27 Temmuz 2024 Cumartesi

ÇEVİRİ | Nakba yeniden - Gazze direnişi Filistin'in bölünmüşlüğünü nasıl sonlandırdı?

Filistin'in hafızası sayesinde, Filistinliler bir kez daha, geçmişi kavrayışları, bugün gösterdikleri azim ve adil bir gelecek için duydukları umudun etrafında birleşti.

İsrail, Filistin halkına karşı yürüttüğü savaşta farkında olmadan reset butonuna bastı ve sözde "çatışma"yı başlangıç noktasına döndürdü.

Filistin Yönetimiyle ilişkili, kendi çıkarını düşünen birkaç Filistinli yetkili haricinde, çok sayıda Filistinli barış sürecine dönmek üzerine kafa yormuyor ve hatta iki devletli çözüme dair tartışmalarla ilgilenmiyor.

Filistinliler arasında şu an süren tartışma, Filistin direnişinin bütün yönleriyle ilgili: Nakba ya da felaket olarak bilinen, 76 yıl önce Filistin'in etnik temizliğe uğramasından başlayarak.

Nakba, her yıl 15 Mayıs'ta anılıyor. Yıllık anmanın niteliği ise, Filistin direnişinin bir aşamasından diğerine değişiyor. Gerçekten de, Nakba'nın yıldönümü zamanın politik bağlamıyla anlamını kazanıyor, umudun zamanlarında yükseliyor, çaresizlik, yenilgi ve iç çatışma zamanlarında düşüyor.

Filistin'in Arap nüfusunun neredeyse yüzde 80'inin sürgün edilmesinin hemen ardından, Filistin mücadelesinin erken dönemlerinde, "Geri Dönüş Hakkı" bir slogan ya da sembol değildi. En azından çok sayıda göçmenin zihninde, gerçek bir olasılıktı.

Bu hak, 1948 yılının Aralık ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 194 sayılı kararıyla uluslararası hukukta teminat altına alınmıştı. O dönemde, Filistinlilerin sürgünü geçici olarak algılanıyordu; bu nedenle, savaştan sonra mütevazi yapılardan oluşan mülteci kampları "geçici sığınaklar" terimiyle eşleştirildi. Bu mülteci kampları Filistin'den Ortadoğu'daki diğer ülkelere kadar uzandı.

O dönemde Arap milliyetçiliği, Mısır, Suriye ve Irak'ta merkezleşen pan-Arap politik diskurunu tanımlayan güçlü bir politik eğilimdi. Ancak zamanın geçişiyle, Arap kurtarıcıların Filistin'i özgürleştirmek için gelmediği ve BM'nin Filistin hakkındaki kararlarının uygulanmak için olmadığı anlaşıldı. Filistinlilerin sıkça dile getirdiği gibi, bunlar "kağıt üzerindeki mürekkepten" ibaretti.

Deneyim, Filistinlilere büyük sözlere kuşkucu yaklaşmayı öğretti, özellikle de BM destekli "geçici sığınaklar", kalıcı, olağan bir gerçekliğe dönüştüğünde.

Ancak Filistinliler Nakba'yı anmaya devam etti, çünkü kolektif hafızaları İsrail'in asimilasyonuna karşı verilen savaşın temel silahlarından biri haline geldi.

1960'larda Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) yükselişi, bütün Filistin'in kurtuluşuna yaptığı vurgu, kullandığı devrimci sloganlar ve silahlı mücadele, sıradan Filistinlilerde geri dönüş hakkının hala mümkün olduğuna dair umutları canlandırdı.

Fakat bu umutlar, 1982'de FKÖ'nün Lübnan'dan göçe zorlanması ve 1993'te, giderek alakasızlaşan Filistin Yönetimi ve İsrail arasında Oslo Anlaşmalarının imzalanmasıyla yıkıldı.

