CarrefourSA direnişçileri Sabancı önünden seslendi: Yıllarca sırtımızdan kazandınız
Direnişlerinin 9. gününde Sabancı Holding önünde hem taleplerini hem de çalışma koşullarını aktaran CarrefourSA Esenyurt depo işçileri boykot çağrısını yineledi. İSİG önlemlerinin alınmadığını, çoğu arkadaşlarının sakat kaldığını, yaşanan iş kazası sonrası işçilerin hastaneye ambulansla değil korsan taksiyle götürüldüğünü aktaran işçiler, patronlar bir maaşı yemek masasında bırakırken kendilerine makarna verildiğini, üç kuruşa çalışmaya zorlandıklarını söyledi.
CarrefourSA Esenyurt depo işçilerinin direnişi 9. gününde. Zam istedikleri için DGD-SEN işyeri temsilcilerinin işten çıkarılmasının ardından depo işçileri birleşerek direnişe geçmişti. 9 gündür tüm saldırılara rağmen aynı kararlılıkla mücadele eden işçiler ücretlere zam, İSİG önlemlerinin alınması ve atılan işçilerin işe geri alınması taleplerini ve kölelik koşullarını bir kez daha 4. Levent'te bulunan Sabancı Holding önünde dillendirdi.
HOLDİNG ÖNÜNE YÜRÜYÜŞ: İŞÇİLER AÇKEN SABANCI'YA HUZUR YOK
"Çaya yüzde 50 zam yapan CarrefourSA, işçiye yüzde 20 zam yapmamak için depo kapatıyor" pankartı ve "İşçiler açken Sabancı'ya huzur yok", "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek" sloganlarıyla holding önüne yürüdü.
Eylemde sık sık "Servetiniz bizden çaldıklarınız", "Depo işçisi köle değildir", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Carrefour'dan alma suça ortak olma" sloganları da atıldı.
ACAR: DİRENİŞİMİZ MEMLEKETİN DÖRT BİR YANINDA İŞÇİLERİN ÇIĞLININ KARŞILIĞIDIR
DEM Parti MYK üyesi Musa Piroğlu'nun da destek verdiği eylemde ilk sözü DGD-SEN Genel Başkanı Neslihan Acar aldı. Geçinemiyoruz talebiyle milyonların yan yana geldiğini söyleyen Acar, "Bugün CarrefourSA depo işçileri burada olabilir ama bu talep milyonlarca insanın 'yaşayamıyoruz' çığlığının karşılığıdır. Antep'te, Tekirdağ'da, Ege'de, İç Anadolu'da, Karadeniz'de, Akdeniz'de, Türkiye'nin her yerinde işçiler, 'yaşayamıyoruz, geçinemiyoruz' diyerek ücretlerine zam talebiyle patronları uyardı. Geldiğimiz noktada bu seslerin kendisi direniş etrafında kenetlenmeye başladı" dedi.
'CARREFOURSA İŞÇİLERİN SARI SENDİKAYA HAPSEDİLDİĞİ BİR ŞİRKET'
Direnişlerin kazanımla sonuçlanmasının, mücadelenin devam etmesinin önemine dikkat çeken Acar, sarı sendikalarla, holdinglerle, devletle, yasayla kuşatılan işçi sınıfı için kazanımların tetikleyici olduğunu belirtti. Bu nedenle tıpkı Migros depo direnişinde olduğu gibi CarrefourSA direnişinin de boğulmaya çalışıldığını söyleyen Acar, "Bugün bir sendikal çizgi çizmeye çalışıyoruz. Sermayenin bütün ağları içerisinde, sermayenin aparatına dönüşmüş sarı sendikal pratiklerin yarattığı sonuçlara direniyoruz CarrefourSA depoda. CarrefourSA iki ayrı taşerona bölünmüş ama içeride bir avuç işçinin de sarı sendika TezKoop-İş'e hapsedildiği, marketlerinde aynı sendikanın olduğu bir şirket. Dünyanın en büyük 2. marketi ve Sabancı buradaki sahibidir" bilgilendirmesini yaptı.
'MÜCADELEMİZ SALT BİR ÜCRET MÜCADELESİ DEĞİLDİR'
Kendilerine ulaşan TezKoop-İş üyesi market işçilerinin sarı sendikalardan istifa ederek DGD-SEN etrafında dayanışma, direnme hattını birlikte örüp öremeyeceklerini tartıştıklarını dile getiren Acar, şöyle devam etti: "O yüzden de CarrefourSA depo işçilerinin mücadelesi salt bir ücret mücadelesi değildir. Evet en önemli taleplerimizden bir tanesi ama memleketin dört bir yanına dağılmış bu şebekeler, bu büyüyen çığlığı ve yaşanan hareketliliği nasıl durdururum, direnme eğilimlerini nasıl yok edebilirim, üç kuruşa bunları nasıl buralara hapsedebilirime karşı işçilerin bir sınıf olarak hareket etmesini engelleyebilirim diye sermaye plan yapıyor. CarrefourSA direnişinin, yalnızca ücret direnişi olarak algılanmamasını ayrıca bu memleketteki sarı sendikal pratiklerin istisnasız her ortamda; holdinglere, şirketlere işçileri satanların, sermayeyle kol kola giren konfederasyonların yarattığı sorunlara direniyoruz, bağımsız sendika olarak bu sorunu çözmeye aday olduğumuzu söylüyoruz. Cüret ediyoruz."
