Çerkezoğlu: Ücretsiz izin meşrulaştırılmak isteniyor
İktidarın koronavirüsle ekonomik mücadele altında Meclis'e sunduğu torba kanun taslağında, işten çıkarmanın ilk etapta 3 ay erteleneceği 'müjdesi' veriliyor. Yasayı değerlendiren DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işten atmanın yasaklanmadığına işaret ederek, ücretsiz iznin meşrulaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekti.
Koronavirüs salgını başladığından beri, toplumun tüm kesimlerinin taleplerini görmezden gelen iktidar, bugüne kadar verilen mücadele ve muhalefet nedeniyle yapamadığı birçok şeyi hayata geçirmeye çalışıyor. Bir örneği, Meclis Genel Kurulu'nda görüşmeleri süren infaz paketi. Diğeri ise salgınla ekonomik mücadele adı altında yapılması planlanan teklif.
62 maddeden oluşan teklif, 3 ay boyunca işten çıkarmaları yasaklıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, istediği durumda bu süreyi 6 aya kadar uzatabilecek. Taslak bu haliyle bile işçi çıkarmayı yasaklamıyor, sadece erteliyor.
Fesih yasağı getirilerek, patronların işçileri ücretsiz izne çıkarması yasallaştırılıyor. Ücretsiz izne çıkarılan işçilere, günlük 39.24, aylık ise 1.117 lira ödenecek. Bu düzenlemeleri içeren yasa teklifi taslağı, görüşleri alınmak üzere patronların temsilcilerine sunuldu.
Taslaktan, işçilerin örgütlü olduğu DİSK gibi işçi konfederasyonlarının, işçi temsilcilerinin bilgisi yok, dolayısıyla görüşleri dahi alınmadı.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, ücretsiz izni yasalaştıran tasarıyı ETHA Editörü İsminaz Temel'e değerlendirdi.
Koronavirüs salgını başladığı günden beri DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile birlikte atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemlere ilişkin açıklamalar yaptıklarını hatırlatan Çerkezoğlu, salgının insanların sağlığı bakımından büyük risk taşıdığını, bununla birlikte ekonomik ve toplumsal boyutları olduğunu da söyledi.
Bu anlamda devletin, siyasi iktidarın üç temel şeyi yapması gerektiğini kaydeden Çerkezoğlu, şöyle devam etti: "Halkın sağlığını korumak ve gerekli önlemleri, bütün çalışanların, işçilerin işini korumak ve gelirlerini güvence altına almak. Bu üç temel şey son derece önemli."
'BAKANLIK İLE MÜZAKERE SÜRECİ OLMALIYDI'
İşten çıkarmaların yasaklanmasını ve bununla birlikte zorunlu temel alanlar dışındaki işyerlerinde çalışmanın durdurulması ve bütün işçilerin ücretli izinli sayılması taleplerini yükselttiklerini hatırlatan Çerkezoğlu, "Bu talepler doğrultusunda hükümet dün akşam bir kanun teklifi sundu. 'işten çıkartmalar yasaklanacak' başlığı altında yapılan bu yasa tasarısı bizlerle, sendikalarla paylaşılmadı. Bu bir sorun. Çalışma Bakanlığı bize resmi olarak ulaştırması ve bir müzakere süreci olması gerekirdi" dedi.
'ÜCRETSİZ İZİN MEŞRULAŞTIRILMAK İSTENİYOR'
Tasarının, 4857 Sayılı İş Kanunu'nda birtakım değişiklikler ön gördüğünü kaydeden Çerkezoğlu, şunları söyledi: "Bu tasarıda iki temel sorun var. Birincisi, fesih yasağı, yani işten çıkarma yasağı olduğu durumda işverenler işçileri ücretsiz izne çıkaracak. Ücretsiz izin ancak işçilerin kabul etmesi durumunda geçerli olabilir. Oysa bu teklifte, fesih yasağı uygulandığı hallerde işveren rahatlıkla işçiyi ücretsiz izne ayırabilecek. İşten çıkarmanın yasak olduğu durumda ücretsiz izne gerek yoktur. Bu ücretsiz izni meşrulaştırmak anlamına gelir, işverenin ücretsiz izni rahatlıkla hayata geçirmesi anlamına gelir. Ücretsiz iznin meşrulaştırılması asla kabul edilemez.
