25 Kasım 2024 Pazartesi

Başaran: İnfaz yasasıyla kadınları öldürenler dışarıda, kadınlar içeride kalacak

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, "Kadınları öldürenler dışarıda, kadınlar içeride" diyerek, infaz yasasında yapılan değişikliğe tepki gösterdi. Başaran, koronavirüs salgının ardından kadına yönelik şiddetin yüzde 90 arttığına dikkat çekti, etkili önlemler alınmasını istedi.

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, düzenlediği basın toplantısında güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dünya genelende can almaya devam eden koronavirüsün Mart ayından beri Türkiye'de de görüldüğünü hatırlatan Başaran, şunları söyledi: "Koronavirüsün ortaya çıkmasıyla birlikte iktidar cephesinden bir takım önlemler alındığı ifade edildi. Maalesef bu önlemler toplum gerçekliğini yok sayan sadece bir kesimi önceleyen önlemlerdir. Özellikle kadınlar açısından büyük bir risk oluşturabilecek bir telkinden başka herhangi bir biçimde toplumun ihtiyaçlarını giderecek tedbirlerin alınmadığını görüyoruz. İktidar sürekli evlerde kalın çağrıları yaptı.

'KADINA ŞİDDET YÜZDE 90 ARTTI'
Başaran açılamasında şunlar belirtti: 

"Çin'de salgının ortaya çıkmasıyla beraber insanların evlerde kalma zorunluluğu ortaya çıktıktan sonra kadına yönelik şiddet vakalarının yüzde 90 arttığını görüyoruz. Yine dünyada yapılan araştırmalarda kadına yönelik şiddet vakalarının bu süreç içerisinde çok yükseldiği konusunda bir veriyle karşı karşıyayız. Ancak şu ana kadar Türkiye'de bu konuyla ilgili bir tedbir olmadığını görüyoruz.

"Bununla beraber evde kalın çağrılarıyla toplumun en yoksul olan kesimi kadın yoksulluğunun arttığını görüyoruz. Çünkü kadınlar olağan koşullarda bile güvencesiz bir biçimde çalışıyordu ve bu süreçte birçok kadın ücretsiz izne ayrılmak zorunda kaldı ya da işlerinden çıkarıldı. Dolayısıyla bu da kadınların ekonomik olarak kendilerine yetmeyecek durumda olmaları söz konusu olduğundan ev içi şiddet söz konusu olunca buna katlanmak zorunda kalmalarını getiriyor. Maalesef dünyanın birçok yerinde de bu ekonomik sorunlardan kadınların çokça şiddete maruz kaldığını görüyoruz.

ŞİDDET GÖREN KADINLAR SIĞINMA EVLERİNE NEDEN KABUL EDİLMİYOR?
"Bu süreç içinde Türkiye'de kadınlarla ilgili nasıl bir önlem alınmış ya da kadınların şiddete uğradığı durumda başvurabilecekleri mekanizmaların nasıl işlediği konusunda arkadaşlarımız mini bir araştırma yapmış. Sayın Filiz Kerestecioğlu vekilimiz. Birçok kurumla görüşmeler yapmışlar. 183 şiddet hattından Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi ŞÖNİM'lere kadar birçok kurumla görüşmeler yapmışlar. Bu görüşmelerin sonucunda sığınaklara mevcut durumda yalnızca çok yüksek can güvenliği riski olan kadınların alındığı ortaya çıkmış. Bu kriterler de maalesef şeffaf olmadığı için kadınlar sığınma evlerine giderken hangi koşullarda gidebileceklerini bilmedikleri için sığınma evleri konusunda büyük bir problem yaşandığını görüyoruz.

"Yine şiddet hatlarına başvurduklarında yetkililerin aslında bu konuda tecrübeli insanlardan oluşmadığı görüldüğünden de kadınlar bu hatlara başvurma konusunda da büyük problem yaşıyorlar. Yine sığınma evlerine gitmek için darp raporu ve korona testi istendiği için bunlar polis aracılığı ile yapılıyor. Kadınlar bu yollara başvurma konusunda tedirginlik yaşıyor.

