Doğan: Savaş ekonomisinden vazgeçmek gerekiyor
DEM Parti MYK toplantı. Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, toplantı gündemlerine ilişkin bilgi paylaştı. Doğan, hapishaneler, ekonomik kriz, Kürt dili ve kültürüne dönük saldırılar, yeni anayasa, Can Atalay'ın gündemlerinde olduğunu söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına dair basın toplantısı düzenleyerek, bilgi paylaştı.
TİP Milletvekili tutsak Can Atalay'ın gündemlerinde olduğunu belirten Doğan, "Hapishanelerde yeni bir işkence yöntemi olarak kullanılan ve bizim gündemimizden hiç düşmeyen gözlem ve idare kurulları eliyle artan baskılar kamuoyunun gündemine dün akşam yeniden böyle bir karar verilmesiyle geldi. Ama DEM Parti'nin gündeminde, önergelerinde, açıklamalarında, cezaevi ziyaretlerinde hukuk komisyonumuzun hiç değişmeyen bir başlığıdır. Aslında bu Türkiye'nin hiç değişmeyen bir başlığı olmalıdır. Yine gündemimizden düşmeyen ekonomik krizler… Bu da gündem başlıklarımızdan biriydi MYK'da. Kürt diline ve kültürüne dönük saldırılar. Yine bir askeri anlaşma çıktı karşımıza. Keşke başka türlü söyleyebiliyor ve tartışıyor olabilseydik. Bağdat Ankara arasındaki anlaşmada üzerinde durduğumuz konulardan biri. Ve yeni anayasa tartışmaları. Bu tabii bizim vazgeçilmez gündemimiz" dedi. Hiç vakit kaybedilmeden Atalay'ın özlük haklarının iade edilmesini, AYM kararı uygulanmasını isteyen Doğan, "Çünkü yok hükmündeki bir karar okunarak milletvekilliği kaldırılmaya çalışıldı Can Atalay'ın. Artık bağlayıcılığı olan bir karar var ortada" ifadelerini kullandı.
30 yıllık tutsak İlhami Sami Çomak'ın saatler kala tahliyesinin engellendiğini hatırlatan Doğan, İdare ve Gözlem Kurullarının mahkeme olmadığını söyledi. Sincan'da en az 17 kadının infazının yakıldığını belirten Doğan, infaz yakmaların bir işkence yöntemi olduğunu da ekledi.
'DAHA ÇOK ASKERİ ÜSSE İHTİYAÇ YOK'
Ortadoğu'nun geneline yayılan ve daha büyük krizlerine neden olma ihtimali olan bir savaş haline dikkat çeken Doğan, "Türkiye'nin bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey acil ve ivedi olarak kurtarıcı, güçlü barış ve demokrasi hareketi. Bunun üzerine hepimiz düşünmeliyiz. Güçlü bir barış ve demokrasi hareketi nasıl oluşturulabilir, bu ses nasıl çoğaltılabilir. Bu salt DEM Parti'nin meselesi değil, olmamalıdır. Aksine daha çok bu savaşta doğrudan ve dolaylı etkilenen herkesin sahip çıkması gereken bir şey barış ve demokrasi. Şu anda Türkiye'nin en çok acil ve kurtarıcı biçimde ihtiyacı olan şey. Çünkü savaş toplumsal, ekolojik ve ekonomik olarak yıkım demek. Felaket demek sefalet demek yoksulluk demek, açlık demek. İşte biz bu nedenlerle savaş karşıtlığında buluşmalı diyoruz ve bu eylemleri çoğaltmalı diyoruz. Sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini savunuyoruz. Türkiye ne yazık ki çözmeyi beceremedi ya da çözmeyi tercih etmedi. Çünkü başka şeylere kaynaklar aktarılıyor. İşte sınır ötesi operasyonlara, İHA ve SİHA'lara. Oysa her yangında cayır cayır tüm Türkiye toplumu yanıyor ama gece görüşlü helikopter tartışıyoruz. Bu sorgulanmıyor. Bunun sorgulanmasının engellenmeye çalışıldığını görüyoruz. Yalnızca bu konuda tweet attığı için insanlar gözaltına alınıyor, adli kontrol yasağı getiriliyor. Dolayısıyla çözümsüz bırakılan her mesele derinleşiyor. Bu Türkiye ve Irak arasında imzalanan yeni mutabakat zaptında da bir kez daha görülüyor. Bu ilk değil, bir sürü yerde ilk olarak lanse edildi, tarihi bir mutabakat ilk kez imzalanıyor diye. Bu neyin anlaşması diye soruyoruz DEM Parti olarak. Ankara ve Bağdat arasında imzalanan anlaşma neye karşılık ne için bağlanmış bir anlaşmadır. İki ülkenin savunma bakanları Ankara'da yapılan görüşmelerin ardından asli güvenlik işbirliği ve terörle mücadeleye dair mutabakat zaptını imzaladı. Ben size ismini söyledim. Askeri Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadele. Daha çok askeri üsse ihtiyacı yok Türkiye'nin. Ortadoğu'da da daha çok askeri üsle sorunlar çözülemez. Asıl ihtiyaç barış ve dostluk köprüleri kurmaktır" dedi.
