24 Kasım 2024 Pazar

ÇEVİRİ | İtalya'da liman işçileri silah tekellerine nasıl meydan okuyor?

"Grev, grevdir, Piazza'da bir muhabbet ortamı değildir" diyor sanatçı Lele. "Grevler görünür olmalı." Riccardo kafa sallıyor: "Grev tek silahımız. Enternasyonalizmi biz icat etmedik ya" diyerek Vietnam savaşını hatırlatıyor. O zaman da Genoa'da liman işçileri ambargoya rağmen yardımlar toplayarak Vietnam'a göndermişlerdi. Veya Şili diktatörlüğüne karşı boykot eylemleri. "Bunların hepsi liman işçilerinin genlerinde var. Ve bugün silah dolu bir gemi gelip savaş alanına gidiyorsa" diye ekliyor nefesi içine çekerek "o zaman olan bitene inanamıyorum işte. Öyleyse grev. Çok basit."

20 Mayıs 2019

Telefon gecenin ortasında çalıyor. Saat 3.

Başlıyor. Riccardo Rudino mutfak penceresinden bakarak Genoa'nın ışıklarını, parıldayan limanı, karanlıkta sükunetle gezen deniz fenerinin ışığını görüyor.

Lanterna deniz feneri neredeyse 500 yıldır limanın önündeki kayalıklarda duruyor. Denizin ortasında bir yerinde büyük mavi bir gemi Genoa'ya doğru yol alıyor. ABD'den geliyor ve Suudi Arabistan'a dönüyor.

Gemide kimsenin bilmek istemediği silah, mühimmat ve tank bulunuyor.

Riccardo Rudino, lakabıyla il Vecchio, "ihtiyar", 57 yaşında bir liman işçisi. 17 yaşındayken tıpkı ondan önce amcası ve şimdi oğlu gibi Genoa limanında çalışmaya başladı. İhtiyar yürekten bir liman işçisi, sendikacı, bir antifaşist. Evet, antifaşist. "Genoa her daim isyankardı" diye hatırlıyor. En azından 1945 yılında kendini savunarak müttefikler tarafından kurtarılmaya ihtiyaç duymayan bir kent.

"Bugün bile sokaklar ve meydanlar faşizme karşı mücadele eden partizanları hatırlatıyor. Bu, her zaman liman işçilerinin de mücadelesiydi" diye ekliyor.

Il Vecchio'nun gür sakalları beyazlamış olabilir, fakat siperli kasketinin altında uyanık ve ileri atılmaya istekli gözlerle bakıyor. Üç haftada bir, Suudi gemi işletmecisi olan Bahri'ye ait (Bahri Yanbu) veya onun beş kardeş gemisinden biri Genoa'ya geliyor. Fakat bu sefer Riccardo ve küçük Otonom Liman İşçileri Kolektifi (CALP) sendikasından diğer liman işçileri gemide silah bulunduğu konusunda emin.

Grevleriyle "Yanbu" gemisine Fransa'da daha fazla başkaca savaş aygıtı yüklemeyi engelleyebilen Le Havre'daki meslektaşlarından bilgi aldılar. İspanya'da bir ara durağın ardından Genoa bir sonraki liman olacaktı. Geminin içinde ne bulunacağını tahmin etmek için fazla hayal gücüne ihtiyaç yoktu. "Yanbu" ABD-Suudi Arabistan arasındaki gemi yolu trafiğinde gidip geliyor. Yani, dünyanın en büyük silah ihracatçısıyla en büyük silah ithalatçısı arasında. Ve ikisi arasında düzenli olarak Genoa durağında duruyor. Herkes Yemen'den savaş görüntülerini televizyonda görmüştür. Suudi Arabistan, 2015 yılından bu yana, İran'ın desteğini alan Husi isyancılarına karşı askeri bir ittifaka öncülük ediyor. Bu vekalet savaşının cepheleri arasında kalan sivil halk katliama uğruyor. Fakat sonra insan hakları koruyucuları, bir evin enkazı altında bir bombanın fabrikasyon numarası plakasını buluyorlar ve Genoalı liman işçileri bu bombanın nereden geldiğini çok iyi biliyorlar: Alman Rheinmetall tekelinin Sardunya'da bulunan bir şirket kolundan geliyor. Bahri'nin bir gemisi onu Suudi Arabistan'a götürdü, savaşın tam ortasına. Daha önce ise Genoa'daki Ponte Etiopia'da duruyordu.

