ÇEVİRİ | Batı Sahralı kadınlar mücadelelerinden vazgeçmiyorlar: Topraklarımız özgürleşene kadar
18 Şubat, dünyanın her yerinde, kendi kaderini tayin hakkı ve halk iktidarı için savaşan kadınlar için bir mücadele günü. Aynı zamanda Sahrawi Kadınlarıyla Uluslararası Dayanışma Günü. Ulusal Sahrawi Kadınlar Birliği ve Dünya Kadın Yürüyüşü üyesi Chaba Seini Brahim, Sahrawi halkının ulusal kurtuluş mücadelesinde kadınların mücadeledeki rolüne dikkat çekti, "Bugün, Sahrawi kadınlarının her zamankinden daha fazla özgürlük ve onur mücadeleleriyle dayanışma gösteren kadınlara ihtiyacı var" çağrısında bulundu.
18 Şubat, dünyanın her yerinde, kendi kaderini tayin hakkı ve halk iktidarı için savaşan kadınlar için bir mücadele günü. Aynı zamanda Sahrawi Kadınlarıyla Uluslararası Dayanışma Günüdür.
Sahrawi halkı, topraklarının Fas tarafından işgaline karşı direniyor. Batı Sahra, 1975'te İspanya'dan bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından Fas'ın boyunduruğu altına girdi. 1991 yılında Fas devleti ile Polisario Cephesi (Saguia el-Hamra ve Río de Oro'nun Halk Kurtuluş Cephesinin kısaltması) arasında bir ateşkes yürürlüğe girdi, ancak anlaşmanın ardından insan hakları ihlalleri ve Sahrawi halkına karşı keyfi tutuklamalar devam etti. Ve Fas, Sahrawi halkının toprak ve kendi kaderini tayin hakkını engellediği sürece barış mümkün olmayacaktır.
Kasım ayında Polisario Cephesi, Fas'ın ateşkesi ihlal etmesine ve devlet baskısını arttırmasına yanıt olarak Fas devletine savaş ilan etti. Çatışmalar tırmandıkça, Fas ordusu yoğun ve şiddetli saldırılar düzenledi, savaş suçlarına başvurdu. Kadınlar, işgalin yarattığı zorluklarla karşı karşıya kaldı. Sahrawi kadınları, harika savaşçılara dönüşmüşler, aynı zamanda sömürgecilik ve şiddetle mücadele stratejilerinden de sorumlu olmuşlardır.
Ulusal Sahrawi Kadınlar Birliği (NUSW) ve Dünya Kadın Yürüyüşü üyesi Chaba Seini Brahim ile görüştük. NUSW, 1974 yılında "toplumsal konumları ve ulusal bağımsızlıktaki rolleri hakkında tüm kadınları bilinçlendirmek" ve "bağımsız Sahrawi ulusunda oynanması gereken rol konusunda onları yönlendirmek ve ulusal bağımsızlık sürecinde elde edilen zaferlerin korunması" amacıyla kuruldu.
Kasım 2020'de Fas ordusu barış anlaşmasını ihlal etti ve şimdi Sahrawi halkı bir savaşla karşı karşıya. Bu durum nasıl ortaya çıktı? Mevcut durumdan bahseder misiniz?
Yaklaşık 30 yıldır Batı Sahra'daki çatışmasının BM tarafından barışçıl bir şekilde çözülemediğinden dolayı daha fazla beklemenin anlamsız olduğunu anlayan Sahrawiler, Fas'ın Batı Sahra'da yağmaladığı doğal kaynakları taşıdığı tampon bölge olan El Guerguerat'a 20 Ekim 2020'de Batı Sahra'dan geçişi kapattı. Bu sebepten ötürü Fas ordusu 13 Kasım 2020'de bu eylemi zorla bastırmak için yola çıktı ve böylece BM'nin 1991'de önerdiği ateşkesi ihlal etti.
Sahrawi ordusu vakit kaybetmeden aynı gün Batı Sahra topraklarında "Utanç Duvarı" adı verilen 2.720 kilometrelik bir hat üzerinde konuşlandırılan Fas kuvvetleriyle çatıştı. O günden beri Batı Sahra ve güney Fas'ta, Fas ordu güçlerine yönelik 500'den fazla saldırı düzenlendi.
