4 Ekim 2024 Cuma

Çepni: Suruç katliamının üstü örtüldü, katliamda rolü olan herkes yargılanmalı

HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Suruç davasında belirlenen eksikliklerin giderilmesi, katliamın tüm yönleriyle araştırılması, bütün bilgi ve belgelerin saptanması ve bunların kamuoyu ile paylaşılması, kamu görevlilerinin ve kolluğun katliamdaki rollerinin, ihmallerinin, IŞİD ile ilişkilerinin belirlenmesi ve katliamda sorumluluğu olan bütün kişilerin yargılanmasının sağlanması amacıyla Meclis Araştırması açılması için önerge verdi.

Suruç katliamı davası 22 Ekim'de sonuçlandı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, Suruç davasında belirlenen eksikliklerin giderilmesi, katliamın tüm yönleriyle araştırılması, bütün bilgi ve belgelerin saptanması ve bunların kamuoyu ile paylaşılması, kamu görevlilerinin ve kolluğun katliamdaki rollerinin, ihmallerinin, IŞİD ile ilişkilerinin belirlenmesi ve katliamda sorumluluğu olan bütün kişilerin yargılanmasının sağlanması amacıyla Meclis araştırması açılması talebiyle önerge verdi.

Çepni, araştırma önergesinin gerekçesinde şu ifadelere yer verdi: "20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa ilinin Suruç ilçesinde, 19-24 Temmuz tarihleri arasında Kobanê'ye giderek, Kobanê kuşatması sırasında yıkılmış olan kentin yeniden inşa çalışmasına katılmak, okul ve hastanelerin enkazlarını kaldırmaya yardımcı olmak, çocuklara oyuncak götürmek, oyun parkı inşa etmek ve insani yardım malzemeleri ulaştırmak için değişik illerden gelen 300 genç, Amara Kültür Merkezi bahçesinde basın açıklaması yaptıkları sırada IŞİD terör örgütü tarafından bombalı saldırı gerçekleştirilmiştir. Saldırıda, aralarında Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin de bulunduğu 33 kişi katledilmiş ve 100'ün üzerinde kişi yaralanmıştır. Patlamadan sonra kolluk güçleri saldırıyı protesto edenlere su sıkarak saldırmış ve gözaltına almıştır.

"Saldırıyı gerçekleştiren bombacının DNA testleri sonucunda 20 yaşındaki Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu tespit edilmiştir. Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün, abisi ile birlikte 'terör nitelikli kayıp' olarak kaydının olduğu, 6 aydır kayıp olduğu, babasının İl Emniyet Müdürlüğüne iki oğlu için ihbarda bulunduğu anlaşılmıştır. İntihar bombacısı Abdurrahman Alagöz'ün polis tarafından önce gözaltına alınıp sonra serbest bırakıldığı yönünde iddialar da mevcuttur. IŞİD militanını Şeyh Abdurahman Alagöz'ün hiçbir güvenlik kontrolüne tabi tutulmadan Amara Kültür Merkezi'ne girmesi anlaşılamamaktadır. Suruç katliamından sonra açılan dosya hakkında gizlilik kararı verilmiş, bu kararla katliamın oluş şekli ve katliamın failleri gizlenmeye çalışılmıştır. Şanlıurfa Hilvan'da 22 Ekim 2021 tarihinde görülen Suruç katliamının karar duruşmasında, davada tek tutuklu sanık olan Yakup Şahin'e 34 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiştir. Davalarda, Suruç Aileleri inisiyatifi, yaralılar ve avukatların dosyadaki eksikliklerin giderilmesi talepleri mahkeme heyetince kabul edilmemiştir.

"İçişleri Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021 tarihinde 'Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ'lı terörist yakalandı' başlığıyla servis edilen açıklamada adı geçen Azzo Halaf Süleyman el Aggal ile saldırıyla bağlantısı bulunan Mahir el Aggal dosyaya dahil edilmemiştir. Katliam öncesi ve sonrasına ilişkin görüntüler dava dosyasına üç buçuk yıl sonra eklenmiş, görüntülerde katliam sonrasına ilişkin 5 saatlik kısmın kesildiği ortaya çıkmıştır. Eksik görüntülerle ilgili bugüne kadar hiç bir işlem yapılmamıştır. Canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün Suruç'a nasıl geldiği, nerede kaldığı, kimlerle ilişkiye girdiğiyle ilgili hiçbir kayıt dosyaya eklenmemiştir. İlçe Emniyet Müdürü ve iki polis hakkında yargılama yapılmış, görevi ihmal nedeniyle mahkumiyet karar verilmiş fakat verilen karar 7 bin 500 TL para cezasına çevrilmiştir. Aileler karar ile ilgili AYM'ye başvurmuş, AYM yaşam hakkı ihlali olmadığını ve başvurunun kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. Davanın tek tutuklu sanığı, 103 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Katliamının da sanığı olan Yakup Şahin, hiçbir duruşmaya getirilmemiştir. Katliamın ardından olay yerinde fotoğraf çekerken yurttaşlarca yakalayıp polise teslim edilen İmam Abdullah Ömer Aslan, ifadesi dahi alınmadan, sakalları kesilerek karakoldan bırakılmıştır. Bu kişi hakkında bazı DAİŞ'lilerle yaptığı telefon görüşmesi kayıtları ortaya çıkmasına karşın, davanın 16'ncı duruşmada takipsizlik kararı verilmiştir. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun 'Eğer 7 Haziran ile 1 Kasım arasında olanların ne olduğunu açıklarsak kimse yerinde oturamaz' demesine karşın dosya kapsamında dinlenmesi talebi defalarca kez reddedilmiştir. Bu durum, mağdur yakınlarının ve yaralıların hak arama mücadelesi engellenmeye çalışıldığı, mahkemenin delilleri karartma işi yürüttüğü, katillerin gizlenmeye çalışıldığı iddialarını oluşturmuş, kamuoyunun adalete olan inancını zedelemiştir. Duruşmada, ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü'ye yaralı Çağla Seven'e, katliamda yaşamını yitiren Çağdaş Aydın'ın babası Fethi Aydın'a ve dava avukatı Sezin Uçar'a mahkeme esnasında tutumları ve tavırlarından kaynaklı hakaret gerekçesiyle soruşturma açılmıştır. Anayasanın 17. 'Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.' demektedir. Devletin öncelikli görevi, vatandaşının anayasa, yasalar ve uluslararası anlaşmalardan doğan, yaşam hakkını koruması ve bu konuda yükümlülüklerini yerine getirmesidir.

"Suruç katliamının tüm yönleriyle araştırılıp, aydınlatılması, kamu görevlilerinin ve kolluk güçlerinin katliamdaki rollerinin, ihmallerinin, IŞİD ile ilişkilerinin belirlenmesi ve katliamda sorumluluğu olan bütün kişilerin yargılanması için Meclis araştırması açılması gerekmektedir."