"Artık gemilerde neler taşındığını bilmezden gelemezdik" diye belirtiyor Riccardo. "Biz" derken CALP'i, 10 yıldır oldukça solda duran, sosyalizm ve anarşizm arasında bulunan otonom işçi kolektifini kastediyor. Birlikte kolektif çıkarlarını savunan 20 dost liman işçisinden oluşan kolektif. En iyi liman işçisi geleneği yani. Ve Le Havre'den gelen uyarının ardından artık, o Mayıs sabahında gemiye ne yükledikleri konusunda bilmezden gelemezdiler.

Gemide büyük, savsak plastikle kaplı aletler bulunuyordu. Bir elektrik jeneratörü. Masum görünebilirdi, ancak gönderici Roma'da bulunan Teknel silah şirketi. Genoa'da bulunan ve Avrupa ile Akdeniz limanlarında silah ticaretini gözetleyen bir dernek olan Weapon Watch, aletin seri numarasını denetliyor ve bu elektrik jeneratörün herhangi bir hastaneye elektrik vermeyeceğini öğreniyor; aksine, insansız hava araçlarının yönlendirilmesinde kullanılacaktı. Dahası, alıcı da Suudi muhafız ordusu, Suudi Arabistan ordusunun Yemen'e müdahale eden elit bir birimi.

Gemi ajansından liman yetkililerine ve üreticilere kadar sorumlular elektrik jeneratörünün sivil kullanımı üzerine yeminler ederken, liman işçisi kolektifi destekçilerini seferber edip silah gemisinin boykotuna hazırlanıyor: Pasifistler, barış grupları, antifaşistler, insan hakları ve mülteci örgütleri, gazeteler, radyo ve TV'ler dahil oluyor. Sözde sivil jeneratöre ihracat izninin Dışişleri Bakanlığı'ndan çoktan geldiğini öğrendikten sonra, başta tereddütlü olan İtalyan Genel İşçi Konfederasyonu (CGIL) bile öfkeleniyor. Ucuz bir yalanı yutturmaya çalıştılar, çok net biçimde izin belgesinde yazılıydı: Askeri kullanım - yani grev! Sendika "ölüm gemilerine" karşı mücadeleye dahil oldu, salt bu bile kolektifin bir başarısı oldu.

20 Mayıs 2019 sabahı her şey hazır. Saat 05.30'da buluşma var, yarım saat sonra havai fişekler "Yanbu"yu limanda karşılıyor. Terminalin duvarlarında pankartlar duvarları süslüyor: "Limanları silahlara kapatın, insanlara açın!" Öğlen saatlerinde renkli bir insan kitlesi terminalin girişinde toplandı ve bekliyor. Rıhtımda ne olup bittiğini göremiyorlar. Genoa liman işçileri mücadelede sınanmışlardı. Grev: kimse jeneratöre dokunmuyor. Müzakereler başladı. "Yanbu" tekrar yanaştı. Bu sefer jeneratörsüz. Jeneratör depoya bırakılıyor. Suudi Arabistan'ın güçlü Bahri'sine karşı bir zafer! Küçük radikal liman işçisi kolektifini kutluyorlar. Kendileri bile bunu beklemiyorlardı, şimdi tüm İtalya'da manşetlere girdiler. Ancak daha sonra nasıl bir yaban arısı yuvasına çubuk soktuklarını anlayacaklardı.

