kanaat önderleri olarak görmüyor. Cemevlerini ibadethane olarak görmediği gibi.
 
Ali Erbaş'ın ve Gencebay'ın söyledikleri ile Erdoğan'ın söyledikleri aynı kapıya çıkıyor. Geçtiğimiz yıllarda Erdoğan'da "Ali'siz Aleviler" suçlamasıyla Aleviler arasında nifak tohumları ekmeye çalışmıştı.
 
Devlet, Alevileri asimile etmek ve Sünnileştirmek için özel bir çaba harcıyor. Bir dönem bu inanç asimilasyonunun bir parçası olarak cami-cemevi projesi geliştirmişti. Alevilerin yaşadığı köylere cami yapmak, Alevi çocuklarının din derslerine zorunlu katılmaya mecbur etmek inanç asimilasyonu politikasının bir parçasıdır.
 
Alevilerin yaşamına kastedenler, her türlü ayrımcılığa tabi tutanlar, ötekileştirenler, yaşam tarzlarına, kültürlerine müdahale edenler ve azılı Alevi düşmanları Alevilik üzerine ahkam kesmeyi pek seviyorlar. 
Alevi inancı ve yaşam tarzı ile ilgili hiç konuşmaması gerekenler, Aleviliğe don biçmeye çalışıyorlar. Alevilerin inanç ve itikatlarıyla ilgili sadece Aleviler konuşabilir ve karar verebilir. Devletin özellikle de Diyanet'in Alevilerin inançlarına ve kimliğine ayar verme çabaları, Alevileri Sünnileştirme planının bir parçasıdır.
 
Gencebay ile Erbaş'ı buluşturan şey devletin tekçi, inkarcı zihniyetinin savunucuları olmalarıdır. Onlara göre devletin dini Sünni İslam'dır, ibadet yeri camidir. Aleviler, Sünni İslam'a asimile edilmelidir. Alevilikte ısrar edenler ise bölücüdür.
 
Aleviler, bu toprakların inanç topluluklarından biridir. Tarihte bir çok katliama uğramışlardır. Bugün bu katliamları yapanlardan hesap sormayı da içeren bir çok politik talep etrafında mücadele etmektedirler. Bu talepleri kabul edin, Alevileri asimile etmekten vazgeçin, elinizi Alevilerin üzerinden çekin.