DBKHM: Yetkililer mülteci kadınlar için devreye girmeli
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, adliye önünde yapktıkları açıklamada, savaşların görünmeyen yüzünün mülteci kadınlar olduğunu, bunun İdlib'den sonra daha net göründüğünü belirterek, yetkililere bir an önce devreye girilmesi noktasında çağrıda bulundu.
Diyarbakır Barosu, katledilen başkanları Tahir Elçi'nin faillerinin bulunması talebiyle her hafta Diyarbakır Adliyesi önünde düzenlediği "Tahir Elçi İnsan Hakları Kürsüsü" eyleminin 218'incisini gerçekleştirdi. Bu haftaki kürsü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi (DBKHM) tarafından gerçekleştirildi. Kadınlar, "Erkek adalet değil gerçek adalet" pankartını taşıdı. Basın açıklamasının Kürtçesini avukat Zelal Erdenci, Türkçesini avukat İrem Yıldız okudu.
Yıldız, kadınların kontrol altında tutma gayesi ile hareket eden ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önünü açan kurumların başında gelen Diyanet İşleri Başkanlığının, aile içi sorunları çözme amacıyla kurduğu "Aile ve Dini Rehberlik Bürolarında" şiddete uğrayan kadınlara verdiği tavsiyeler kadın hakları için verilen mücadeleyi zorlaştırdığına vurgu yaptı. Kadının asıl görevinin annelik ve esas yerinin ev olduğu algısı yaratıldığını söyleyen Yıldız, "Kadının sosyal yaşamda yer alması kısıtlanmaktadır. Egemen güçlerin söylemleri ve fetvalar, kadın bedeni üzerinden yürütülen politikalar kadınlara yönelik ayrımcılığı, şiddeti ve kadın cinayetlerini sıradanlaştırmakta, kadınların kamusal alanda var olmalarına ilişkin ciddi tehdit oluşturmaktadır" dedi.
‘CEDAW VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ UYGULANMALI'
Türkiye'nin tarafı olduğu CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi'nin uygulamadığını ifade eden Yıldız, "Bu nedenle Adalet Bakanlığı nezdinde yürütülen ikinci yargı paketi çalışması ile getirilmesi planlanan aile hukukunda arabulucuya başvuru şartı açıkça sözleşmeye aykırıdır. Aile hukuku gibi içinde birçok konuyu barındıran ve dinamikleri sebebiyle kanunlar nezdinde de kadın erkek eşitliğine en çok ihtiyaç duyulan, kadına yönelik erkek şiddetinin her türünün hissedildiği bir alanda arabuluculuğa yer verilmemelidir" diye konuştu.
İrem'in okuduğu metnin devamı şu şekilde:
"Bilindiği üzere 27 Şubat'ta resmi açıklamalara göre İdlib'de 33 askerin yaşamını yitirmesi üzerine Türkiye'de bulunan sığınmacılar sınır kapılarına götürülmüş ve bazı gönderme merkezleri boşaltılmıştır. Sınır kapılarına yığılmış olan sığınmacıların botlarla denize açıldığı, bunların arasında bebek, çocuk, yaşlı ve kadınların olduğu da görülmüştür. Savaşların görünmeyen yüzü olan mülteci ve sığınmacı kadınlar yakınlarını kaybetmelerinin yanı sıra yoksulluk, açlık, enfeksiyon hastalıkları, düzenli sağlık bakımı alamama, dil sorunu, kültüre yabancı olma, cinsel ve fiziksel saldırılar, erken yaşta evlendirilme, satılma, istenmeyen gebelik gibi ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Biz kadınlar pek çok ihlale yol açacak bu gidişatın durdurulması için yetkilerin devreye girmesi çağrısında bulunuyoruz.
'GÜLİSTAN DOKU NEREDE?'
Kadın mücadelesinin sembolü olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri bu yıl şüpheli bir şekilde kaybolan, günlerdir kendisinden haber alınamayan Gülistan Doku için Dersim'de başlatılmış ve kadınlar hep beraber Gülistan Doku'nun nerede olduğunu sormuştur. Bizler de buradan Gülistan Doku bulunana dek olayın takipçisi olacağımızı yineliyoruz.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi üyesi kadınlar; kadın kazanımlarını hukuken ortadan kaldıracak yasal düzenlemelere, kadınların haklarını gasp etmeye yönelik her türlü girişime, medyanın şiddeti olağanlaştırmasına, kadın katillerine ve tecavüzcülere uygulanan ‘iyi hal' ve ‘haksız tahrik' indirimlerine izin vermeyeceğimizi belirtiyoruz. Kadının insan hakları ihlallerinde taraf olduğumuzu bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. Öldürülen, intihara sürüklenen, kadın mücadelesi uğrunda hayatını kaybeden kadınları saygıyla anıyor ve tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyoruz."