Doğan: Yasakçı tutumunuz bu halayı durduramaz, halaydaki itirazı yükseltebilir
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekenlere dönük saldırılara tepki gösterdi ve "Bu yasakçı tutumunuz ancak ve ancak bu halayı büyütebilir, bu halayı durduramaz küçültemez, bu halaydaki sesi ve itirazı yükseltebilir" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, DEM Parti'nin Ankara'da bulunan genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Şiddetin sokaktan Meclis'e, hapishanelerden düğünlere hayatın bir parçası haline getirilmeye çalışıldığını belirten Doğan, iktidarın zorbalık ve nefretten kahramanlar yaratmaya çalıştığını söyledi. İktidarın bunu belli bir düşmanlığı, nefreti canlı tutarak yaptığına işaret eden Doğan, "Şiddet taciz ve tecavüz failleriyle uğraşmayanlar halay çekenleri tespit ediyor ve Kürtçe önce yaya yazılarını silmek için gece mesaisi yapmaya devam ediyorlar" dedi.
'TUTSAKLARIN KÜRTÇE TELEFON GÖRÜŞMELERİ ENGELLENİYOR'
İktidarın Kürt düşmanlığını saklamadığını ifade eden Doğan, "Sırtını devlet gücüne yaslayanlar Kürtlerin düğünlerini dahi mülki amirliklerin iznine bağlamaya çalışıyor" dedi. Erdoğan'ın "Kürt sorununu çözdük" açıklamalarını hatırlatan Doğan, tutsakların telefon görüşmelerinde Kürtçe konuşmalarının engellendiğine işaret etti.
Hapishane idaresinin tutsak yakınlarına Türkçe bilmediğini kanıtlama zorunluluğu şart koştuğunu belirten Doğan, "Şimdi bunların yanı sıra cezaevlerinde yargı üzerinde bir yargı sistemi gibi kurulmuş başka bir mekanizma daha var. Gözlem ve İdare Kurulları. Serbest bırakılmaları gereken insanların özgürlükleri keyfi bir biçimde kısıtlanıyor" dedi.
Halaylar ve atılan sloganların, Kürtçe şarkıların tutuklama gerekçesi yapıldığına işaret eden Doğan, "Şarkılardan, sloganlardan, halaylardan, düğünlerden, kına gecelerinden korkan bir iktidar. En son İstanbul'da böyle bir etkinlik de basıldı. Nişan için bir araya gelen insanlardan korkan bir iktidara dönüşen bu iktidarın iktidarlaşma ve güç kazanma hikayesine dönüp baktığımızda ancak hazin bir sona yaklaşmanın hikayesi olarak görülebilir şu an. Kürt düşmanlığının meşrulaştrılma çabası bunlarla sınırlı değil. Sosyal medyada da yayılıyor bir yandan" dedi.
'HEDEF GÖSTERMELERLE İLGİLİ SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'
İktidarın orman yangınlarındaki yetersizliğini örtmek için sosyal medyadan yangınların Kürtlerle ilişkilendirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Doğan, "Kendi sorumluluklarını göstermek, kendi sorumluluklarına dair sorgulamaların kamuoyunda önünü almak için bu düşmanlık, karşıtlık, ırkçılık ve nefret bu şekilde bir yandan pompalanıyor. Bu DEM Parti ile ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Söz konusu insanlar bölgeler ve mahalleler bazında hedef gösteriliyor. Ege yangınları sonrası DEM Parti seçmenlerini bu şekilde Twitter'da hedef gösteren bazı hesaplarla ilgili, hukuk komisyonumuz suç duyurusunda bulundu ve bunun takipçisi olacağız" ifadelerini kullandı.
'BELLİ BİR MERKEZDEN YÖNETİLİYOR'
Sosyal medyadan DEM Parti'nin genel merkezi, il ve ilçe örgütlerinin alenen hedef gösterildiğini belirten Doğan, "Bütün bu olayların belli bir merkezden sincice ve planlı bir şekilde yönlendirildiğini açık seçik görüyoruz. Haftalardır birlikte takip ediyoruz. Üstelik bunlara yabancı değiliz. Bu tuzağı, tezgahı, bu oyunu görüyoruz, tanıyoruz. Bu kışkırtıcılığa gelmeyecek kadar deneyimliyiz. Neler gördük neler geçirdik, bu sinsi hesaplar ortak mücadele ve direniş tarihinden güç alan dayanışmaya çarpar ve geri döner" dedi.
'CAN ATALAY SİYASETİN YAPILDIĞI YERDE OLMALI'
Meclis'te Can Atalay gündemli toplantıyı hatırlatan Doğan, "Can Atalay ile ilgili yapılması gereken şey son derece açık. Can Atalay Hatay halkının iradesini temsil ediyor. Temsil ettiği irade gereği de TBMM'de olması gerekiyor, cezaevinde değil. Biz bunu seçildiği günden bu yana söylüyor, çağrılarda bulunuyoruz, buna dair yapılması gerekenleri de hatırlatıyoruz. Yalnızca biz değil neredeyse tüm muhalefet partileri söylüyor" ifadelerini kullandı.
Can Atalay ve diğer tutsak seçilmişlerin siyasetin yapıldığı yerde olması gerektiğini vurgulayan Doğan, şöyle devam etti: "Sırtını devlet gücüne yaslayanlara DEM Parti adına bir kez daha seslenmek, aynı zamanda bu aklı diri tutmak isteyenleri uyarmak istiyoruz. DEM Parti çok kimlikli, çok dilli bir ülkede olması gerekeni savunuyor. Olması gereken bu kimliklerin, dillerin, kültürlerin hayatın her alanında özgürce kendilerini ifade edebilme hakkıdır. Yani yaşama ve yaşatma hakkını savunuyoruz. Yani DEM Parti'nin temsil ettiği siyasi gelenek bastırmaya, susturmaya, göz korkutmaya, zapt etmeye çalışanın karşısında hep direndi. Direnenin, itiraz edenin yanında durdu, durmaya ve birlikte mücadele etmeye devam edecek. Yaşananlar bizi yıldırmıyor, yıldırmayacak, vazgeçirmiyor, vazgeçirmeyecek. Ama unutmuyoruz da bir yandan. Bunların hepsini unutturmamak ve hatırlatmak için mücadeleye devam ediyoruz."
'BU YASAKÇI TUTUMUNUZ HALAYDAKİ İTİRAZI YÜKSELTİR'
Doğan, "Unutmayalım ve tekrar hatırlatalım, bugün halayları yasaklayanlar şunu bilsinler ki her şenliğin sonu Türkiye'de halayla biter. Mesela Ege'de zeybekle başlıyorsanız şenliğe sonunda mutlaka halayla noktalarsınız. Bu İç Anadolu'da da Karadeniz'de de ve Kürdistan'da da böyledir. Dolayısıyla bizi halay ısrarımızdan yasaklarla vazgeçirmeye çalışan anlayışa bir kez daha sesleniyorum. Bu yasakçı tutumunuz ancak ve ancak bu halayı büyütebilir, bu halayı durduramaz küçültemez, bu halaydaki sesi ve itirazı yükseltebilir" dedi.