Efe Dağlı yazdı | Çatallanan yollar
İç siyaset ortamı giderek çatallanan yollar ve dil ile sertleşecek, iktidar bloğu devlet imkanlarını sonuna dek kullanacaksa toplamdaki gerilimi karşıdevrim bloğunun toplamı taşıyamaz. Bir aşamada çatlama kaçınılmaz. Özellikle bastırılmış gençliğin dip dalgası özgürlükçü, demokratik pratikle dışa vurmaması kaosu, bunalımı, yozlaşmayı besleyecektir. Siyasal islamcılıkla halkın inançlarını tahkir eden kemalist laikçilik arasına sıkışan bir nüfus ve bilhassa gençlik 12 Eylül sonrasındaki gibi "kayıp kuşak" sarmalına yakalanabilir. Siyasal özgürlük mücadelesiyle beraber ele alınabilecek olan halk cumhuriyetleri birliği çağrısı halk gençliğinin de kurtuluşudur. Milyonlarca işçi ve emekçi kendi kaderini ele alıp böyle bir cumhuriyeti inşa edebilir.
Devlet Bahçeli sözünü sakınmadan Numan Kurtulmuş ve Bülent Arınç'ı hedef aldığında, gözler Tayyip Erdoğan'a çevrildi. Öyle ya, 5-6 yıl evvel Bahçeli bu defa Bekir Bozdağ'ı hedef aldığında, kürsüden "Arkadaşımızı hudayinabit sanmayın" demişti.
Oysa bu defa, Kurtulmuş'un genel başkanvekili konumunu unutmayalım, tek kelime etmedi ya da edemedi. Böylelikle, ittifak ilişkisinde siklet merkezinin nereye kaydığını hep beraber görmüş olduk.
AKP'den ayrılanlar ve AKP'deki bir kerim, ki bunlar 2003 AKP'sini özleyenler oluyor, "Erdoğan Bahçeli'nin elinde rehin" genellemesini, hatta mağduriyet ve mazeret izahına tam da buradan hareketle girişiyor. Gerçekten bu kadar basit olabilir mi? AKP'nin siyasal soyaçekiminde bu ilişkiyi perçinleyen hiçbir şey yok mu? Pek çok AKP'linin MHP'lilerden daha rijit bir siyasal dile ve tahammülsüzlüğe eğilimini tesadüfle mi açıklayacağız? DYP- ANAP, DYP-SHP, MHP-DSP koalisyonları oldu, çoğu yürümedi, hatta kanlı bıçaklı bittiyse ve fakat hepsinden daha uzun ömürlü AKP-MHP bloğu kurulduysa burada daha farklı faktörleri düşünmek kaçınılmaz.
Ancak şu kesin: Alttan almayan MHP'dir. AKP idarecileri, bozuk atan MHP'lilere açık-somut hiçbir cevap vermedikçe blok ortakları el yükseltmeyi sürdürüyor. Hamit Kocabey bizzat MHP genel merkezinden yapılan açıklamayla istifa etti ve yakın zamanda Bahçeli'nin hukuk başdanışmanlığına getirildi. İstifa sürecinde, alttan alta ağır, içinde hukuktan başka her şeyin bulunduğu iddialar ortaya atılmış ve AKP yine sessiz kalmıştı.
AKP'ye değil Erdoğan'a desteğini açıklayan Bahçeli'nin "Tek başımıza iktidar olma vakti gelmiştir" vaadi ve umduğu kapılar hızla açılmayınca teatral ifadelerle dikine dikine gitmesi dikkate değer. Muhtemelen MHP, liderinin kişisel ömrüne bağlı siyasal ömrü bulunduğu günden güne daha kuvvetle ortaya çıkan AKP'yi ve AKP'li yılları, ileride bir tür parantez ve yol kazası sayma eğiliminde olacaktır. Birbirlerinden hazzetmeyen ama bir araya geldiklerinde dünyanın 1930'larını anımsatan politikaları doludizgin uygulayan bu mecburi birliktelik bittiğinde tarafların türlü yollarla hesaplaşması kaçınılmaz.
Bu bahiste AKP'nin cemaat şebekesiyle uzun yıllar süren ittifaktaki "günahları" devlet kayıtlarında vardır ve günün birinde gün yüzüne çıkarılması kuvvetle muhtemel. AKP, yeni anayasa ya da başka ittifak ortakları bulup ittifaktan çıkamadıkça, günden güne daha fazla MHP'ye benzemekten başka alternatife sahip değil. MHP tam da burada bir mafya silici gibi davranarak AKP'lilerin "AB hedefleri olan AKP" anımsatmalarına dahi basınç uyguluyor.
İlişkinin çözülmemesi müşterek noktaları öne çıkarmakla mümkün. Batı karşıtlığı bunlardan biri. MHP bunu körüklüyor. AKP, son büyükelçiler toplantısında, garanti verilmesi halinde "uzlaşma"ya açık olduğunu laf arasında belirtebiliyor.
Batı karşıtlığındaki müştereklik konjonktürel dalgalanmalara bağlı. Karşıtlık söylemi kitle konsolidasyonu için ajitatif olarak kullanım değerine sahip hala. Uluslararası tekellerle ilişkilere bağlı biçimde dozajı artırılacak veya azaltılacaktır.