Üç yıl sonra, Ocak 2022. Öğlen saatlerinde "Bibi Bar" uğultuyla dolup taşıyor. Bar, liman işçilerine ait. 2019 kahramanlarıyla görüşmek için en iyisi burada oturmak. Her biri değişen vardiyalarla günün tüm saatlerinde değişik terminallerde çalışıyorlar ve günün tüm saatlerinde Bibi'ye uğrayanlar oluyor. Küçük, iri yarı aşçı Bibi, dolmuş masalar ve turuncu sarı parlayan iş pantolonlarıyla kalın giyinmiş erkekler arasında koşuşturuyor.

"Burası benim evim" diyor Riccardo. "Bibi olmasaydı, ne yapardım?"

O gün kolektifin sanatçısı Lele de bara kısaca uğruyor. Ciro isimli vefat eden bir iş arkadaşının portresini gösteriyor. Kızıl üstüne siyah bir yüz, Che Guevara'ya benziyor. Sonra Mauri ihtiyarın yanına oturuyor. Eski tuşlu bir telefon kullanıyor: "Akıllı telefondan daha güvenli" diyor. Kolektifin dikkatli mi olması gerekiyor? "Rahat konuşmak istersek kanallarımız var" diye yanıt veriyor Mauri. Kolektifi internetten ararsanız, yüzü kapalı insanların sis bombaları eşliğinde duvar boyamalarını, liman girişlerine bırakılan alışveriş arabalarının üzerinde yakılan araba lastikleriyle kurulmuş barikatları ve bekleyen kamyoncuların neden limanın kapatıldığını anlatmalarını görürsünüz.

"Grev, grevdir, Piazza'da bir muhabbet ortamı değildir" diyor sanatçı Lele. "Grevler görünür olmalı."

Riccardo kafa sallıyor: "Grev tek silahımız. Enternasyonalizmi biz icat etmedik ya" diyerek Vietnam savaşını hatırlatıyor. O zaman da Genoa'da liman işçileri ambargoya rağmen yardımlar toplayarak Vietnam'a göndermişlerdi. Veya Şili diktatörlüğüne karşı boykot eylemleri.

"Bunların hepsi liman işçilerinin genlerinde var. Ve bugün silah dolu bir gemi gelip savaş alanına gidiyorsa" diye ekliyor nefesi içine çekerek "o zaman olan bitene inanamıyorum işte. Öyleyse grev. Çok basit."

Riccardo etrafa bakınıyor: "Evet, kahrolsun, bir kez böyle kazandık, ve böyle devam etmek pek de kolay olurdu. Fakat varlığı belirleyici olduğu halde sendika nerede kaldı?" İhtiyar durdu ve ara verdi. Bir yaraya dokunduk. Herkes biliyor ki, artık işler o kadar kolay değil. 2019 Mayıs zaferinin ardından İtalya'nın en büyük sendikası ve en çok liman işçisinin örgütlü olduğu CGIL, Suudi Arabistanlı silah gemilerine karşı eylemlere artık katılmıyor. Şubat 2020'de yine Bahri şirketinin gemisine boykot girişimi vardı. Weapon Watch gemide aşırı patlayıcı silah ve mühimmat dolu konteynerler olduğunu ispatladı. Gemi, ana yola ve Sampierdarena işçi mahallesine yakın bir yerde, ve kolay tutuşabilir sıvıların bulunduğu silolardan 200 metre uzakta duracaktı. Burada bir patlama hayal bile edilemezdi. Yine liman işçisi kolektifi seferber oldu, fakat etkili bir boykot için CGIL sendikasının da grev ilan etmesi gerekiyordu. Ancak CGIL yarı yolda bıraktı. Sendika sessizce vedalaştı ve "Ölüm Gemilerine" karşı gösterilerin hiçbirine artık katılım sağlamadı. Çünkü sendika askeri gereçleri üreten işçileri de mi kapsıyordu? İtalya dünyadaki en büyük silah tüccarları arasında 9. sırada bulunuyor ve Avrupa'da Fransa, Almanya, Büyük Britanya ve İspanya'nın hemen arkasından geliyor. Silahlar Genoa'nın merkezi olan Liguria bölgesinde üretiliyor. Liguria Belediye Başkanı Giovanni Toti 2019'da Facebook'ta şunları belirtmişti: "Liguria'nın (ne mutlu ki) binlerce insanı askeri gemi ve deniz altı üreten Fincantieri için çalışırken, bu ürünlerin limanlarımızda taşınmamasını istemek, absürt değil mi? Leonardo radar sistemi ve roket yapıyor, OTO Melara gemi, bomba ve tank üretiyor, ve hepimiz Piaggo'nun yakında askeri dron üreteceğini umuyoruz."