Çatışmalar, Kasım ayından bu yana tek bir gün bile kesilmedi, hem maddi, hem de can kayıplarına yol açtı. Fas, stratejik nedenlerden dolayı bu savaşı inkar etmeye devam etse de, Sahrawi halkı, ya toprakları tamamen özgür olana ya da şehadete kadar direnmeye devam edecektir.
Fas işgali aynı zamanda ataerkil ve saldırgan bir işgal. Bize Fas işgali günlük hayata nasıl yansıyor? Savaşla birlikte ne değişiyor?
Aslında Batı Sahra'da insan hakları ihlalleri hiç bitmedi. Fas'ın işgalinden bu yana, yani 1975'ten bugüne kadar, Fas devlet baskısının demir yumruğu her zaman Sahrawi yurttaşlarına ve insan hakları aktivistlerine karşı kaldırılmıştır. Polisario cephesi savaş ilan ettiğinde, Fas'ın baskısı da büyük ölçüde arttı. Sahrawi aktivistlerimizin çoğu şu anda zorunlu ev hapsinde tutuluyor ve polis kapılarının önünde bekliyor. Vermeye çalıştıkları gözdağı o kadar büyük ki, ev hapsinde tutulan aktivistler polis tarafından takip edilmeden ziyaretçi kabul edemiyor veya evlerini terk edemiyor.
Sahrawililer, 1975'ten beri 500'den fazla kaybedilen insanın akıbetini sormaya devam ediyor. Şu anda yaklaşık 39 siyasi tutsak var. Durum o kadar vahim ki, silahlı çatışma bölgelerinde siviller olduğu için, koruma ve insani bir koridorun oluşturulması için Uluslararası Kızıl Haç Komitesinden yardım talep etmek zorundayız.
Ne yazık ki, insan hakları ihlallerine verilen küresel tepki genellikle çok zayıf. Hem Uluslararası Kızılhaç hem de BM, Sahrawi halkının, temel insan haklarının korunması konusundaki beklentilerine karşılık vermedi. Uluslararası dayanışma hareketinden beklentimiz, Kızıl Haç'ın Fas'taki Sahrawi siyasi tutsakları ziyaret etmesi ve MINURSO'nun [Batı Sahra Referandumu için kurulan Birleşmiş Milletler Misyonu] Batı Sahra'daki barış misyonunun bir parçası olarak insan haklarının korunmasını güvencelemesi için basınç uygulaması yönünde.
Gündelik direniş ve mücadelede kadınların rolü nedir?
Hem işgal altındaki Sahrawi topraklarında hem de mülteci kamplarında, konu Sahrawi halkının bağımsızlığını ısrarla savunmaya gelince kadınlar asla geride kalmadı. Her gün Fas işgalinin sona ermesi için çağrıda bulunan kadınlar, işgal altındaki topraklardaki Sahrawi halkının barışçıl direnişinde giderek daha fazla var oluyorlar. Fas rejimi tarafından dövülen ve aşağılanan onlar. 50 yıl boyunca Sahrawi kadınlar asla geri durmadı ve Batı Sahra'nın kurtuluşu için kardeşleriyle yan yana savaştı.
Sahrawi kadınları, işgalcilerin işlediği vahşi suçlar ve işkencelerden en çok zarar görenlerdir, çünkü Fas'ın burada gayrimeşru varlığına karşı en çok onlar barışçıl bir şekilde direnmişlerdir. Ortada, her gün yaşadıkları acımasız baskıyı gösteren, birçoğu belgelenmiş, çok sayıda video ve fotoğraf vardır.
Savaşın toplumsal bağlar ve topluluklar üzerindeki etkisini nasıl görüyorsunuz?
Sahrawi halkımla gerçekten gurur duyuyorum. Bu ikinci kurtuluş savaşı, Batı Sahra halkını, tam bağımsızlık yolunda daha da fazla birleştirdi.