Daimi müşterek noktası ve AKP için onun metamorfozunu şiddetlendiren katalizör ise "teröre karşı mücadele" stratejisidir. Yaygın ve yetişmiş kadro tedariği nedeniyle MHP bu konseptin, devlet adına üreticisi ve yürütücüsüdür. Süleyman Soylu ile bu bahiste yüksek düzeyli kalbi ve zihinsel ortaklığı olması MHP'nin hareket kabiliyetini artırıyor.
Ana akım siyaset post-AKP dönemine hazırlanırken devlet, merkezi olarak, post-HDP dönemine geçiş bahsinde adımlar atıyor. HDP'nin şu veya bu taktiği değil bizzat varoluş hali stratejik sorun sayılmakta ki, bu kavrayışın yaygınlaşmasında konsept üreticilerinin özel payı bulunuyor.
Son günlerdeki ‘fotoğraf' tartışmaları bir büyük salvoya dönüştürülürken, bu gibi bir fotoğrafın karşı etkiler üretip sözgelimi bir romantizmi beslemesi gibi serinkanlı analizlere boşverilmiş görülüyor.
Ancak alelacelecilikten de bahsedilemez. Hatırlanacaktır İçişleri Bakanı kendi konuşmasını kesenleri "Vallahi hakkın sesini kesemezsiniz" diye yanıtlamış, o minvaldeki konuşmalarını sürdürünce Milli Görüş'çü SP lideri tarafından haşhaşi olmakla itham edilmişti. İşte Meclis'teki "olaylı" konuşmada ilgili bakan "Kandil'e giden HDP'li vekil burada" mealinde kesin ifadeler kullanmıştı.
Dolayısıyla bir değil çok ayaklı strateji vardır. Sonuçları bakımından AKP-MHP yakınlığını artıran bu gibi hamlelerin, bloğun politik ömrünü uzatması da haliyle beklenir.
Ancak AKP'nin "başarısı" nüansları iyi kullanarak Kürt nüfus arasında kitle desteği bulabilmişti. Son yıllar nüanslara boşverildiğini yeterince ortaya koyuyor. Bu durum pratikte HDP ile temsil edilen seçmen kitlesini dağıtmadığı gibi toplam oy kapasitesini artıracaktır. AKP-MHP de farkında. MHP açısından böyle bir sorunun önemi yok, o, daha önceki yazılarda da belirtildiği gibi bir sonraki döneme hazırlanıyor.
AKP'de ise mutlak sonuç olmaması halinde bu siyaset kopuşları beraberinde getirir. Yanı sıra, durmaksızın kendini tekrar eden siyasal imha amacı doğrudan AKP kitlesinde yorgunluk ve uzaklaşma adeta kaçınılmazdır. Onun bütün amacı HDP'nin elimine edilmesi yahut kapatılacaksa o durumun yaratacağı boşluğa yerleşmek ve iktidar konumunu korumaktır. Şimdiki pozisyon alışlara bakıldığında böyle bir boşluk ihtimali epey zayıftır.
Herkes birbirinin hamlesini hesaplıyor ve ittifak içinde bulunanlar da kendi lehlerine mutlak güç devşirme mücadelesi yürütüyor. İktidar bloğu çekişiyor. Diğer yandan dış rakipleri elimine etmeye çalışıyor. Mesela CHP, geçmişi ve halkın büyük bir bölümünde yol açtığı öfke nedeniyle kolaylıkla elimine edilebilir. HDP'yi, daha doğrusu o partinin etki alanındaki nüfusu dağıtmak ya da sabitlemek mümkün değil. MHP yeni oy kazanamaz. AKP kendi gelişim sınırına çoktan dayandı ve artık geriliyor. Göz önünde bulunan İYİP ve AKP'den kopan partiler ise HDP ile yan yana olmak türü ajitasyonla zayıflatılmaya çalışılıyor.
İç siyaset ortamı giderek çatallanan yollar ve dil ile sertleşecek, iktidar bloğu devlet imkanlarını sonuna dek kullanacaksa toplamdaki gerilimi karşıdevrim bloğunun toplamı taşıyamaz. Bir aşamada çatlama kaçınılmaz.
Eski ile daha eskinin gerilimi-çatışması halk kitlelerindeki değişim arzusunu karşılayamaz. Özellikle bastırılmış gençliğin dip dalgası özgürlükçü, demokratik pratikle dışa vurmaması kaosu, bunalımı, yozlaşmayı besleyecektir. Siyasal islamcılıkla halkın inançlarını tahkir eden kemalist laikçilik arasına sıkışan bir nüfus ve bilhassa gençlik 12 Eylül sonrasındaki gibi "kayıp kuşak" sarmalına yakalanabilir.
Siyasal özgürlük mücadelesiyle beraber ele alınabilecek olan halk cumhuriyetleri birliği çağrısı halk gençliğinin de kurtuluşudur. Milyonlarca işçi ve emekçi kendi kaderini ele alıp böyle bir cumhuriyeti inşa edebilir.