'SAVAŞ EKONOMİSİNİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAYA İHTİYAÇ VAR'
Ekmek ve adalet kampanyasına ilişkin de konuşan Doğan, "Kampanyamız İzmir'den Iğdır'a, Batman'dan İstanbul'a kadar sürüyor, sürecek. Ekmek ve Adalet kampanyamızı büyüterek yola devam edeceğiz. Bu buluşmalarda Şimşek'in ekonomi programının bir insani yıkım olduğunu görüyoruz sahada. Çırılçıplak bir sefalet görüyoruz. Bizim gördüğümüz sefalet ve yoksulluk iktidarın bihaber olduğu bir sefalet ve yoksulluk değil. Bizatihi müsebbibi olduğu ve sorumluluk taşıdığı bu sefalet ve yoksulluğa dair insanları böyle yaşamaya mecbur kılmaya ilişkin itirazı ve isyanı bizim duyduğumuz gibi asıl sorumlularının da duyması ve buna dair çareler üretmesi gerekir. Nefes alamaz haldeki bir ülkede beklenen, talep edilen daha fazla askeri üs kurmak, bazı tavizler vermek değil. Son verilere göre 15-34 yaş aralığında Türkiye'nin en genç nüfusu 6,3 milyon kişi okumuyor ve çalışmıyor. Bu imkan ve olanaklardan yoksun demek. Bunun 4,6 milyonu kadın. Ekonomik felaket, yoksulluk görünmesin diye gündem değiştirmeye çalışmak kurtarıcı olmuyor, Türkiye tarihi bunun hazin örnekleriyle doldu. Türkiye'deki krizi besleyen en önemli neden savaş ekonomisidir, bu savaş ekonomisi bir an önce ortadan kaldırmaya ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
'ANAYASA KONUSUNDA TUTUMUMUZ NET'
Doğan, son olarak şunları söyledi: "Bu tartışmaya başlarken MYK'mızın gündeminde ama bu iktidar partisi ya da Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından biri gündemine aldı diye değil. Bizim onlarca yıldır gündemimizde olan bir mesele Anayasa. Yeni Anayasa konusundaki tutumumuz tavrımız son derece net. Biz en geniş demokrasi ittifakı ve katılımla yeni Anayasa yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ve anayasa gerçekten yeni olmalıdır. Bunun için en çok mücadele eden siyasi geleneğiz. Ayrıca bu konuda çokça birikimi ve tecrübesi olan bu tartışmalara da yıllar önce başlamış bir siyasi partiden bahsediyoruz. Yeni anayasa gündem değiştirmek için birinin aklına geldi ya da başka birine mesaj vermek için gündeme alıyor diye tartıştığımız bir konu değildir. Bizim yeni anayasa yaklaşımımız gerçekten geçmişten tümüyle kopulduğunu gösteren bir yaklaşım olmalıdır. Hakikaten böyle olmalıdır bizim için böyle bir anlam ifade ediyor. Bu her zaman partimiz açısından hayati bir mesele. Bakınız bugün Türkiye'de hükümet edenler bu ülkede en çok anayasa değişikliği yapan iktidar. Ama buna rağmen Türkiye'de şu anda hukuksal olarak bir anayasa yok. Var olan uygulanmıyor. Darbe anayasası demek ki değiştirilerek yenilenmiyor. Biz usulü ve esası bir arada değerlendiriyoruz. O yüzden en geniş demokrasi ittifakı ile en geniş katılımla bir anayasa yapılması gerekiyor."