Riccardo buna karşı: "Ama tam da bu noktada savaş başlıyor, fabrikalarda ve araştırma merkezlerinde. Burada başlıyor. Önce silah gönderiyorlar, sonra mülteciler geliyor, ancak onları kimse istemiyor" diyor.

"Burada siyasetle uğraşan tek kişi José'dir. Her şeyi siyasi kavrayıp anlamlandırmaya çalışıyor bir sendikacı olarak." José Nevio 36 yaşında. İşçi mahallesi Molassana'da büyüdü. Babası sendikacıydı, dedesinin cebinde daima Komünist Parti kimliği bulunuyordu. Ve akşam sofralarında siyasi tartışmalar eksik kalmıyordu. 15 yıldır konteyner limanında çalışıyordu, şimdi küçük, sol radikal taban sendikası olarak USB'de liman koordinatörü olarak çalışıyor.

22 Şubat 2021

Yanbu'ya dönük boykotun ardından iki yıl geçmiş. Sabah 4 buçukta José'nin kapısı çalıyor, polislerin elinde arama emri. Evi dağıtıyorlar, her yere bakıyorlar. Eş zamanlı dört ayrı evde daha arama yapılıyor. Limanda arama devam ediyor. Kolektifin işgal ettiği ve kullandığı bir bina aranıyor. Delil toplama ekibi, mühimmat teknisyenleri ve terör ve aşırılıkçılıkla mücadele birimi DIGOS bekliyor. İddia: Suç örgütü kurulması. Yanbu boykotu ve değişik neofaşist gruplara karşı protestolar gerekçe gösteriliyor.

Bahri'nin bir gemisi hala üç haftada bir Genoa'ya geliyor. Bunu terminalde oluşan yoğun polis takviyesinden anlarsınız. "Ne zaman içeriye bakış atma şansımız olsa, silah, tank, helikopter, bütün repertuvarı gemide görüyoruz" diye anlatıyor Riccardo Degl'Innocenti. İçeriye bakış atma derken içeriden çektikleri illegal resim ve videoları kastediyor. Aslında silah dolu gemi Suudi Arabistan'a dönerken İtalya etrafında kıyıya büyük bir mesafe koyması gerekirdi. Silah ticaretini düzenleyen 1990 tarihli ve 185 No'lu yasaya göre silahlı çatışmada bulunan, silah ambargosu uygulanan veya hükümetleri ağır insan hakları suçları sorumlusu olan ülkelere sadece silah ihracatı yasaklanmıyor, ayrıca İtalya'nın geçiş ülkesi olması da yasaklanıyor. Bunların her biri Suudi Arabistan için geçerli.
Denetimden kim sorumlu? Weapon Watch uzmanı gülümsüyor. Kimse denetlemiyor. Gemi transit olduğu için gümrük bakmıyor. Vali, işi Dışişleri Bakanlığı'na havale ediyor. Liman kurumu, liman kontrolü veya savcılık da denetimden sorumlu olurdu. Fakat çok sorumlunun olduğu yerde kimse sorumluluk üstlenmiyor. Ve Bahri ile işler karlı.

