GÜNCEL
'Din ve sosyalizm ilişkisini sınıfsal temelde kurabiliriz'
1. İslam ve Sol Çalıştayı'nda konuşan Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Bakır, "Din ve sosyalizm ilişkisini sınıfsal temelde kurabiliriz" dedi. ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş ise "Kendisi gibi olmayanların hakları için mücadele eden solun geleneğidir. Sol kendi eşitlikçi ve özgürlükçü dilini hayata geçirdikçe dindarları da örgütler" diye kaydetti.
1. İslam ve Sol Çalıştayı İnşa Kültürevi'nde ikinci gününde devam ediyor.
Çalıştay'a HDP Milletvekili Hüda Kaya, SGDF MYK Üyesi Ali Deniz Esen, ESP PM Üyesi Ümmühan Özdemir de katıldı.
Çalıştay'ın ilk oturumunda HDP Milletvekili Ayhan Bilgen, Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Bakır, Saadet Partisi G.İ.K. üyesi Muammer Bilgiç söz aldı.
Nurten Ertuğrul'un moderatörlüğünü yaptığı oturumda ilk olarak çalıştaya katılamayan ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş'ın gönderdiği metin okundu. Tek gerçeğin sol ve sosyalizm anlayışı olmadığını ifade eden Taş, solun dindar halkla barışık olmadığının doğru olmadığını vurguladı. Bu topraklarda sol- sosyalist kesimle dindar halk kesimlerinin iç içe mücadeleler geliştirdiğini kaydeden Taş, "1980 öncesindeki sol hareketin dindar halk kesimi hareketlendirdi. Devrimciler için din zorlama olamaz. Din ve devlet işleri birbirinden ayrı olmalı, kişilerin nüfus kaydında din, mezhep olmamalı, biz din özgürlüğünden yanayız. Ama sömürücüler dini siyasallaştırıyor biz buna karşı mücadele ediyoruz. Aslında bu mücadele yoluyla siyasallaştırılmış din özgürleştirilir" dedi.
TAŞ: İSLAM DOGMATİK DARLIKLAR İÇİNDE BOĞULDU
İslamın dogmatik darlıklar içinde boğulduğuna dikkat çeken Taş, bunun sebebinin İslam'ın egemenlerin baskı aracı kıldığını söyledi. AKP'nin siyasal İslamla ezilenler üzerinde baskı aracı haline getirdiğini de kaydeden Taş, sözlerine şu şekilde devam etti: "Biz İslam ile değil, siyasal İslamın rejim haline gelmesiyle mücadele ediyoruz. Laikliği temel alıyoruz, bu yüzden herkesin inancına saygılıyız. Türkiye'de gerçek bir laiklik yaşanmadı. Tam tersine bir mezhebi ve onun siyasal kesimini büyüttü. Gerçek laiklik, inanç özgürlüğü kadar inanmayanın da özgürlüğünü de ele alır. Kültürel olarak çoğunluğu Müslüman olan ülkenin devrimcileriyiz, bu yüzden ateizm bizim programımız değil. Dindarlık gericilik, dinsizlik ilericilik anlayışımız yok. İnsanların inançlarına bakmayız, ezen-ezilen olup olmadığına bakarız. Kendisi gibi olmayanların hakları için mücadele eden solun geleneğidir. Sol kendi eşitlikçi ve özgürlükçü dilini hayata geçirdikçe dindarları da örgütler. Biz herkesin derdine çözümü eşitlik ve din ve vicdan özgürlüğü ile örgütleyebiliriz."
HDP Milletvekili Ayhan Bilgen ise 10 yıl önce Müslüman Sol diye bir girişimin olduğunu ve hem sol cenahtan hem de siyasal İslamdan ağır ithamlar olduğunu anımsattı, bu durumun bugün bu halde olmasının sevindirici olduğunu belirtti. Hedef iktidar olmak olmaması gerektiğini altını çizen Bilgen, "Bekleyerek sorunlar çözülmüyor, muhafazakların bütün iddiaları iflas etmiştir. Ortadoğu'ya baktığınızda da bunu görüyorsunuz, Müslümanlar muhalifti. 'Alın terinden yanayız, işçinin hakkını savunuruz' dediler ama Ortadoğu'da o olmadı. İnsanlığın sorunu ne nasıl bir krizle karşı karşıyayızı düşünmeliyiz. Dünyada kapitalizmin küresel krizi var ve otorileşme biçiminde bize yansıyor. Bu küresel kriz bütün insanlığın çaresini birlikte arayacağı kriz. Bütün insanlığın derdine çare olacak bir çözüm arayışı olmalı. Pratikte İslam'ın da solun da eksikliği var, bütünü yargılamak ve mahkum etmek değil de çözüm aramak olmalı bu eksiklikleri görüp tamamlamak" şeklinde konuştu.
