GÜNCEL
BTS: Tren kazasında asıl sorumlular yargılansın
Birleşik Taşımacılık Sendikası Başkanı Hasan Bektaş, Çorlu'da meydana gelen ve 24 kişinin hayatını kaybettiği kazanın asıl sorumlularının yargı önüne çıkarılmasını istedi.
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) 24 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasındaki ihmalleri değerlendirdi. BTS Genel Başkanı Hasan Bektaş, "Olayı doğal ve ilahi gerekçelerle açıklamak yerine, mühendislik bilimi açısından değerlendirmek gerekir." dedi.
Bektaş tarafından yapılan basın açıklamasında "Burada mühendislik açısından bir problem vardır, çünkü yağmur sularının akış yönünün hesaplanamadığı bu olayda ortaya çıkmıştır. Yanlış ekim, yeraltı suyollarının yönlerinin değiştirilmesi vb. gibi yanlış uygulamalar nedeniyle, yağmur kaynaklı su, 100 yılı aşkın bir yaşa sahip menfezin içinden değil de, üstünden gidip yolun altını boşaltabiliyorsa, bu durumda konuya bilimsel olarak bakmak gerekir. Ancak böyle bir bakış açısı ve hesapların doğru yapılması, demiryolları yönetiminin getirildiği kötü hal nedeniyle beklenemez. Çünkü konuyla ilgili en yetkili bölüm olan yol bölümüne bakan ana müdür (TCDD 1.Bölge Demiryolu Bakım Servis Müdürü Vekili), TCDD Yönetim Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan TCDD iç mevzuatına (görevde yükselme ile ilgili yönerge) göre dahi yeterli şartları taşımamasına ve mühendis olmamasına rağmen, hem de vekil (vekaleten) olarak bu koltukta ısrarla tutulmaktadır. Ki bu kişi, bölgenin eski taşra müdürlüğünü/şefliğini de yapmış bir kişi olup, bölgeyi iyi bilmesi gerekir." diye belirtti.
Bektaş, "Bu kazanın nedenlerinin derinlemesine incelenmesi yapılırsa, bu çarpıklık ve siyasi kadrolaşmanın nelere mal olabildiğini görülmüştür. Bu servis müdürü vekilinin bağlı olduğu bölge müdür yardımcısının “jeoloji mühendisi” olması da başka bir handikaptır." dedi ve özetle şunların altını çizdi:
"Yol bekçilerinin artık demiryollarında kalmaması ve bu işin işçi personele ve fazla mesai ücreti ödememek için sadece hafta içi gündüz mesai saatlerinde yaptırılması kaza açısından dikkate alınması gereken çok önemli bir nedendir. Çünkü eğer yol kontrolü hafta sonları da yaptırılmış olsa idi, bu durumda bu kaza muhtemelen önlenebilirdi.
"Bu konuda Ulaştırma Bakanı’nın yaptığı açıklama, sorundaki yönetim zaafını bir kez daha göstermiştir. Çünkü yapılan açıklamaya göre yağan kuvvetli yağmurun bittiği zaman ile (15.20) kazanın olduğu zaman arasında 2 saatlik süre vardır. Bu durumda, bölgenin eski şefi olup da, şuan demiryolu bakım servis müdürlüğüne vekâleten bakan kişinin, hava şartlarını takiben, bölgeye acil kontrol ekibinin gönderilmesini emirlemesi gerekirken, böyle bir şey yapılmamıştır. Zaten başka bir sıkıntı da, bu müdürlüklerde, personel açığının hat safhada olmasıdır.
"Şartlar bu yönde olmasına rağmen, Demiryolu Bakım Servis Müdürü Vekili bu kişinin hala şartları da uymamasına rağmen görevde tutulması ciddi bir sakıncadır. Bu kişinin müdürlüğü yürüttüğü bölgemizde geçtiğimiz aylarda bir personel iş kazasında trafoda elektriğe kapılmış ve vefat etmiştir. Ancak öğrenmekteyiz ki, bu elim olayda, önceki olaylarda olduğu gibi, konu alt birimde çalışan ve hiçbir suçu-kusuru olmayan personelin üzerine yıkılmak istenmektedir ve bu yönde çalışmalar başlamıştır. Çalışmaları yürütenlerden birisinin, bahsini yaptığımız bu demiryolu bakım servis müdürü vekili olması da üzerinde düşünülmesi gereken önemli ve acı bir durumdur.
"Demiryollarında yapılan serbestleşme/özelleştirme neticesinde Kurum 4'e ayrılmış yapım, trafik emniyeti ve kontrol rafa kalkmış, 160 yıllık birikim ve kurallar yok sayılmış taşlar yerinden oynatılmış ve bir daha da oturtulamamıştır. Demiryolculuk ciddi iştir. Önce emniyettir. Can ve mal taşır. En ufak ihmali dahi kabul etmez. Can güvenliğinden tasarruf olunmaz. Liyakatsiz keyfi atamalarla demiryolculuk yapılamaz. Demiryolculuk tarihimizde AKP döneminde yaşandığı kadar kazalar yaşanmamış acı gerçekler tokat gibi yüzümüze vurmamıştır. Pamukova, Elazığ, Tavşancıl, Kütahya’da yaşanan tren kazaları en önemlileridir. Sendikamızın ve bilim insanı ve odaların görüş önerileri dikkate alınmamıştır.
