EMEK
DİSK Basın-İş: Gazetecilik öldürülmeye çalışılıyor
DİSK Basın-İş, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla hazırladıkları almanağı açıkladı. 130'u aşkın gazetecinin tutuklu olduğunu vurgulayan Basın-İş Başkanı Eren, "Gerçekler duyulmasın diye gazeteciliği öldürmeye çalışıyorlar" dedi.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı, Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş), 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla Aynalı Geçit Salonu'nda basın toplantısı düzenledi ve basına yönelik baskıların ele alındığı "2018 Almanağı"nı açıkladı.
Basın toplantısına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ahmet Şık'ın da aralarında olduğu çok sayıda gazeteci katıldı.
'BASIN TARİHİ HAFIZASI YARATMAK İÇİN, ALMANAK'
Almanağı DİSK Basın-İş Disiplin Kurulu Üyesi Aliye Gümüş açıkladı. Her ay gazetecilere yönelik baskıları anlatan rapor hazırladıklarını hatırlatan Gümüş, 2016 yılıyla birlikte bunu almanak haline getirerek yayınladıklarını ifade etti. Almanağı hazırladıkları süre içerisinde, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerin hemen hemen her gün ne boyuta vardığını ve bilançonun ne kadar dehşet verici olduğunu gördüklerini sözlerine ekleyen Gümüş, "Almanakta yer alan bilgileri, yakından izlediğimiz, birçok üyemizin de içinde yer aldığı davalardan, meslektaşlarımızdan aldığımız bilgilerden ve doğrudan medyaya yansıyan haberlerden derledik. Yazımı, çevirisi, görsel tasarımı, düzeltmeleri gönüllü bir ekip tarafından gerçekleştirildi. Basım ve tasarım maliyetlerinin karşılanması konusunda da Sivil Düşün Programı'ndan destek aldık" dedi.
Gümüş, "Almanak 2018, hapishanedeki gazetecileri, örgütsüz bırakılan, esnek çalışmaya zorlanan basın ve matbaa çalışanlarını, her türlü baskı ve sansür karşısında 'direnen' gazeteciliği hatırlatmak ve Türkiye basın tarihi için bir hafıza yaratmak adına önemli bir kaynak olacak" diye konuştu.
'TÜRKİYE AŞAĞI YUVARLANMAYA DEVAM EDİYOR'
Açıklama yapan DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, Türkiye'nin basın ve ifade özgürlüğünün en çok ihlal edildiği ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Bu nedenle dünyada gazetecilikle, basın ve ifade özgürlüğüyle ilgilenen herkesin gözünün Türkiye'de olduğunu kaydeden Eren, uluslararası kuruluşların her yıl yayınladığı raporlarda Türkiye'de gazeteciliğin ne kadar baskı altında olduğunu tüm dünyaya duyurduğunu hatırlattı.
Eren, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün son raporunda Türkiye'nin 180 ülke içinde iki basamak daha düşerek, 157. sıraya düştüğünü anımsattı, "Türkiye bu konuda bir bataklığa saplanmış durumda. Bu rakam geçen yıla ait. Cumhuriyet davasından 6 arkadaşımızın hapishaneye atılması, dünkü AYM kararıyla muhtemelen daha da aşağı yuvarlanacaktır" dedi.
'HALKIN HABER ALMA HAKKI ENGELLENDİ'
130'u aşkın gazetecinin tutuklu olduğunu hatırlatan Eren, bunlardan birinin de Basın-İş'in yönetim kurulu üyesi Ayşe Düzkan olduğunu kaydetti.