'NE ZAMAN Kİ İŞÇİLERLE BİR ARAYA GELSEK BOĞULMAYA ÇALIŞILIYORUZ'
Sarı sendikaların elini kolunu sallayarak depolarda hareket ettiğini belirten Acar, "Bir haber düşmüş görmüşsünüzdür. TezKoop-İş Genel Başkanı (Haydar Özdemiroğlu) Migros şubesi açıyor patronlarla birlikte. Bizler burada direnirken, içerideki üyelerini ikna edip, tehdit edip içeriden mal çıkarmaya çalıştı. Hem emniyet, hem de işçilerle bizi karşı karşıya bırakıyor. Ne zaman ki bir parça TezKoop-İş'e 'yuh artık' dendiğinde, kamuoyunda bu kadar rezil olmayı göze almayıp işçileri geri çekti. O yüzden de bu ağların hepsini bilmek zorundayız. DGD-SEN fiili meşru mücadele ve ilkeleri çevresinde, işçi sınıfının mücadelesinin bu topraklarda mümkün mü, mümkünse nasıl öreceğimizi tartıştığımız, havzalarda yan yana geldiğimizde, toplamda işçilere bir şey söylediğimiz yerlerde o ağlar (devlet-sermaye-sarı sendika) tarafından boğulmaya çalışıyoruz. Bir haftadır uğradığımız saldırının haddi hesabı yok. Bugün işçileri arıyorlar, 'DGD-SEN'den vazgeçin, kadroya geçirelim. Zam yok ama ileride zam da yaparız. TezKoop-İş'e üye olun' diye bir patron iknaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.
CHP VE SERMAYE İLİŞKİLERİNİ TEŞHİR ETTİ
Acar, seçim zamanı işçilerin kapısını aşındıran, oylarına olan ancak sonrasında taleplerine kulak tıkayan başta CHP olmak üzere muhalefet partilerine de tepki gösterdi. Acar, "Carrefour depo içinde TezKoop-İş var. Ayrıcalıklı 50 işçi orada bizden daha düşük maaş almasına rağmen taşeron işçilerine kadro sopası sallanıyor. Patronumuz DGR taşeron şirket aynı zamanda Esenyurt CHP Belediye Başkanı aday adayı olan Engin Doğru'nun kardeşidir. Yine patronlarımızdan biri TezKoop-İş Sendikası Genel Başkanlığı yapmış Gürsel Doğru'dur. Yine Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Gürsel Doğru'nun oğludur. Bu patronların çocukları CHP PM'dedir. O yüzden arkadaşlarımız Özgür Özel nerede diyor."
"Migros'ta Veysel Cingöz'ü biliyoruz TezKoop-İş'in yöneticiliğini yaptı. Şimdi DGR'nin sahiplerini söylüyoruz. Şimdilik sallıyoruz yıkamayacağımız biliyoruz. Ama onlar da biliyor ki yan yana geldiğimizde holdingleşmiş sendikaların hepsi gidecek. Onlar gittiğinde bunlar (şirketler) daha hızlı gidecek. Korkuları bu" diyen Acar, bu nedenle direnişin sadece bir zam talebi olmadığının yineledi. En kritik meselenin işçilerin yaşam talebi olduğunu hatırlatan, "Gerçekten kıl payı kurtuluyorlar. Saniye hesabıyla yaşıyorlar" dedi.
İŞÇİLERLE DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Gebze, İzmir ve Ankara depolarında kadroya alma sözü verildiğini aktaran Acar, "Esenyurt depoya sopa sallayan 300 işçiyi tek tek kara liseye alıyorlar. Hem iş verdirmemekle hem kapıya koymakla tehdit ediyor. O yüzden bu halkın bu tehdidi yememesi gerek" dedi. Beraber mücadele ettiklerin kararlılığına dikkat çeken Acar, ne işçilerin ne de sendikaları DGD-SEN'in milim geri sapmayacağını söyledi. CarrefourSA Esenyurt depo işçilerinin uzun zamandır yaşadıkları sorunları, hak gasplarını, güvencesiz çalışma koşullarını dile getirdiklerini ancak seslerini duyuramadıklarını söyleyen Acar, ne zaman ki birlik oldular o zaman seslerinin duyulduğunu ve karşılarına da ağların yığıldığını vurgulayarak, sözü direnen işçilere bıraktı.