Suç örgütü kurma suçlaması 2019 Mayıs kahramanlarından 5 kişinin hayatını mahvedebilir. Baskınların devamı gelmedi. Fakat José kendisinin ve diğerlerinin gözetim altında olduğunu düşünüyor.

Henüz dava açılıp açılmayacağı belli değil. Dava dosyaları rafa kaldırılsa da, her an tekrar indirilebilir. Demokles'in kılıcı sallanıyor. "Elimizden geleni yaptık" diyor Italo Bonzi. "Fakat devam edersek her şeyi riske atarız." 37 yaşıyla kolektifin en genç üyelerinden biri. Mayıs 2019'u düşündüğünde coşkulanıyor. Golyat'a karşı Davut; güçlü gemiyi aşağılayarak limandan uzaklaştırmışlardı. Önemli bir mücadele verdiklerini belirtiyor, ancak başka mücadelelerin de olduğunu ekliyor.

Gemi yükleme işinde çalıştığı Grandi Navi Veloci (GNV) şirketi artık Mediterranean Shipping Company (MSC) dünya tekeline ait. "Her yerde harcamaları azaltmaya girişiyorlar. Eski kontratlarımızı savunmalıyız."

Bonzi işe başladığında Genoalı liman işçilerinin dokunulmazlığı vardı. Mücadeleci isimleri bugüne dek efsaneye dönüştü. Compagnia Unica adında liman işçisi kooperatifi sayesinde bu böyle. Compagnia'dan önce on yıllardır Genoa limanında hiçbir şey yürümüyordu. Eskiden bütün liman işçileri kooperatifte yer alıyordu, şimdi yarısı içinde yer alıyor. Çok vasıflı işçiler ihtiyaç olduğu yerde görevlendiriliyor. 1990'lı yıllarda limanın bir bölümü özelleştirildikten sonra terminaller kendi çalışanlarını işe alan özel şirketler tarafından işletiliyor.

Liman işçileri ölüm gemilerine karşı mücadelelerine devam etmekte ısrarlılar. Küçük USB sendikası onları mücadelelerinde destekleyecek. "Her gemiye karşı grev yapamayız, o zaman işlevsizleşiyor" diyor José. Ancak tohumları ektiler. Savaş karşıtı ve kilise grupları konuyu gündeme taşımaya devam ediyor. İtalya medyası da araştırmalara devam ediyor. José geleceğe bakarak hedefleri küçültmedi, tam aksine: Liman kentlerinde protesto örgütleyen gruplarla uluslararası çapta ilişkiye geçiyor, bilgi paylaşıyor, ortak eylem günleri ve uluslararası grevler planlıyor.

Riccardo Degl'Innocenti, "Sürdürülebilir limanları sadece ekoloji anlamında değil, etik anlamda da kurmak gerekir. Askeri yükle yüklü gemilerin gelemediği savaş karşıtı limanlar gerekli" diyor.

Papa bile bir söyleşide silah dolusu gemiyi engelleyen liman işçilerine destekleyici sözlerde bulundu. Gevezelik yerine, elini taşın altına koyan, duruma el atan işçiler. Ne yazık ki Papa söyleşide limanın adını unutmuştu, fakat kolektif ona isimlerini hatırlattı. Papa ile bir görüşme sağladı. Kolektiften hiçbirisi dindar olmasa da devlet baskılarından dolayı sorunlar yaşıyorlardı ve Papa ile görüşmek fena sayılmazdı bu durumda. Vatikan'da Papa'ya gülücükle "Working Class Hero" (işçi sınıfı kahramanı) tişörtü hediye ettiler.

*Kirsten Wulf’un İtalya'da silah ticaretine karşı çeşitli grev ve boykotlarla dünya gündemine oturan Genoa liman işçilerin mücadelesini anlatan yazısı Ivana Benario tarafından ETHA için Türkçeye çevrilmiştir. Başlık çevirmene aittir. Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.