'KADINLAR İÇİN DAHA ETKİLİ MEKANİZMALAR KURULMALI'
"Yani iktidarın her zaman olduğu gibi bütçe ve siyasetini belirlemede olduğu gibi yine kadın körlüğüyle, kadınların yaşadığı problemleri göz önünde bulundurmayan bir yaklaşımla bu krizi organize etmeye çalıştığını görüyoruz. O açıdan iktidara birkaç konuda seslenmek istiyoruz;

Birincisi kadınların ev içi şiddete uğrayacağı göz önünde bulundurularak daha etkili mekanizmalar kurulmasının ve varolan mekanizmaların etkinleştirerek kadınların başvuru yapmasının önünün açılması gerekiyor.

'İKTİDAR KADINLARA EKONOMİK DESTEK SAĞLAMALI'
İkincisi kadınların yaşamış oldukları ekonomik problemlerin yükseldiğini göz önünde bulundurarak kadınlara ekonomik olarak destek araçlarını bir şekilde oluşturmaları gerekiyor. Yine kadınlar evde kaldıkları dönem boyunca maalesef bir taraftan dışarıda çalışıp bir taraftan da evdeki tüm sorumluluğu almak zorunda kalıyorlar. Bu açıdan da aslında iktidarın kamu spotlarıyla  ya da bir şekilde bilinçlendirme çalışmasıyla ev içerisinde erkeklerin de sorumluluk alabileceği bir ortam yaratması gerektiğini düşünüyoruz. Biz bu konuda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Belediyelerimiz üzerinden bu konuda çalışmalarımıza devam ediyorduk."

'İKTİDAR SALGINI LÜTUF SAYIP BELEDİYELERİMİZİ GASP ETTİ'
HDP'li belediyelere yönelik kuyyum saldırısını hatırlatan Başaran, "Biz bu yaklaşımı kabul etmediğimizi her alanda ifade ettik. Buna karşı mücadele edeceğimizi başta kadınlar olmak üzere buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki aslında kayyımlar kadına karşı, kadın belediyeciliğine ve eşbaşkanlık sistemimize bir saldırıdır."

'MÜLTECİ KADINLAR HEM EMEK SÖMÜRÜSÜ HEM DE KORONA RİSKİYLE DAHA FAZLA YÜZ YÜZE'
Mülteci kadınların hem emek hem de koronavirüs tehlikesi ile daha çok karşı karşıya olduğunu kaydeden Başaran, hala binlerce mültecinin sınırlarda bekletildiğini hatırlattı.

'KADINLARI ÖLDÜRENLER DIŞARIDA, KADINLAR İÇERİDE KALACAK'
Meclis'te olan infaz paketine cinsel suçların da alındığını söyleyen Başaran, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şu anda dünyanın birçok yerinde salgının ortaya çıkması ile beraber cezaevleri birinci derece risk alanı olarak kabul edilip boşaltıldı. Bunlardan bir tanesi İran'dı; totaliter bir rejim olarak kabul edilen İran'da bile aralarında siyasi tutsaklar da olmak üzere binlerce mahpus ve tutsak serbest bırakıldı.

Ama maalesef Türkiye'de son günlerde özellikle infaz tartışması yapılırken yine ayrımcı bir bakış açısıyla kadına yönelik şiddet uygulayan, kadın cinayetlerini işleyen failler, tecavüz failleri, taciz failleriyle ilgili bir düzenleme yapılırken bunların serbest bırakılması, infaz indiriminden yararlanması tartışılırken maalesef aslında düşüncelerini ifade ettikleri için, kadın mücadelesi yürüttükleri için bu toplumun öncüsü oldukları için cezaevinde olan binlerce kadın bugünlerde tartışılmayan bir mesele haline geliyor. Figen Yüksekdağ'dan Sebahat Tuncel'e, Gültan Kışanak'tan Sara Kayalara bütün arkadaşlarımızın da derhal serbest bırakılması gerekiyor.

İktidarın en kısa zamanda herhangi bir risk ortaya çıkmadan; başta hasta tutsaklar, 65 yaş üstü risk grupları ve yine çocuklarıyla beraber cezaevlerindeki kadınlar olmak üzere büyük bir felaketle karşı karşıya kalınmadan bütün cezaevlerinin kapılarını derhal açması gerektiğini buradan bir kez daha ifade ediyoruz."

Başaran, "bizler önümüzdeki günlerde de bir taraftan kayyım siyasetine karşı bir taraftan bu salgının da yaratabileceği kadına yönelik şiddet vakalarına, bu salgın vesilesi ile toplum içerisinde yükseltilmek istenen erkek egemen zihniyete karşı mücadele etmeye, bu konuda çalışmalar yapmaya devam edeceğiz" dedi.