Anadolu'da birçok kültürün olduğuna dikkat çeken Bilgen, barışın gelmesine sebebiyet veren her şeyi kabul etmek gerektiğini ifade etti. Bilgen sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Şablonik tartışmalar örgütlemeyelim, çözüm arayışındaysak 'ne yapmamalı'yızı düşünmeliyiz. Yeni bir arayışımız, umudumuz olmalı. Her iddianın eklektik olmasından kaynaklı sorunları var. Renkler birbirine değmiyorsa model ortaya koyamazsınız. Bir tarihsel arka plan inşa etmek lazım, seçerek yapacağız bunu. Evrensel düşünmek ve dünyadaki başka hareketlere bakarak bir model bulmayız."
Saadet Partisi G.İ.K. üyesi Muammer Bilgiç, konuşulanların kendilerini geliştirmesi gerektiğine vurgu yaptı, zulmetmeden, zulme boyun eğmeden onurlu yaşamak olduğunu kaydetti. Bilgiç, bir insan tüm inanca ve inançsızlığa sahip olabileceğini ifade ederken konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kendi dünyamızı güzelleştirmek istediğimizde ötekini yok sayıyoruz, dünyayı güzelleştirmeliyiz. Bir şey ispat ediliyor olsaydı inanç olmazdı, inanç sorgulanmaz. Davranışları masaya yatırmak önemlidir, inançları değil. Mesele şu; biz bu suyu nasıl bölüşeceğiz? İnsanlar dünyada azap çekiyor, bunu nasıl dindireceğiz? Anadolu'da toprak insansızlaştırıyor, İstanbul'da insanı topraksızlaştırıyoruz. Ama biz küçük küçük akvaryumlarda yaşıyoruz ve dışında kötülükler var. Akvaryumlarımızı birleştirmeliyiz. Birbirimize karşı vicdanımız böyle gelişir. Her insan can güvenliği ister, geçinmek ister, onurlu yaşam ister, refah ister. Adalet herkes için olmalı. Her sözü dinlemeli, insanlar konuşmaya başlamadan ağzını tıkamamalıyız. İnsanlar sadece insanların faydasını değil, tüm canlıların doğanın da faydasını göstermeli. Dünyayı ülkeler yönetmiyor, sınırlar yoksullara geçerli. Küresel bir diktatörlük yönetiyor bizi."
BAKIR: DİNİ, SOSYALİZM MÜCADELESİNİN PRATİK BİR UNSURU OLARAK GÖREBİLİRİZ
Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Bakır, İslam ve sol ilişkisi üzerine uzun zamandır tartışmaların sürdüğünü belirtti, tutulan zeminin adalet, eşitlik, özgürlük gibi genel evrensel, insani değerler üzerinden tartışılmasının doğru olmadığını sonuçta bu değerlerin sınıfsal içeriklerle yüklendiğini ve bu bakımdan ayrışma ve kesişim noktalarının sınıfsal duruşlar bakımından ele alınması gerektiğine vurgu yaptı. Bu zeminden egemenlere karşı mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Bakır, sorunun burada olduğuna belirtti. Engels'in eski-orta çağlarda “sınıf mücadelelerinin din ve mezhep savaşları kisvesi altında gerçekleştiği” vurgusunu paylaşan Bakır, İslam'ın sadece din değil bir kültür olarak da ele alınması gerektiğini belirterek din ve solun Anadolu'da çeşitli isyanlar zemininde buluştuğuna dair örnekler verdi. Sosyalist hareketin köklerinde bu topraklarda dini kisve altında gerçekleşen sınıf mücadeleleri olduğunu kaydetti. Bakır, "Bu zemin hem sosyalist hareketin teorik- pratik sorunlarından hem de siyasal İslam'ın sosyalizme karşı yürüttüğü anti propagandalar sayesinde ayrıştı" dedi. "Sosyalizm anlayışımız uzun bir dönem dar pozitivizm ve onun bunun da bu topraklardaki karşılığı Kemalizm'le sakatlandı. Ve bu Marksizm tasarrufumuzu zayıflattı. Bunun dışına çıktığımızda ortak kesişim noktası bulabiliriz dedi.
Avrupa'daki aydınlanmacı gelişim çizgisiyle, Ortadoğu'nun farklarına vurgu yapan Bakır 'Biz bu topraklarda güç olmak, sınıf mücadelesine alan açmak istiyorsak aynı zamanda pratik köklerimize de dönmemiz gerekiyor. Müslümanlığın bir ilişki biçiminde solla kendisini ortaya koyduğunu görmek durumundayız. Din istismarına dayanan politikalardan emekçi halkı bu biçimde uzaklaştırabiliriz."
Birinci oturumun soru cevap bölümünün ardından sona erdi.