Savaşlar patlak verdiğinde insanların kaçma ya da sığınma eğiliminde olmaları sıkça gözlemlenen bir gerçeklik; ancak Batı Sahra örneğinde, Avrupa'da çalışan Sahrawi yurttaşlarının savaş alanına geri döndüğünü, kurtuluş için savaşmaya geldiklerini gördük. Bu barışçıl halkın, barışı sağlamak için silahlanmaya zorlanması inanılmaz.
Savaş asla iyi bir şeye yol açmaz. Aileleri yok eden, toplumsal dokuyu yok eden korkunç bir şey. Ancak Sahrawi halkı barışı sağlamak ve bağımsızlığa ulaşmak için bu fedakarlığı yapmaya kararlı.
Ulusötesi şirketlerin çıkarları da dahil olmak üzere uluslararası çıkarları, Birleşmiş Milletler'in Batı Sahra'nın durumuna ilişkin tutum ve eylemlerini nasıl değerlendiriyorsun?
Batı Sahra, sömürgecilikten kurtulamazsa özerkleşemeyecek. Bu nedenle, 1975'ten bu güne kadar Faslı işgalcilerle yapılan herhangi bir anlaşma veya uluslararası şirketlerin varlığı gayrimeşrudur. Batı Sahra'da Sahrawi halkının rızası olmadan herhangi bir doğal kaynak keşfi gayrimeşrudur ve yağmacılıktır. Bu şirketlerden çatışmanın bitmesine kadar kaynaklarımızı yağmalamalarına son vermeye çağırıyoruz, çünkü Batı Sahra'ya yatırılan para doğrudan topraklarımızı işgal eden Faslı generallerin ve yozlaşmış Kral Muhammed VI'nın cebine akıyor.
Tüm şirketlerin, özellikle mevcut savaş durumunda, derhal bölgemizi terk etmesini istiyoruz.
Sahrawi halkının ve Polisario Cephesinin talepleri nelerdir?
Sahrawi halkının ve Polisario Cephesinin talepleri, Batı Sahra Devleti'nin tam bağımsızlığı, Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi'ne saygı ve BM kararına uygun olarak Sahrawi halkının kendi kaderini tayin hakkına ilişkin referandum yapılmasıdır.
Dünya Kadın Yürüyüşü eylem takviminin bir parçası olan Sahrawi Kadınlarıyla Uluslararası Dayanışma Günü'nden biraz bahseder misiniz? Tabandan gelen feminizm perspektifinden bakarak, Sahrawi kadınların mücadelelerini uluslararası anlamda nasıl güçlendirebiliriz?
Her yıl 18 Şubat'ta Sahrawi Kadınlarıyla Uluslararası Dayanışma Günü kutlanır ve Dünya Kadın Yürüyüşü'nün farklı grupları tarafından birçok değişik kutlama yapılır. O gün yaptığımız etkinlikler, Sahrawi kadınlarının meşru bağımsızlık haklarından yararlanması ve onurlu, işgalsiz bir şekilde yaşamlarını sürdürmek için verdikleri mücadelelerinde yaşadıkları acıları ortaya koymaktadır. Dünyanın her köşesinde o tarihte yürüyüşler, oturma eylemleri, film gösterileri, konferanslar ve başkaca eylemler yapılır.
Bugün, Sahrawi kadınlarının her zamankinden daha fazla özgürlük ve onur mücadeleleriyle dayanışma gösteren kadınlara ihtiyacı var. Hele Sahrawi kadınlarının kurtuluş cephesine giden yakınlarına veda ettiği şu savaş zamanlarında. Sadece dayanışma değil, Sahrawi kadınlarının, Batı Sahra halkının bağımsızlık haklarının güvence altına alınması için uluslararası kuruluşlara, sorumluluklarını yerine getirmeleri için baskı yapacak girişimlere de ihtiyacı var.
Capiremov.org sayfasında yayınlanan Ulusal Sahrawi Kadınlar Birliği (NUSW) ve Dünya Kadın Yürüyüşü üyesi Chaba Seini Brahim ile yapılan röportaj Ivana Benario tarafından ETHA için çevrilmiştir.