Oslo ve ABD tarafından yönetilen düzmece barış süreci İsrail'e Filistin Nakbasında başladığı işi bitirme imkanı tanıdı. İsrail'in en büyük başarısı, Filistin halkı üzerinde nihai zaferini sağlamasına yardım edecek bir Filistin oluşumu yaratmak oldu. Bu oluşum Filistin Yönetimiydi, Filistin toplumundaki sınıfsal ve mezhepsel farkları derinleştirmek için yönetti.

O zamandan beri, İsrail tarihsel Filistin'den geriye kalan toprakların büyük kısmını ilhak etti, Filistin Yönetimi aracılığıyla muhalif Filistinlileri kontrol etti ve Gazze'yi süren direnişinden ötürü kolektif bir cezalandırma yöntemi olarak kuşatma altına aldı. Geçtiğimiz yıllarda Gazze'ye karşı yürütülen bütün savaşlar Filistin halkına İsrail'in yüceliğini ve Filistinlilerin küçüklüğünü hatırlatma amacı taşıyordu.

Öte yandan Filistinliler, Nakba'yı anmaya devam etti; her ne kadar politik bir konsept olarak geri dönüş hakkı, ne İsrail ne de Filistin Yönetimi tarafından acil bir siyasi sorun olarak neredeyse hiç tartışılmayan, marjinal bir hale gelse de.

Son yıllar İsrail'in Filistin halkının özlemlerini hiçbir şekilde dikkate almayan, bütün bunların da ötesine geçen yeni bir politik aşamaya geçmeye hazır olduğunu gösterdi.

İsrail işgali, yasadışı yerleşimler, işgal edilmiş Kudüs ve Filistinliler için kritik bütün gündemler İsrail'deki seçim kampanyalarının ve hatta genel olarak politik tartışmanın bir parçası olmayı bıraktı. Bu bakış açısı en sağdan en sola bütün ana akım İsrailli politik grupları tanımladı.

İsrail için tek önemli olan şey yasadışı yerleşimlerin genişletilmesi, Batı Şeria'nın ilhakı, askeri işgalin, direnişi ezmeye dönük baskınlar ve savaşların normalleştirilmesi gibi görünüyordu.

Ancak 7 Ekim, bütün bunları değiştirdi. Savaşın peşi sıra Gazze'den yükselen yeni politik söylem uluslararası kamuoyunu Filistin ve Filistinlilerin mücadelesini yeniden düşünmeye zorladı.

Bu durum 15 Mayıs'ta, Filistin Nakbasında basın toplantısı düzenleyen Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin'in sözlerinde kristalize oldu.

"76 yıl önce, Filistin halkının uğradığı ve telafi edilmekten çok uzakta olan tarihsel adaletsizlik, daha da derinleşti" ifadelerini kullanan Wenbin, geçmişi bugüne, Gazze'yi tarihsel Filistin'e bağladı.

Bu yeni diskur şimdi sıkıca kavranıyor ve Oslo sonucu ortaya çıkan Filistin'in tarihindeki bölünmüşlük, Filistin'e adalet sağlanması için bütüncül yeni bir yaklaşımın lehine hızlıca ortadan kayboluyor. Her ne kadar Washington ve birkaç batılı müttefiki sonu gelmeyen müzakerelerin oluşturduğu statükoya dönmek için ısrar etse de, diğerleri artık bu boğucu ve çıkarcı tartışmaya bağlı değil.

Bu perspektifteki değişiklik sadece Oslo'nun başarısızlığı ve İsrail'in Gazze'deki barbarlık ve soykırımının sonucu değil, esas olarak Filistin halkının sebat ve direnişinden kaynaklanıyor.

Kolektif hafızanın sadece akademik bir kavram değil, sıradan insanların ellerinde bir silaha dönüştüğü ortaya çıktı.

Filistin'in hafızası sayesinde, Filistinliler bir kez daha, geçmişi kavrayışları, bugün gösterdikleri azim ve adil bir gelecek için duydukları umudun etrafında birleşti.

*Ramzy Baroud'un Palestine Chronicle'de yayımlanan yazısı Elif Bayburt tarafından ETHA için Türkçe'ye çevrilmiştir. Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.