Diyarbakır ve Hakkari'de kayıp eylemleri
Diyarbakır'da Muhyettin Taşkekin, Hakkari'de ise Sibel Şedal, Velat Şedal ve İsmail Şedal için yapılan eylemlerde adalet mücadelesinin süreceği kaydedildi.
Kayıp yakınları bu hafta da Diyarbakır ve Hakkari'de gözaltında kayıplar ve katledilenler için eylemlerini sürdürdü.
DİYARBAKIR
İnsan Hakları Derneği (İHD) ile kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talepli eylemlerinin 808. haftasında Bağlar ilçesine bağlı Koşuyolu Parkında bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Açıklamada yaşamını yitiren ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.
İHD Diyarbakır Şube Başkan yardımcısı Suzan Mehmetoğlu, 5 Ağustos 1993'te Muş'un Konutbekler Beldesi'nde kontralar tarafından katledilen Muhyettin Taştekin'in hikayesini, oğlu Nihat Taştekin'in anlatımlarıyla şu şekilde aktardı: "5 Ağustos 1993'te ellerinde uzun namlulu silahlarla köyümüze gelen 5-6 kişiden oluşan grup içerisinde bulunan bir kişi evimize girdi. Grup içerisindeki diğer kişiler bu sırada kapımızın önünde bekliyordu. Evimize giren bu kişi babam 60 yaşındaki emekli imam Muhyettin Taştekin'i evden çıkarıp bahçeye götürdü. Bu sırada babam dışında kimsenin dışarı çıkmasına izin verilmedi. Babamın evden dışarı çıkarılmasından kısa bir süre sonra çok sayıda silah sesi geldi. Silah sesinin kesilmesinden sonra dışarı çıktığımızda babamın bahçede kanlar içinde yattığını, silahlı grubun ise Jandarma Alay Komutanlığı'na doğru kaçtıklarını gördüm. Bu olaydan önce babam sivil polisler tarafından takip ediliyordu. Babam, yaşadığımız çevrede tanınan, sözü geçen Kürt şahsiyetlerden biriydi. 1990 yılında Avrupa'ya gitmişti ve orada demokratik Kürt siyasetinde aktif rol alan biriydi. Köye döndükten bir ay sonra babam infaz edildi. Babam öldürüldükten 2 gün sonra TRT, babamın PKK tarafından infaz edildiği haberini geçti. PKK ise yaptığı bir açıklamada olayla ilgilerinin olmadığını açıkladı. Babamın öldürülmesi akabinde sağlıklı bir yargılama süreci yaşanmadı."
HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla eylemlerinin 134. haftasında Yüksekova ilçesinde bulunan Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde Yüksekova'da 26 Nisan 2000 yılında oyun oynadığı esnada bomba patlaması sonucu yaşamını yitiren 7 yaşındaki Sibel Şedal'ın akıbeti soruldu. Eylemde "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açılırken, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Yüksekova ilçe örgütü yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve çok sayıda kişi destek verdi.
Sibel Şedal'ın mahalleye doğru yürüdükleri esnada yaşanan patlamada hayatını kaybettiğini hatırlatan Zengin, "Patlama esnasında İsmail Şedal ve Velat Şedal olay yerinde, Sibel Şedal ise kaldırıldığı Yüksekova Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Tartışmaların yaşandığı olay yerine 2 saat boyunca ambulansın girişine izin verilmedi. Ağır yaralı çocuklar ambulansın engellenmesi ile bir pikapın kasasına konularak hastaneye götürüldü. 1 gün sonra cenazeler ailelere teslim edildi. Sibel Şedal, Velat Şedal ve İsmail Şedal Yüksekova'da defnedildi. Dönemin valisi aile ile iletişim kurarak, şikayetçi olmamaları konusunda ailelere bildirimde bulundu. Şedal ailesinin ısrarlı hak arama mücadelesi Yüksekova Savcılığının vermiş olduğu ‘kovuşturmaya yer olmadığına' dair karar ile sekteye uğratıldı" ifadelerini kullandı.
Şedal'ın ölümüne neden olan bombanın türü ve hangi kolluk görevlisine ait olduğuna dair bilgilerin hiçbir zaman açıklanmadığını belirten Zengin, "Sibel Şedal'ın akıbetini sormaktan ve hak arama mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Son kaybımızın akıbeti ortaya çıkana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz" diye vurguladı.
Eylem, Şedal şahsında hayatını kaybeden tüm faili meçhuller için oturma eyleminin ardından son buldu.