5 Ekim 2024 Cumartesi

Çepni: İklim krizini yaratan sermaye ve onun devletidir

Meclis Genel Kurulu'nda iklim krizine ilişkin konuşan HDP Milletvekili Çepni, krizi yaratanın sermaye ve onun devleti olduğunun altını çizdi ve sorunun ana kaynağı olan kapitalizmle mücadele etmek gerektiğini vurguladı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Murat Çepni, Meclis Genel Kurulu'nda iklim krizine ilişkin konuştu. 

Daha önce 5 kez canlı türlerinin büyük çoğunluğunun yok olduğu ekolojik ve iklimsel dengesizlik süreçlerinin yaşandığını hatırlatan Çepni, ancak hepsinin binlerce yıla yayılan süreçlerde meydana geldiğini; bugün yaşananın ise öncekilerle kıyaslanamayacak hızla ve yaşanan yok oluşun doğrudan insan marifetiyle gerçekleştiğinin altını çizdi. 

Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı Meclisinde yürürlüğe koymayan 7 ülkeden biri olduğuna dikkat çeken Çepni, "Aynı zamanda G20 ülkesi. Buradan bir kez daha söylüyoruz; anlaşma acilen Meclisten onaylanmalı ve uygulamaya geçmelidir" dedi.

'KRİZİ YARATAN SERMAYE VE ONUN DEVLETİDİR'
Öte yandan iklim krizinin geldiği boyut bakımından Paris Anlaşması'nın ölüye döndüğünü vurgulayan Çepni, "Pandemide olduğu gibi burada da aynı gemide değiliz, krizi yaratan sermaye ve onun devletleridir. Kriz kapitalizmin krizidir, doğal bir felaketle karşı karşıya değiliz. İklim krizi önce ezilenleri, ezilen halkları vuruyor, vurmaktadır. Peki, Türkiye ne yapıyor? En son Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İklim Değişikliğiyle Mücadele Sonuç Bildirgesi'ni yayınladı yine tipik bir AKP tarzı siyasetle karşı karşıyayız. Kendi çıkardığı kanunlara uymayan, Anayasayı takmayan, mahkeme kararlarını dinlemeyen bir iktidar, iklim kriziyle mücadele edeceğini söylüyor. Baştan sona değersiz bir metin, umuyoruz ki bu komisyon bu konuda da elinden geleni yapmaya çalışır. Bakanlık tüm kurumlara 'Sera gazı emisyonlarının azaltılmasına ve iklim değişikliklerine uyum sağlanmasına yönelik, 2050 Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı uygulamaya konulacak' diyor. Dünyadaki örnekleriyle aynı sanki kriz bugünün değil de yarının sorunuymuş gibi, sorumlulukları otuz yıl sonraya havale ediyorlar. Bu yaklaşım tümüyle iki yüzlü bir yaklaşımdır. Yeni maden sahaları nükleer ve termik santraller, inşaatlar, endüstriyel tarım, suları bitiren HES'ler, 'yenilenebilir enerji' adı altında doğayı, tarımı, yaşam alanlarını tehdit eden enerji yatırımları, kendi iktidarlarında yaşanmamış gibi, yaşanmıyormuş gibi iklim krizine karşı mücadeleden bahsediyorlar. Oyun basit, karbon emisyonunun azaltılmasından bahsetmiyorlar, sadece 'Bunu yapacağız' vaadinde bulunuyorlar. Churcill'in meşhur lafı gibi, hiçbir şeyi değiştirmemek için her şeyi değiştirmek gerekiyordu" ifadelerini kullandı. 

'KRİZİN KAYNAĞI KAPİTALİZMLE MÜCADELE EDİLMELİ'
Çepni, şöyle devam etti: "İklim krizine karşı yapılacak ilk iş, şu anda yapılan ne varsa tersini yapmaya başlamaktır. 'Kazma Bırak' diyoruz. Doğaya rağmen kalkınma olmaz, bir avuç şirketin kârı uğruna dünyanın geleceği tehlikeye atılamaz. İklim acil durumu ilan edilmelidir. Enerji politikası şirketlerin ihtiyacı üzerine kurulamaz. 'Kim için, ne için enerji?' sorusunu soruyoruz. Enerji politikası, kamusal ve demokratik olmak zorundadır. Yerinde, kamusal, kooperatifler biçiminde örgütlenmiş yenilenebilir enerji politikasını savunuyoruz. Tarımı bitiren, suları yok eden, ormanları yok eden, kentleri betonlaştıran, insanları zehirleyen tüm projeler derhal durdurulmalıdır. İklim krizine karşı mücadele, krizin kaynağı kapitalizme karşı mücadeleyle ancak nihai başarısına ulaşabilir."