YILDIRIM: ÖLÜMDEN KIL PAYI KURTULUYORUZ
Direnişçi işçilerden Erkan Yıldırım, işçilerin her yerde aynı zulmü, baskıyı, aynı sefaleti yaşadığını söyledi. Haklarını savunamadıklarını dile getiren Yıldırım, ara zam talebinde bulundukları için önce 4 arkadaşlarının sonra da tüm deponun bilgi verilmeden yasa dışı şekilde kapı önüne konduklarını söyledi. Yıldırım, "Her gün palet düşüyor, her gün ağır ürün düşüyor. Kıl payı kurtuluyoruz. Ama her gün geçiştiriliyor. Ara zam da istedik. Dışarıda ortamın ne olduğunu herkes biliyor. Kira 15 bin lira ama maaşımız 22 bin lira. Elimizde bir şey kalmıyor. Hakkımızı istiyoruz. Ara zam da fazla istemedik 5 bin lira istedik. 300 kişi kapı önündeyiz. Hiçbir destek gelmedi. Kendi yediklerine baksınlar sonra da işyerinde verdiği yemek menüsüne baksınlar. Bir insan yiyebiliyor mu, bununla çalışabiliyor mu? Test etsinler" sözleriyle çalışma koşullarını aktardı.
Yıldırım tüm talepleri kabul edilene dek her yerde eylemde olacaklarının altını çizdi.
KANDEMİR: ZAM TALEP EDİYORUZ İŞTEN ATILIYORUZ
Direnen işçilerden İbrahim Kandemir, 3 buçuk yıldır CarrefourSA depoda çalıştığını söyledi. Her sene gasp edilen hakları için eylem yapmak zorunda kaldıklarını dile getiren Kandemir, "Zam talep ediyoruz dışarıdan eleman getiriliyor. Yetmiyor (maaş) diyoruz, işten atılıyoruz. Gece vardiyasına geliyorum, 3 vardiya dönüyorum. Her akşam 2 domates 1 salatalık. Yemek istiyoruz yok. İSİG önlemleri istiyoruz yok, zam istiyoruz yok. Eğer biz kazanamazsak siz nasıl kazanacaksınız" diye tepki gösterdi.
ERHAN: HASTANEYE AMBULANSLA DEĞİL KORSAN TAKSİYLE GÖTÜRÜYORLAR
Direnen işçilerden Yaşar Erhan da işyerinde İSİG önlemleri olmadığının, sağlıksız koşullarda çalıştıklarının altını çizdi. Erhan, "İSİG uzmanı koymuşlar ama boş. Adam sadece ofisinde oturuyor hiçbir konuyla ilgilenmiyor. Çoğu arkadaşımız sakat kaldı, hastaneye götürmek için ambulans çağırmadılar. Korsan taksiyle hastaneye götürüyorlar. Sebepsiz yere 5 arkadaşımızı işten attılar. 3 gün sebebini açıklayamadılar. Dedikleri tek kelime şu; keyfimiz, istersek çalışırsınız istemezsek gidersiniz. Bu insanların günahı ne? Yıllarca sırtımızdan sermaye yaptınız, o kadar para kazandınız. Şimdi bir kuruş zam istediler diye insanları silip atamazsınız. Biz hakkımızı istiyoruz, yaşamak istiyoruz. Ekonomi belli, gider belli, açlık sınırının altında para alıyoruz. İnsanlar ev kirasını ödeyemiyor bu maaşla" dedi.
'FAZLASINI DEĞİL HAKKIMIZI İSTİYORUZ'
Patronların iş yaptıracakları zaman "siz aslansınız" dediğini aktaran Erhan, "Ama öğlen yemeğinde makarna veriyorlar. Aslanın karnı makarnayla doymaz, etle doyar. Önce bir şeyler verin ki istemeyi bilin. Sesimiz en yükseğe duyulsun. Bunlar böyle insanlar. Hepimiz işçiyiz, çalışıyoruz. Evimize ekmek götürmek istiyoruz. Ama çalmıyoruz, çırpmıyoruz, alın terimizi istiyoruz. Bel fıtığı olan, ayağı sakat kalan, hayatı biten insanlar var. Sadece yaşamak istiyoruz. CarrefourSA yılbaşından bu yana ne kadar zam yaptıysa bize de o kadar zam versin, bunu istiyoruz fazlasını değil. Ve bunu da anladık ki bu onurlu yolda biz sesimizi bu şekilde duyuramıyoruz, birlik olmadığımız sürece sesimizi kimse duymayacak. Biz bu yolda mücadeleye boyun eğdik, sonuna kadar gideceğiz. İnanacağız, kazanacağız, başka çaresi yok."
Eylem sloganlarla son buldu.