Deprem bölgesinde cinsel şiddet artıyor
Deprem bölgesinde cinsel şiddetin yükselme eğilimi gösterdiğine dikkat çeken Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, tespit ve önerilerini kamuoyuyla paylaştı.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, 6 Şubat'ta gerçekleşen Maraş merkezli depremler sonrası deprem bölgesinde cinsel/cinselleştirilmiş şiddet riskine işaret ederek tespit ve önerilerini kamuoyuyla paylaştı.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin yayınladığı bilgi notunda, depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen yaşanan ağır hak kayıpları ve insan hakkı ihlallerinin henüz tam bir verisinin oluşturulamadığına dikkat çekildi.
'AFET SONRASI CİNSEL ŞİDDET YÜKSELME EĞİLİMİ GÖSTERİYOR'
Doğal afetler sonrası toplumsal cinsiyet temelli şiddet, insan ticareti ve cinsel şiddetin yükselme eğilimi gösterdiği kaydedilen notta, buna karşın devletin şiddet vakalarına ilişkin karar alma mekanizmalarında toplumsal cinsiyet odaklı demokratik kitle örgütlerine yer vermediği vurgulandı. Afet sonrasında bölgede yeterli güvenliğin sağlanmaması sonucu cinsel şiddete maruz bırakılan kişilerin akıbetlerine ilişkin sağlıklı bilgi alınamadığı ifade edilen notta, "Afet bölgesinde özellikle kadınlar, mülteciler, engelliler, yaşlılar, çocuklar ve LGBTİ+'lar ayrımcılığa maruz bırakılmış ve bu ayrımcılık nedeniyle şiddet ve istismara maruz bırakılma tehlikeleri de artmıştır" denildi.
Deprem bölgesindeki kırılgan gruplara dönük cinsel şiddet riskinin sürdüğü belirtilen notta, depremden sonra kamu otoritelerinin cinsel şiddete ilişkin gerekli önlemleri almadığının altı çizildi. Ülkedeki derin yoksulluk ve bölgedeki teknik altyapının hızla yeniden sağlanmaması sonucu şiddete uğrayan kadın, mülteci, LGBTİ+ ve çocukların iletişim kurmakta zorluk çektiği vurgulanan notta, "Kamu kurumlarının afetten etkilenen kişilerin ihtiyaçlarına duyarsız kalması ve güvenli barınma haklarının ihlal edilmesi kişileri şiddete açık hale getirmiştir. Kadınların ve LGBTİ+'ların mahremiyeti sağlanamamıştır" denildi.
'CİNSEL SAĞLIK ÜRÜNLERİNE ERİŞİM SAĞLANMADI'
Cinsel sağlık ürünlerine, hijyenik ürünlere, doğum kontrol ürünlerine erişimin sağlanmamasının da cinselleştirilmiş şiddet olduğu kaydedilen notta, afet döneminde devletin yürütmeye devam ettiği muhafazakar politikalar ve çeşitli cemaatlerle ilişkilerinin çocuklar bakımından yeniden gündeme geldiğine dikkat çekildi.
Cinsel şiddette maruz bırakılmış kişilerin adli süreç için delillerin kaybolmamasını talep etme haklarının, cinsel şiddet sonrası cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunmak için sağlanacak PreP ya da ART10 ilaçlarına ücretsiz ve güvenli erişimin ve cinsel şiddet sonrası istenmeyen gebeliklerin önlenmesi için kullanılabilecek doğum kontrol yöntemlerine erişimin sağlanmadığı vurgulanan notta, bahsi geçen hak ihlallerinin bir an önce ortadan kaldırılması istendi.
'BAKANLIKLAR KADIN VE LGBTİ+ ÖRGÜTLERİYLE KOORDİNELİ ÇALIŞMALI'
"Tüm bakanlıklar dahilinde kurumlar işbirliği içinde koordineli çalışmalı ve gerektiğinde hak temelli çalışan kadın, LGBTİ+ örgütleri ile işbirlikleri geliştirmeli ve protokoller imzalanmalıdır. Afet bölgesinde ve bölgeden tahliye edilen kişilerle doğrudan çalışmak için hak odaklı yaklaşım konusunda deneyimli kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin deprem bölgesinde faaliyet yürütmesi sağlanmalı ve bu faaliyetler engellenmemelidir" çağrısı yapılan notta, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından talepler şu şekilde sıralandı:
"🔹Afet bölgesinde cinsel şiddet ve cinsel istismar vakalarının önlenmesi, müdahalesi ve koruma çalışmaları için yetkili kamu kurumlarının acilen güvenlik tedbiri alması gerekmektedir. Bu güvenlik tedbirlerinden ilki kadınların, mültecilerin, yaşlıların, engellilerin, LGBTİ+'ların, çocukların güvenli bir şekilde doğrudan deprem bölgesinde hak ihlallerine karşı başvuru yapabilecekleri bir acil önlem çadırı/yeri açmalarıdır. Acil önlem yeri haricinde deprem ve tahliye bölgelerinde yalnızca depremde yaşanan ihlaller için başvurulabilecek acil danışma hattı kurulmalıdır. Ayrıca KADES uygulamasına erişimi olmayan kişilerin erişimleri sağlanmalı ve deprem bölgesi odaklı acil butonu eklenmelidir.
