Efe Dağlı yazdı | Irkçı genç ittihatçılar
Yabancı düşmanlığının CHP-İYİP'çe alenen sahiplenilmesi, gerici iç savaş kışkırtmalarına da rastlayacağımız birçok yöntemi getirecektir. Halihazırdaki "pankart" etrafındaki organizasyonun çok özendikleri ittihatçıların reenkarnasyonuna dönüşmesi kuvvetle muhtemel. CHP ve İYİP "yabancı" düşmanı da AKP-MHP bloğu masum mu? Hayır, AKP, 'müslümanlar" genel toplamında bulunan yüz milyonları açtığı şemsiyenin altına çağırıyor. Ancak o ve onlar diğer din ve inançlara karşı düşmanlık ajitasyonundan hiç de geri durmuyor.
Jön-Türk anıştırması belirgin olan bir imza ile, bir grup "genç Türk'ün" Afgan ve Suriyeli göçmen düşmanlığını sloganlaştıran "Hudut namustur" pankartı dikkate değer.
Pankartı/sloganı hem CHP hem İYİP sahiplendi. Pankart sembolü etrafında sosyal medyada eğilim oluşturmaya çalışanlar, dolayısıyla CHP ve İYİP'in politik etki alanında.
Buraya kadar tamam. Irkçılık, Türk devlet geleneğinde bazen kuvvetli bazen zayıf bir damar olarak varlığını sürdürür.
Kökü şurada: 2. Abdülhamit, dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu'nu "islamcılık" siyasetiyle tutmaya çalıştı, ama olmadı.
'Jön Türkler' olarak adlandırılan ve sonraları ağırlıklı bölümü İttihat ve Terakki'de buluşan o kadro ve anlayış reaksiyoner milliyetçiliği bayrak edindi. O yolculuğun nelere yol açtığı sır sayılmaz.
Egemen ulus milliyetçilikleri "düşman öteki" ilan ederek varlığını sürdürür, elindeki iktidar ve medya gücüyle bunu şiddetlendirir.
Üstelik bu milliyetçiliğin üreticileri, bütün dünyada ağırlıklı olarak sosyal darvinistti. Din ile aralarında şiddetli ya da büyük çatışmalar da oldu.
Ancak daha sonra bilhassa Türkiye'de İslami akımlar, devleti kutsayan akımları kast ediyoruz, milliyetçiliği hızla besledikleri için, Türkiye'de siyasal islamcılık da milliyetçilik ve Amerikancılıkla içi içe ilerledi.
Şimdilerde, o milliyetçi-ırkçı yelpazedeki seküler kesimler, islamcılığın bileğini bükmek için milliyetçi-ırkçılığa abanıyor. Pankart etrafındaki siyasal öbekleşme bu eksendeki bir toplumsal tabakaya da işaret ediyor.
Yabancı düşmanlığı, şimdilerde, Taliban'a tepkiyi de arkalayarak yer yer din kavramına öfkeyi de kışkırtıyor, oldukça ham olmakla birlikte bu girişimde temsilini bulan yeni tip kışkırtılmış ırkçılık, akla gelecek her olay ve olguyu araçsallaştırıyor. Basit çaprazlamalar, kaba saba denklemler, bilhassa yüzeysel bir alıcı kitleyi varsayarak kurulabiliyor.
Şöyle düşünün; Afganistan'da Taliban iktidarda. Fanatik siyasal islamcı Taliban'a öfke üzerinden, eş zamanlı olarak Türkiye'de faşist MGK diktatörlüğü dönemindeki bazı sembol isimlerin ceza/hüküm alması birbirlerine çaprazlanıyor. Bir anda, kurumsal faşist bir kurumun halk düşmanı generalleri temize çıkarılıyor, dahası onlar lehinde kamuoyu çalışması yürütülüyor. Taliban ve AKP arasında kurulan sığ benzerliklerle, aynı zamanda güya AKP'ye dönük halk tepkisi maniple ediliyor.
Hiç değilse niyetler böyle. Karşıdevrim cephesinde temiz kesimler de temiz araç ve biçimler de yoktur. Halka karşı kullanılan bütün silahları birbirlerine karşı da kullanırlar.
Yabancı düşmanlığının CHP-İYİP'çe alenen sahiplenilmesi önümüzdeki dönemde Türkiye sathında yaşanabileceklerin tahayyülünü kolaylaştırır.
