Deniz Aktaş yazdı: Evde yaşam yok
Virüs öldürmeyebiliyor ancak erkek şiddeti öldürüyor. İlk başta virüsü yeni bir tehlike olarak görerek virüsten korunmayı esas alan kadınlar, hayatlarındaki sürekli ve daha büyük tehdit olan erkek şiddetini fazlasıyla yaşamaya başladı.
Küresel salgınla mücadele ettiğimiz bugünlerde en önemli önlem "evde kalmak" olarak görülüyor. Milyonlarca işçinin çalıştırıldığı bir toplumda kimlerin evde kalabildiği bir yana, kadınlar için evde yaşam var mı bir bakalım. Pandemide dünya verilerine baktığımızda kadına yönelik şiddet katlanarak artıyor. Çin'de kadına yönelik şiddet üç kat artarken 2020 Mart ayı Türkiye verileri, erkek şiddetinin geçen seneye göre yüzde 38 artış gösterdiğini söylüyor. 2019'da 474 kadın katledildi. Neredeyse her beş kadından ikisi, net sayıyı verirsek 192 kadın, evinde, en yakınları tarafından öldürüldü.
Ev, kadınlar için sınırsız iş yükünün ve yaşamının tehdit altında olduğu bir alan haline geliyor. Okulların tatil olmasıyla beraber çocukların bakımı, yaşlı bakımı, yemek, çamaşır, bulaşık diye sıralanan yığınla iş kadınların omzuna yığılıyor. Ev işini yapmakla sorumlu tutulan kadınlar evde kalan erkeğe sınırsız hizmet sunmak zorunda bırakılıyor.
İş yükünün yanında, işten çıkarmalarla artan geçim sıkıntısı da kadınlara şiddet olarak geri dönüyor. Şiddet bahaneleri günden güne artıyor: çocukların ses yapması, yemeğin hazır olmaması gibi sıralayabileceğimiz on binlerce bahane ile kadınlar şiddete uğruyor.
Evde kalmak kadınları her an şiddetle karşı karşıya bırakıyor. Halihazırda yetersiz tedbirlerle, uygulanmayan yasalarla mücadele ederken, taleplerimiz karşılanmamışken pandemi bahane edilerek kadına yönelik şiddet görünmez hale getirilmeye çalışılıyor. Koronavirüsün şiddete karşı alınacak önlemler için bir engel teşkil etmemesi gerekirken, virüs bu önlemlerin alınmamasında gerekçe olarak gösteriliyor. Şiddet hatlarına ulaşılmak zorlaşıyor, polis arandığında saatler sonra geliyor, uzaklaştırma kararları virüs bahanesiyle uygulanmıyor. Daha birkaç gün önce Adana'da kapatılan sığınmaevi zaten yetersiz olan sığınmaevlerinin de kadınlara kapatılacağını gösteriyor.
Koronavirüsün ilk günlerinde Erdoğan'ın üç çocuk tavsiyesini hatırlatan AKP'li vekil "Şer gibi gözüken korona, hayra vesile olacaktır" diyerek iktidarın, salgında kadına biçtiği rolü özetledi. Erkek egemen devletin kadının ev içi emeğini görmezden gelen tavrına şaşırmıyoruz. Devletin bekasının kadın emeği sömürüsüne dayandığından hareketle yeni yasalar, baskı ve şiddet yoluyla kadınlara rıza üretmenin yollarının arandığını görüyoruz. Yapılan kalıcı yasa değişiklikleri ile kadınların her zamankinden fazla hak gaspına, cinsiyetçi emek sömürüsüne maruz kalacağını biliyoruz. Her gün önlem paketleri açıklanırken kadınların payına açlık, şiddet, ev işi düşüyor. Korunma önlemleri, kürtaj hakkı elinden alınıyor. İnfaz yasası ile taciz ve tecavüz failleri hiçbir tedbir alınmadan salıverilmeye çalışılıyor. Çıkarılan yasalar koronadan sonraki günleri de kapsayarak kazanımlarımızı yok etmeyi amaçlıyor.
Virüs öldürmeyebiliyor ancak erkek şiddeti öldürüyor. İlk başta virüsü yeni bir tehlike olarak görerek virüsten korunmayı esas alan kadınlar, hayatlarındaki sürekli ve daha büyük tehdit olan erkek şiddetini fazlasıyla yaşamaya başladı. Buna karşın Çin'de şiddet üç kat artarken boşanmanın da bir o kadar artış göstermesi kadınların eskisi gibi yaşamayacaklarını gösteriyor. Şiddetle, yasalarla erkek şiddetine rıza üretilemeyen kadınların öfkesinin bir süre sonra yasak tanımayarak sokağa da taşacağını şimdiden öngörebiliriz. Kadınların yaşam hakkı için sokağa çıkma hakkı kadınlara yasaklanamaz.
Kadına yönelik şiddet karşısında tüm kapıları kapatan erkek egemen iktidarlara karşı kadınlar yeni biçimler bulmakta oldukça yaratıcı. Küresel salgında küresel olan erkek şiddetine karşı tıpkı kadın grevinde olduğu gibi farklı biçimlerle mücadele etmenin imkanı her zamankinden daha güçlü.
Yaşamımızı tehdit eden erkek şiddetine, cinsiyetçi iş bölümüne karşı yeni bir kadın grevinin yeni biçimleri örgütleyebiliriz. Ses çıkarma eylemleri ile kadınlara seslenerek yalnız olmadıklarını söylemeliyiz. Kadınlar birlikte güçlü, yalnız değiliz ve başvuracağımız yerler var diyebiliriz. Ev işinin yalnızca kadınların görevi olmadığını gösteren görseller yaparak yaygınlaştırabiliriz. Kadına yönelik şiddete karşı acil başvuru hattı talebimizi yükseltirken özsavunma görselleri ile kadınların şiddet karşısında çaresiz olmadığını gösterebiliriz. Kurulan ve yaygınlaşan dayanışma ağlarını kadınların taleplerini yükseltmek için kullanabiliriz. Çeşitli semboller kullanarak taleplerimizi görünür hale getirebiliriz. Tüm dünyada kadınlar artık eskisi gibi yaşamayacaklarını eylemleri ile gösterdiler. Çelişkilerin arttığı böyle dönemler, kadın devriminin yolunu daha hızlı açar, yeter ki kapıyı açmak için bir adım atalım.