16 Eylül 2024 Pazartesi

DEM Parti Tarım Komisyonu: Hükümet tarımı bitirdi, ortak mücadele şart

Hükümetin tarım politikalarına ve çiftçi eylemlerine ilişkin açıklama yapan DEM Parti Tarım Komisyonu, "Ortada bir üretim planlaması yok, serbest piyasa adı altında bir plansızlık var; toprakta, tarımda tekelleşme var. Bütün bunlardan dolayı tarım ve hayvancılık açısından bu kadar zengin bir coğrafya eti ve tarımsal ürünleri ithal ediyor" ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Tarım Komisyonu üyesi Sinan Çiftyürek, DEM Parti Diyarbakır İl Eşbaşkanlarıyla birlikte hükümetin tarım politikaları ve son dönemde artan çiftçi eylemlerine ilişkin il örgütünde açıklama yaptı.

'KRİZ İKİ KESİMİ BİRDEN ETKİLİYOR'
Çiftçilerin aylardır eylemde olduğuna ve "hükümet istifa" sloganı attığına işaret eden Çiftyürek, "Çiftçi ekemiyor aç kalıyor, binbir zorlukla ekiyor yine aç kalıyor. Bu sefer maliyetinin altında satmak zorunda kalıyor. Diyarbakır'da karpuzda, Mardin'de soğanda, Karadeniz'de domateste gördüğünüz gibi ürünü tarlada kalıyor. Bu aynı zamanda tüketiciyi zorda bırakıyor. Üretici satamadığı için perişan, aç. Tüketici de bahçeden 5 liraya alınan ürünü markette 20 liraya, hatta 80 liraya alıyor. Bu kriz iki kesimi birden etkiliyor" dedi.

Bütün bunlardan dolayı çiftçinin üretimden soğuduğunu, tarım devriminin merkezi olan bir coğrafya olan Kürdistan ve Anadolu'da bir gıda kriziyle yüz yüze kalındığını vurgulayan Çiftyürek, "Hollanda'nın tarımsal ihracatı 94 milyar dolar, onun 20 katı büyüklüğünde olan Türkiye'nin tarımsal ihracatı ise 41 milyar civarında kaldı. Türkiye tarımsal ihracatta dünyadaki ilk 10 ülke arasına bile giremiyor. Bütün bunların nedeni hükümetin uyguladığı politikalardır" dedi.

'SERBEST PİYASA ADI ALTINDA PLANSIZLIK, TARIMDA TEKELLEŞME'
Bölge çiftçisinin DEDAŞ'ın zulmü altında can çekiştiğini kaydeden Çiftyürek, "790 tane hidroelektrik ve baraj santralı olan Türkiye'de bunun ilk büyük 10'u Kürdistan'da. Elektrik sıkıntısı yaşayan yer neresi? Yine Kürdistan" dedi.

Çifyürek, şöyle devam etti: "Yüksek tarımsal girdiler var. Üretici ürününü satışa çıkardığı zaman yüzde 10 bile artış alamıyor. Hükümet çiftçiyi tüccara yönlendiriyor. Ortada bir üretim planlaması yok, serbest piyasa adı altında bir plansızlık var; toprakta, tarımda tekelleşme var. Bütün bunlardan dolayı tarım ve hayvancılık açısından bu kadar zengin bir coğrafya eti ve tarımsal ürünleri ithal ediyor. Hayvancılık açısından bu kadar zengin Van bile bugün et yiyemez duruma geldi."

'BURADA NET BİR KAYNAK AKTARIMI VAR'
"Küçük ve orta düzeyli çiftçinin iki taksitini ödemedi diye tarlasına arazisine el koyan Ziraat Bankası, söz konusu Demirören olduğu zaman ona 1 milyar dolara yakın para veriyor. Burada çok net bir kaynak aktarımı var ve bu konuda hükümetin izlediği sermayeden yana politika var" diyen Çiftyürek, yandaş şirketlerin daha fazla kazanması için hükümetin kaynakları buraya aktardığını ifade etti.

Çiftyürek, şu ifadeleri kullandı: "Bütün belediyelerimiz tarım yüzyılı gerçeğinden hareketle, tarım politikalarını ve planlamalarını hükümetten beklemeden halkla birlikte yapmalıdır. Buna yönelik çabaları da var. Yıllardır GAP ve DAP devrede ama Kürdistan yoksul. Eğer bölücülük diyorsanız alın size bölücülük! Halkımız kendi çözümünü üretmelidir. Kendi kaynaklarımızı değerlendirmemiz gerekiyor ve bu konuda da belediyelerimize büyük görevler düşüyor. Ayrıca üretici ile tüketiciyi doğrudan buluşturmaya yönelik belediyelerimizin projeleri var. Ekolojik tarım en önemli meseledir."