"Bu olay alt kademedeki çalışanlara yüklenilerek kaçılacak bir olay değildir. Özelleştirme politikalarının liyakatsiz atamaların, ben yaptım olduculuğun sonucudur. Yaşanan olayda Hükümetin, Bakanlığın ve TCDD bürokratlarının sorumluluğu emir kulu personeli gözaltına almakla gizlenemeyecek kadar açıktır. Sendika olarak hukuk sisteminden beklentimiz asıl sorumluların yargı önüne çıkartılıp yargılanması ve cezalandırılmasıdır."
Bektaş tarafından yapılan basın açıklamasında "Burada mühendislik açısından bir problem vardır, çünkü yağmur sularının akış yönünün hesaplanamadığı bu olayda ortaya çıkmıştır. Yanlış ekim, yeraltı suyollarının yönlerinin değiştirilmesi vb. gibi yanlış uygulamalar nedeniyle, yağmur kaynaklı su, 100 yılı aşkın bir yaşa sahip menfezin içinden değil de, üstünden gidip yolun altını boşaltabiliyorsa, bu durumda konuya bilimsel olarak bakmak gerekir. Ancak böyle bir bakış açısı ve hesapların doğru yapılması, demiryolları yönetiminin getirildiği kötü hal nedeniyle beklenemez. Çünkü konuyla ilgili en yetkili bölüm olan yol bölümüne bakan ana müdür (TCDD 1.Bölge Demiryolu Bakım Servis Müdürü Vekili), TCDD Yönetim Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan TCDD iç mevzuatına (görevde yükselme ile ilgili yönerge) göre dahi yeterli şartları taşımamasına ve mühendis olmamasına rağmen, hem de vekil (vekaleten) olarak bu koltukta ısrarla tutulmaktadır. Ki bu kişi, bölgenin eski taşra müdürlüğünü/şefliğini de yapmış bir kişi olup, bölgeyi iyi bilmesi gerekir." diye belirtti.
Bektaş, "Bu kazanın nedenlerinin derinlemesine incelenmesi yapılırsa, bu çarpıklık ve siyasi kadrolaşmanın nelere mal olabildiğini görülmüştür. Bu servis müdürü vekilinin bağlı olduğu bölge müdür yardımcısının “jeoloji mühendisi” olması da başka bir handikaptır." dedi ve özetle şunların altını çizdi:
"Yol bekçilerinin artık demiryollarında kalmaması ve bu işin işçi personele ve fazla mesai ücreti ödememek için sadece hafta içi gündüz mesai saatlerinde yaptırılması kaza açısından dikkate alınması gereken çok önemli bir nedendir. Çünkü eğer yol kontrolü hafta sonları da yaptırılmış olsa idi, bu durumda bu kaza muhtemelen önlenebilirdi.
"Bu konuda Ulaştırma Bakanı’nın yaptığı açıklama, sorundaki yönetim zaafını bir kez daha göstermiştir. Çünkü yapılan açıklamaya göre yağan kuvvetli yağmurun bittiği zaman ile (15.20) kazanın olduğu zaman arasında 2 saatlik süre vardır. Bu durumda, bölgenin eski şefi olup da, şuan demiryolu bakım servis müdürlüğüne vekâleten bakan kişinin, hava şartlarını takiben, bölgeye acil kontrol ekibinin gönderilmesini emirlemesi gerekirken, böyle bir şey yapılmamıştır. Zaten başka bir sıkıntı da, bu müdürlüklerde, personel açığının hat safhada olmasıdır.
"Şartlar bu yönde olmasına rağmen, Demiryolu Bakım Servis Müdürü Vekili bu kişinin hala şartları da uymamasına rağmen görevde tutulması ciddi bir sakıncadır. Bu kişinin müdürlüğü yürüttüğü bölgemizde geçtiğimiz aylarda bir personel iş kazasında trafoda elektriğe kapılmış ve vefat etmiştir. Ancak öğrenmekteyiz ki, bu elim olayda, önceki olaylarda olduğu gibi, konu alt birimde çalışan ve hiçbir suçu-kusuru olmayan personelin üzerine yıkılmak istenmektedir ve bu yönde çalışmalar başlamıştır. Çalışmaları yürütenlerden birisinin, bahsini yaptığımız bu demiryolu bakım servis müdürü vekili olması da üzerinde düşünülmesi gereken önemli ve acı bir durumdur.
"Demiryollarında yapılan serbestleşme/özelleştirme neticesinde Kurum 4'e ayrılmış yapım, trafik emniyeti ve kontrol rafa kalkmış, 160 yıllık birikim ve kurallar yok sayılmış taşlar yerinden oynatılmış ve bir daha da oturtulamamıştır. Demiryolculuk ciddi iştir. Önce emniyettir. Can ve mal taşır. En ufak ihmali dahi kabul etmez. Can güvenliğinden tasarruf olunmaz. Liyakatsiz keyfi atamalarla demiryolculuk yapılamaz. Demiryolculuk tarihimizde AKP döneminde yaşandığı kadar kazalar yaşanmamış acı gerçekler tokat gibi yüzümüze vurmamıştır. Pamukova, Elazığ, Tavşancıl, Kütahya’da yaşanan tren kazaları en önemlileridir. Sendikamızın ve bilim insanı ve odaların görüş önerileri dikkate alınmamıştır.
"Bu olay alt kademedeki çalışanlara yüklenilerek kaçılacak bir olay değildir. Özelleştirme politikalarının liyakatsiz atamaların, ben yaptım olduculuğun sonucudur. Yaşanan olayda Hükümetin, Bakanlığın ve TCDD bürokratlarının sorumluluğu emir kulu personeli gözaltına almakla gizlenemeyecek kadar açıktır. Sendika olarak hukuk sisteminden beklentimiz asıl sorumluların yargı önüne çıkartılıp yargılanması ve cezalandırılmasıdır."