Bundan sonraki dönem, gerici iç savaş kışkırtmalarına da rastlayacağımız birçok yöntemi getirecektir. Türkiye'de egemenler hesaplarını yoksulların hayatını heder ederek görürler. Bütün virajlarda bunu görebiliriz.
Halihazırdaki "pankart" etrafındaki organizasyonun çok özendikleri ittihatçıların reenkarnasyonuna dönüşmesi kuvvetle muhtemel. CHP'deki "beyaz kuvvetler" biçimindeki kontrgerilla aparatı olan çekirdek ile, hiç kuşkusuz geniş bir kontrgerilla tecrübesi ve faaliyeti bulunan kadro ağına sahip İYİP'in o ekibi sahiplenme iştahı bu çevrelerle etkileşimi sol adına rasyonalize etme çabasında olanları düşündürmelidir. Onlarla 'suya giden susuz döner', eğer dönebilirse.
CHP ve İYİP "yabancı" düşmanı da AKP-MHP bloğu masum mu? Hayır, AKP, 'müslümanlar" genel toplamında bulunan yüz milyonları ve Türk toplulukların aynı zamanda müslüman olanları açtığı şemsiyenin altına çağırıyor. Ancak o ve onlar diğer din ve inançlara karşı düşmanlık ajitasyonundan hiç de geri durmuyor. İç tüketime dönük böylesi ajitasyonun sahipli bilinç yaratmaması imkansız. Asimile edilemeyen ve anlamlı bir kitleye/güce sahip olan herkes, bu gibi nedenlerle, hedef haline getirilmiştir.
Tam burada, Afganistan ve Suriye üzerinden köpürtülen karşıtlıkların öncelikli yakın muhatapları Kürtlerle Alevilerdir. Özel olarak da yeterli iç örgütlülüğü bulunmayan Türk ve Kürt Aleviler-Tahtacılar-Bektaşiler. Düşmanlık politikası, karşı cenahtakiler ordusunda nüansları yok sayar ve tümünü birden dışlar.
İran sınırına duvarlar örme-kapama fantezisi belli bir metafor işlemindedir. Yok sayarsan, görmezden gelirsen, kamusal bilgi dolaşımından çıkarırsan kafan rahat olur. Vaktiyle "düşünmezseniz Kürt sorunu ortadan kalkar" mealindeki zırvalarla halihazırdaki duvar örme müptezelliği belki kendi içinde tutarlı ama aynı zamanda saçmasapan bir günü kurtarma çaresizliğidir.
Afganistan'dan gelenler, Suriyeli göçmen ve mülteciler, Afrika'dan kopup bu topraklara ulaşanlar ve diğerleri... Bu sıkışma ve sürtüşme potansiyeli bir kibrit çakımına bakıyor. O kibriti yakma adaylarının sayı da artıyor günden güne.
Açıkça adını koymalı: Yabancı düşmanlığı Türkiye'de kitlesel çatışma, sürgün ve ölümlere yol açabilecek bir tahliyeyi barındırıyor. Saldırmaya hazır olanlar bazen büyük sermaye transformasyonu vaadiyle bazen işini geri kazanmak gibi küçük ama yakıcı kışkırtmalarla linç güruhu haliyle getirilirler. Son dönemdeki örneklerde mobilize edilen kitle bileşenleri aynı çerçevede alınabilir.
"Kulübelere barış saraylara savaş" şiarı 1800'lerdeki işçiler gibi 2000'lerdeki ezilenleri de birleştirici kapasiteye sahiptir. Ülke, bölge, dünya yoksullar-ezilenler, varsıllar-egemenler biçiminde cepheleştiğinde kimse diğerinin ötekisi ve düşmanı olmayacaktır.
Yaşadığımız coğrafya bakımından demokratik halk cumhuriyeti bunun, ezilenler açısından olabilecek en iyi seçeneklerindendir. Türkiye sathındaki mülteci ve göçmenleri de kapsayacak bir örgütlenme seferberliğiyle en geniş kesimleri halk cumhuriyeti hedefi etrafında kenetlemeyi başarmak gayet mümkün. Yapacak ne çok şey var. Ama telaş gereksiz. En genel anlamda devrimciler ve özel olarak devrimci sosyalistler var.