"İktidar işsizlik ödeneğinden işçilere yapılacak olan ödemenin miktarını düşürmek için yeni bir yol icat etmiş. Yapılması gereken işten çıkarma, fesih yasağı ile birlikte işçilerin gelirini güvence altına alacak, ücretsiz izin yolu olmaksızın bu güvenceyi sağlayacak bir düzenlemedir."
'İŞSİZLİK SİGORTASI FONUNDA YETERLİ KAYNAK VAR'
"Bu düzenleme ile birlikte işçilere yapılacak olan ödeme aylık 1.177 lira, günlük ise 39 lira ile sınırlı. Oysa işten çıkarma yasağı ile birlikte işçilerin kısa çalışma ödeneğinden yararlanma olanağı var. Bu durumda en düşük kısa çalışma ödeneği 1.752 lira, en yükseği de 4.381 lira. Düzenleme ile bu ücret 1.177 liraya sabitlenmek isteniyor. İşçilerin böylesi bir sefalet ücretine mahkum edilmesi kabul edilemez. İşsizlik sigortası fonunda yeterli kaynak vardır. Bu kaynak işçilerindir, işsiz işçilerindir. Yıllardır AKP iktidarları tarafından bir işveren fonuna dönüştürülmüş olan, işverenlere kaynak olarak aktarılan işsizlik sigortası fonu salgınla mücadele sürecinde koşulsuz bir biçimde işçiler için kullanılmalıdır" diyen Çerkezolu, işten çıkarmaların yasaklandığı ama ücretsiz izinin yasalaştığı, sefalet ücretinin değil, işçilere en az asgari ücretin ödendiği, gelirin güvence altına alındığı ve kısa çalışma ödeneğinin de korunduğu yönündeki bu talepleri bir kez daha iktidara ileteceklerini söyledi. Koronavirüs salgını, Amazon ormanlarında dış dünyadan oldukça izole yaşayan Yanomami kabilesine de ulaştı.
'AKP SİYASAL TERCİHLERİNİ SERMAYEYE GÖRE YAPIYOR'
AKP'nin "aklın ve bilimin önerdiği yollardan gitmemekte ısrar etiğini" söyleyen Çerkezoğlu, şöyle devam etti: "Bütün topluma 'evde kal' çağrılarının yapıldığı, bilimsel olarak salgınla mücadelede evde kalmanın yaşamsal olduğu bir süreçte hala 'çarklar dönecek' demek, hala 'üretime devam edeceğiz' demek iktidarın aklın ve bilimin gereklerini reddetmesi anlamına geliyor. Bu da çok açıkça siyasal iktidarın siyasal ve sınıfsal kaygılarından kaynaklıdır. Yani AKP iktidarı, açıkça bütün politikalarını sermaye sınıfından yana kullanmaktadır, siyasal tercihlerini de bu sınıfsal tercihleri doğrultusunda yapmaktadır. İlk günden itibaren böyledir. 18 Mart'ta Çankaya Köşkü'nde Ekonomi zirvesi yaptılar, diğer konfederasyonlar davet edildi ama DİSK davet edilmedi. O gün de gördük, zirveden çıkan ve Cumhurbaşkanının 'Ekonomik istikrar kalkanı' adı altında açıkladığı paketten de atılacak adımların hep bir avuç sermayedarı korumaya dönük. Şirketlere çeşitli ayrıcalıklar getirildi, borçları, SGK ödemeleri ertelendi. Ama ortalama ücret haline gelmiş olan ve açlık sınırının altında olan asgari ücretten vergi alınmaması hükümetin gündeminde yok."
Çerkezoğlu, salgına ilişkin işyerlerinde süreci düzenli takip ettiklerini ve salgının görüldüğü yerlerde çalışmaktan kaçınma haklarını kullandıklarını belirterek, "Bir salgın ve herkesin kendini koruma hakkı var. İşçilerin kendilerini koruma ve evde kalma hakkı var. Diğer haklarımızı korumak için de mücadele edeceğiz" dedi.