🔹Afet bölgesinde hangi devlet kurumlarının faaliyet gösterdiği ile ilgili bir haritalandırma çalışması yapılmalıdır. Cinsel şiddet sonrası hayatta kalanların hangi destek mekanizmalarına erişebilecekleri acilen açıklanmalıdır. Bu vakalara ilişkin veri tutulmalıdır.
🔹Afet sonrası koordinasyon sürecine özellikle kadın, çocuk ve LGBTİ+ alanında uzun yıllardır deneyimli olan sivil toplum kuruluşları kamu otoritelerince dahil edilmelidir. Kadınların, çocukların, mültecilerin, yaşlıların, engellilerin ve LGBTİ+'ların yaşadıkları hak ihlalleri kayıt altına alınmalı ve bu ihlallerin takibi yapılmalıdır.
🔹Afet nedeniyle çocukların maruz bırakılabilecekleri ihmal ve istismar vakalarının önüne geçilmesi için çocuk koruma politikasının derhal uygulanması gerekmektedir.
🔹Kamu otoriteleri; şiddet, cinsel şiddet, cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarından destek alarak destek hizmetlerinde çalışan personellerin kapasitelerini hak odaklı geliştirilmelidir.
🔹Dijital okuryazarlığın artırılması için merkezi ve yerel otoriteler tarafından kadınlar, mülteciler, engelliler, yaşlılar, çocuklar ve LGBTİ+'lar için ücretsiz eğitimler açılmalı, akıllı telefon ve tabletler gibi teknolojik aygıtlar erişilebilir olmalı, dağıtılmalı ve kişiler kullanmaya teşvik edilmelidir."
İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliğinden talepler ise şu şekilde sıralandı:
"🔹Adalete erişimin kırılgan gruplar açısından kısıtlı olması sebebiyle delillerin hayatta kalan kişiler adli sürece girmeye hazır olduğunda hala muhafaza ediliyor olması ve hayatta kalana doğru yaklaşım için Türkiye'de acilen Tecavüz Kriz Merkezleri açılmalıdır. PreP ilaçları ücretsiz olarak cinsel saldırı ve tecavüz sonrası sağlık kurumları tarafından verilmelidir.
🔹Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan ve gebelikten korunmak için acilen bölgeye doğum kontrol hapları ve cinsel sağlık ürünleri gönderilmelidir.
🔹Herkes için güvenli kürtaja ulaşım acilen sağlanmalıdır.
🔹Cinsel şiddete dair destek hizmeti sunan kurumlar; ileri yetişkinler, seks işçileri, mülteciler ve sığınmacılar, LGBTİ+'lar ve Türkçe konuşamayanlar için özel düzenlemeler getirmelidir.
🔹Engelliler için özel uygulamalar yapılmalı, kurumlara ulaşım engelli erişimine uygun olmalı, iletişimi sağlayacak imkanlar çoğaltılmalı ve işaret dili çevirisine gereksinim duyanlar için bu hizmet verilmelidir.
🔹Göç İdaresi Başkanlığı tarafından mülteci kadın ve çocukların mevcut durumunun takip edilmesi ve verilerin paylaşılması gerekmektedir.
🔹Adalet Bakanlığı Türkiye Barolar Birliği işbirliğinde destek hizmetlerine ulaşmada hayatta kalanlara avukat ve müdafilik hizmetleri verilmelidir.
🔹Afet bölgesi için cinsel sağlık ve üreme sağlığı materyallerine erişim ücretsiz sağlanmalıdır.
🔹Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kapsamlı cinsellik eğitimi okullarda verilmeli ve cinsel haklar odağında yaklaşımın Türkiye tarafından benimsenmesi gerekmektedir. Afet bölgesi için cinsel sağlık ve üreme sağlığı materyallerine ulaşımları ücretsiz sağlanmalıdır."