Gazeteciler hakkında sayısız davanın açıldığına dikkat çeken Eren, şunları söyledi: "Yapılan haberler, sosyal medya paylaşımları nedeniyle yıllarca hapis cezaları istenen davalar açılıyor. Hapis cezaları yetmiyor, ödenemeyecek miktarlarda tazminat davaları açılıyor ve bunlar karara bağlanıyor. Sadece davalar açılmıyor. Doğrudan sansür uygulanıyor. Sadece geçtiğimiz yıl RTÜK 160'ın üzerinde olaya yayın yasağı koydu. İktidarı rahatsız edeceği ya da ucu iktidara dokunacak, iktidar eleştirisine neden olabilecek her olay için yayın yasakları getiriliyor. Tren kazaları, çöken binalar ya da kadına veya çocuğa yönelik tecavüz, taciz haberlerine bile yasak getirildi. İnternet sitelerine ya da doğrudan bazı haberlere erişim yasağı uygulanması traji komik hale geldi. Erişime yasak haberine bile erişime yasak getirildi. Halkın haber alma hakkı yıllardır engelleniyor."
'MESLEK ÖRGÜTLERİ İYİ SINAV VEREMEDİ'
"İktidar yıllardır sürdürdüğü çeşitli operasyonlarla Türkiye'de medyanın yüzde 98'inin kendi yanında olmasını ya da yaşanan tüm hukuksuzluklara, vahşete sessiz kalmasını sağladı" diyen Eren, "Yalan haber, hedef gösterme, gerçekleri çarpıtma mesleğimizin yüz karası oldu. Ama daha da ağırı, büyük bir ahlaki çöküntü yaşanıyor. Ne yazık ki kendilerine 'gazeteci' diyenler televizyonlardan, gazete köşelerinden tutuklanması gereken gazetecilerin listesini yayınlıyor. Ya da savcılara, mahkemelere koşup, gazeteciler aleyhinde ifade veriyor. Ne yazık ki ülkemizde gazetecilerin tutuklanmasına neden olan 'gazeteciler' var. Ve ne yazık ki meslek örgütleri de bu süreçte iyi bir sınav veremedi. Yalan haberler yapanları, iftiracıları, ihbarcıları bünyelerinde korumaya devam etti. Çok daha ağırı yaşanıyor. Hapishanelerde onlarca gazetecinin bulunmasını geçim kapısı yapanlar var ne yazık ki" diye belirtti.
'GAZETECİLİK ÖLDÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR'
Eren, şöyle devam etti: "Ülkede yaşanan ekonomik kriz herkesi olduğu gibi matbaa işçilerini de etkiliyor. Matbaa işçileri çalışma koşulları nedeniyle iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla boğuşuyor. Türkiye en çok iş cinayetinin işlendiği ülkelerden biri. İş cinayetlerini sorgulayan avukatlar tutuklanıyor. Ağır cezalara mahkum ediliyorlar. Avukatlar sokak ortasında işkence uygulanıyor. İş cinayetlerine karşı çıkan işçiler, sendikacılar tutuklandı. On binlerce kamu çalışanı hukuk yok sayılarak işlerinden edildi, açlığa mahkum edildi. Buna isyan edenler dövüldü, gözaltına alındı, tutuklandı, ceza verildi. Barış isteyen akademisyenler üniversitelerden atıldı, yargılandı. Bazıları hapishanelere girmek üzere. Kadınlar öldürülüyor, taciz ediliyor… Çocuklara tecavüz ediliyor. Ölen çocuğu için adalet isteyen bir baba tımarhaneye tıkılıyor. İnanılmaz bir çevre tahribatı yaşanıyor. Binlerce insan ölüm sınırına varan açlık grevlerinde. Çocuklarının akıbetini soran anneler tartaklanıyor, işkence görüyor. Belediye seçimlerinde mazbata kazanana değil, kaybedene veriliyor. İşte tüm bunlar duyulmasın isteniyor. Bunun için gazetecilere baskı uygulanıyor, gazetecilik öldürülmeye çalışılıyor."
Eren, sendika olarak gazeteciliği, meslek onurunu orumaktan, emek ve demokrasi mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı, tüm gazetecileri bu mücadaleye destek vermeye çağırdı.