2 Ekim 2024 Çarşamba

Cumartesi Anneleri: Fatma Morsümbül'ün hesap sorma kararlılığı mirasımızdır

Hüseyin Morsümbül'ün gözaltında kaybedilmesini üzerinden 40 yıl geçti. Etkili soruşturma yürütülmedi, dosya takipsizlikle kapatıldı, failler yargılanmadı. Cumartesi Anneleri, 36 yıl boyunca oğlunu arayan ancak buna ömrü yetmeyen Fatma Morsümbül'ün sesini ve mücadelesini bugüne taşıdığını belirterek, "Hesap sorma kararlılığı kararlılığımızdır" dedi.

Cumartesi Anneleri, 808. haftalarında gözaltında kaybedilen Hüseyin Morsümbül'ün akıbetini sordu.

ŞAHİN MORSÜMBÜL: ANNEMİZİN MÜCADELESİNİ DEVRALDIK
İlk olarak Morsümbül Ailesi adına konuşan Şahin Morsümbül, 18 Eylül polis ve askerlerin evlerini basarak abisi Hüseyin Morsümbül'ü gözaltına aldığını hatırlattı. Annesi Fatma Morsümbül'ün yıllarca abisini aramak için mücadele ettiğini söyleyen Şahin Morsümbül, "Her Cumartesi, Cumartesi Anneleri'ne giderken abimle buluşuyor gibi heyecanlı heyecanlı gidiyordu. Gözaltına alınıyor, işkence görüyordu ama yılmadı. 36 yıl boyunca oğlunu bulamadı ama mücadelesini biz devraldık ve sürdüreceğiz" dedi.

TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ EDİLDİ, YANIT BEKLENİYOR
Morsümbül Ailesi'nin avukatı Eren Keskin, Morsümbül Ailesi'nin defalarca yetkili birimlere başvuru yaptığını, dönemin komutanı Durmuş Kıvrak'la görüştüklerini hatırlatarak, "Hiç bir sonuç alamadılar. Tehdit edildiler, gözaltına alındılar, işkence gördüler" dedi.

1995 yılında Cumartesi Anneleri eyleminin başlamasıyla birlikte ailenin kendilerine vekalet verdiğini ve defalarca yazışmalar yaptığını söyleyen Keskin, bu yazışmaların birinde 2003 yılında Hüseyin Morsümbül'ün askerlik yapmaığı için vatandaşlıktan çıkarıldığını da öğrendiklerini hatırlattı.

2012 yılında Bingöl Cumhuriyet Savcılığının "Yaşam hakı ihlaline karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz ancak delil toplamak için yeterli bir ortam yok" diyerek, takipsizlik kararı verdiğini anımsatan Keskin, savcının verdiği bu önemli karar ve yeni deliler olduğu için takipsizlik kararının geri alınması için bir kaç kez başvuru yaptıklarını ve hala yanıt beklediklerini ifade etti.

'ADALET MÜCADELEMİZ HERKES İÇİNDİR'
Haftanın basın açıklamasını Arzu Ocak yaptı. gözaltında kaybedilenlerin akıbetinin açıklanması, faillerinin yargılanması için Türkiye'nin en uzun barışçıl mücadelesini yürüttüklerini belirten Ocak, ancak kaybedilenlerin akıbetlerini açığa çıkartacak, faillerini yargılayıp cezalandıracak siyasi bir irade olmadığı için tüm yasal yolları kullandıkları halde etkili bir başvuru yolu bulamadıklarını, kayıplara ve adalete ulaşamadıklarını kaydetti.

"Hukukun üstünlüğü hak ve özgürlüklerin korunmasında temel bir ilkedir" diyen Ocak, şunları söyledi: "Yürütmenin etkisine kapalı, bağımsız ve tarafsız bir yargı yapılanması, hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi için şarttır. Kayıp yakınlarının adalete ulaşması ancak Türkiye'nin bir hukuk devletine dönüşmesi ile mümkündür. Bu yüzden bizim mücadelemiz aynı zamanda herkes için adaletin sağlandığı bir hukuk devleti mücadelesidir."

'FATMA MORSÜMBÜL'ÜN SESİNİ BUGÜNE TAŞIDIK'
808. haftalarında 36 yıl  boyunca oğlunu arayan ama oğluna ve adalete ulaşamadan yaşamını yitiren Fatma Morsümbül'ün Galatasaray'dan yükselen "Siz hiç Cumartesi Annesi oldunuz mu.? Olmayın… Siz Cumartesi Annesi olmayın diye biz mücadele ediyoruz" diyen sesini bugüne taşıdıklarını vurgulayan Ocak, 40 yıldır akıbeti gizlenen, failleri cezasızlıkla korunan Hüseyin Morsümbül dosyasında etkili bir soruşturma ve kovuşturma faaliyetinin gerçekleşmesi için yargı makamlarını göreve çağırdı, savcılık dosyasında isimleri yazılı şüphelilerin yargılanmasını ve cezalandırılmasını istedi.

'KAYIPLARIMIZI ARAMAKTAN DA GALATASARAY'DAN DA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Ocak, kaç yıl geçerse geçsin Hüseyin Morsümbül için, tüm kayıplar  için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi, 109 haftadır hukuksuz bir biçimde kayıp yakınlarına kapalı olan, Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceklerini  de söyledi.

NE OLMUŞTU?
12 Eylül askeri darbesinin ardından 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül Ailesi'nin Bingöl'deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi'nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. "Oğlumu nereye götürüyorsunuz" diyen annesine "ifadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir" denildi.

Hüseyin geri gelmeyince Ailesi Bingöl Askeri Tugay Komutanlığına gitti. Ancak kendilerine "Bizde yok" cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce Hüseyin'in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını aramaya devam eden anne ve baba gözaltına alındı, ağır işkence gördü.

Fatma ve Hanefi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikayetçi oldu. Ama Hüseyin'in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı.

İstanbul'a taşınan aile, İnsan Hakları Derneği'ne başvurdu. İHD avukatları ilgili makamlara başvurarak yazışmalar gerçekleştirdi. 2011 yılında Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Hüseyin Morsümbül'ün gözaltında kaybedildiği dönemde görevli dokuz personelin listesi, adresleri ve irtibat bilgileri savcılığa ulaştı.

Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren dönemin Bingöl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanı Durmuş Çoşkun Kıvrak, olay tarihinde izinli olduğunu, izin dönüşü masasına isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını, mektupta Hüseyin Morsümbül'ün gözaltında astsubaylarca dövülerek öldürüldükten sonra alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu söyledi.

Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı derinleştirme görevini yerine getirmedi. Olayın üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle dava açmayı gerektirecek yeterli delil elde edilemeyeceği gerekçesi ile 'ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar' verdi. 20 Ekim 2015 tarihinde bu karar için Bingöl Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz ise henüz sonuçlanmadı.