2 Ekim 2024 Çarşamba

Cumartesi Anneleri: 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilenleri unutmayacağız

Cumartesi Anneleri 807. hafta açıklamasını, 12 Eylül karanlığında kaybedilen yakınları için düzenledi. 12 Eylül askeri faşist darbesinin ülkenin üzerine çöken bir kara bulut olduğunu dile getiren Cumartesi Anneleri, 12 Eylül zihniyetinin bugün de sürdüğünü söyledi. Kayıp yakınları, kaç yıl geçerse geçsin yakınlarını kaybedenleri, failleri koruyanları asla affetmeyeceklerini ve kayıplarını unutmayacaklarını vurguladı.

Cumartesi Anneleri 807. hafta eyleminde, 12 Eylül askeri faşist darbesi karanlığında kaybedilenler için hakikat ve adalet talebini yineledi. Açıklama, Covid-19 salgını nedeniyle bu hafta da online düzenlendi.

Kayıp yakınlarından, 12 Eylül karanlığında kaybedilenlerin aileleri söz aldı. 1980'de Kars'ta gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır seslendi. Kırbayır, "Cemil Kırbayır 13 Eylül 1980'de gözaltına alındı. 8 Ekim 1980'de işkenceyle yaşamına son verildi. 40 yıldan bu yana verdiğimiz hukuk mücadelesi sonucu Meclis'te rapor çıkmasına karşın hala daha iddianame hazırlanmış ve katiller yargı önüne çıkarılmamıştır" dedi.

Kayıpların akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Kırbayır, 25 yıldır mücadele alanları olan Galatasaray Meydanı'ndan da asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

EREN: ÜLKENİN ÜZERİNE ÇÖKEN KARA BULUTLAR 40 YILDIR KALKMADI
1980 yılında İstanbul'da gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren de 1980'in Türkiye'nin karanlık yüzü olduğuna dikkat çekti. Darbeci General Kenan Evren'in yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren için "asmayalım da besleyelim mi" sözünü hatırlatan Eren, "Ülkenin üzerine çöken kara bulutlar kırk yıldır kalkmamıştır. 12 Eylül baskının, zulmün, antidemokratik uygulamaların, faili meçhul cinayetlerin, idamların, gözaltında kayıpların, insan hakkı ihlallerinin adresidir" diye konuştu.

Bugün hala darbe yasalarıyla yönetildiğini belirten Eren, bunun bir devlet geleneği haline geldiğini söyledi. Türkiye'de yaşayan herkesin darbe siyasetinde bedel ödediğini belirten Eren, "Bizler ise en ağır bedeli ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Bizim sevdiklerimiz, 12 Eylül işkencehanelerinde ağır işkencelerden geçirilerek yaşam hakları ellerinden alındığı gibi, gözaltına alındıkları inkar edildi. 40 yıldır bu inkar devam ediyor. Bu inkar politikaları da devlet geleneği haline geldi. Her ne olursa olsun bizler bu insanlık dışı uygulamalarını, 12 Eylül karanlığını, 12 Eylül zihniyetini her alanda haykırarak toplumun belleğini diri tutmayı kendimize görev bildik. Asla unutmayacağız, unutturmayacağız, affetmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

CİHAN: ANNEM 40 YIL ADALETİN TECELLİSİNİ BEKLEDİ DİĞER KAYIP ANNELERİ GİBİ
1981 yılında İstanbul'da gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan'ın kardeşi Ahmet Cihan ise 12 Eylül'de yaşanan hak ihlallerini hatırlattı. Cihan, şöyle devam etti: "Süleyman 1981 yılında gözaltına alındı, öldürüldü. Annem ölünceye kadar adaletin tecellisini bekledi; Berfo ana, Elmas ana, Zeycan ana ve diğer kayıp anneleri gibi. Ama katiller korundular ve hala korunuyorlar. Biz 40 yıl da geçse faillerin yargı önüne çıkarılması çabamızdan, hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Demokrasiye, insan hak ve özgürlüğüne düşman karanlık güçlerin ürünü olan 12 Eylül darbesini lanetliyorum."

'DEMOKRASİ DIŞI BİR ANLAYIŞ EGEMEN KILINDI'
807. haftanın basın açıklamasını Ruhat Sena Akşener okudu. 12 Eylül darbesi ve akabinde kurulan askeri rejimin demokratik standartlar açısından sorunlu olan Türkiye'nin anayasala ve yasal sistemini otoriter bir yerden inşa ve tahkim ettiğini söyleyen Akşener, temel hak ve özgürlüklerin tanınmadığı, korunmadığı, hukuk dışı, demokrasi dışı bir anlayışın egemen kılındığını dile getirdi.

Kars'ta Cemil Kırbayır ve Mahmut Kaya, Bingöl'de Hüseyin Morsümbül, Ankara'da Nurettin Öztürk, Yalova'da Zeki Altunbaş, İstanbul'da Hayrettin Eren, Nurettin Yedigöl, Süleyman Cihan, Mustafa Hayrullahoğlu ve Maksut Tepeli 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedildiğini hatırlatan Akşener, "Süleyman Cihan'ın işkence ile öldürülen bedenine 3 ay sonra, Mustafa Hayrullahoğlu'nun işkence ile öldürülen bedenine 5 ay sonra 'kimliği meçhul kişi' olarak gömüldükleri kimsesizler mezarlığında ulaşıldı. Diğerlerinin mezarları ise hala gizleniyor" dedi.

'12 EYLÜL YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR'
12 Eylül rejiminde Antep'te Veysel Güney, İzmir'de İlyas Has'ın idam edildiğini dile getiren Akşener, şöyle devam etti: "Onların bedenleri ailelerine teslim edilmedi, mezar yerleri açıklanmadı. İlyas Has'ın mezarına  28 yıl sonra ulaşılabildi. Veysel Güney'in mezarı ise hala gizleniyor. Tanıklara rağmen, belgelere rağmen, Adli Tıp raporlarına rağmen, TBMM raporuna rağmen tüm hukuki yolları kullanmamıza rağmen 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilen sevdiklerimiz için adalet sağlanmıyor. 12 Eylül'ün gözaltında kayıpları inkar eden ve  kaybedenleri cezasız bırakan zihniyeti bugün de sürüyor. 12 Eylül, anayasası, yasal mevzuatı ve kurumları ile yaşamaya devam ediyor."

'KAÇ YIL GEÇERSE 12 EYLÜL'DE KAYBEDİLENLERİ UNUTMAYACAĞIZ'
Akşener, "12 Eylül Askeri Darbesi'nin 40. Yılında bir kez daha hatırlatıyoruz; 12 Eylül'ü aşmak ancak  bütün bir 12 Eylül anlayışıyla, 12 Eylül anayasası, yasaları ve kurumlarıyla yüzleşmek, hesaplaşmakla mümkündür. Bunun gerçekleşebilmesi için güçlü bir toplumsal duyarlılık ve ısrarlı bir takip şarttır. Biz bu ısrarın bir parçası olma kararlılığımızı sürdüreceğiz. 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilenleri unutmayacağız. Onları kaybedenleri, kaybedenleri bugüne kadar cezasızlıkla koruyanları affetmeyeceğiz. Kaç yıl geçerse geçsin 12 Eylül işkencehanelerinde kaybedilenler için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 108 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz."