AVEG-KON: Suruç için adalet mücadelesini büyütelim
Suruç Katliamı'nın 8'inci yıl dönümüne ilişkin bir açıklama yapan AVEG-KON, "Faşist Türk devletinin emekçi halklarımıza olan saldırılarına karşı 33'lerin cesaretini kuşanarak mücadele edeceğiz" dedi.
Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AVEG-KON), Suruç Katliamı'nın 8'inci yıl dönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı.
Açıklamada, aşağıdaki ifadeler yer aldı: "Aylardan Temmuz'du. Yüzlerce düş yolcusu yıkılmış bir kenti yeniden inşa etmek için yola çıkmışlardı. DAİŞ çetelerine karşı yüzyılın direnişini sergileyen ve dünya halklarına umut olan Kobanê'yi yeniden inşa etmek ve Rojava devrimine dokunmak için sırt çantalarını taktılar omuzlarına.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun çağrısıyla bir araya gelen düş yolcuları tüm engellemelere rağmen Suruç'ta toplandı. 20 Temmuz 2015'te bir pazartesi günü Amara Kültür Merkezinde o alçak saldırının hedefi oldular. 33 düş yolcusu ölümsüzleşirken, onlarca yoldaşımız da yaralandı.
Dünyanın gözleri önünde DAİŞ çetelerinin Türk devleti desteği ile kuşattığı Kobanê, büyük bedeller ile savunuldu ve özgürleştirildi. Kobanê yıkılmış ama kahramanca bir direnişin onurunu taşıyordu. Devrimin çağrısına uyan düş yolcuları Kobanê'de yaşamın yeniden inşası için Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın şehirlerinden yola çıkmışlardı. 'Rojava'yı beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz' sloganıydı onları bir araya getiren. Ancak Kobanê'nin zaferine katlanamayan faşist Türk devleti, katliamın faillerine yol vererek, 33 yoldaşımızı bizden kopardı.
Suruç Katliamı, bugün hala Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da işçi sınıfına, ezilenlere, Kürt halkına, devrimcilere ve sosyalistlere karşı devam eden tasfiye ve imha savaşının ilk adımı olarak görülebilir. Faşist Saray diktatörlüğü, 7 Haziran 2015 seçimlerinde aldığı yenilgiyi ve HDP'nin başarısını kabullenemeyerek kirli savaş stratejisini başlattı. Faşist Türk devleti, Suruç Katliamı'nın ardından birçok farklı yerde katliamlar gerçekleştirdi ve insanlığa karşı suçlar işledi. Kürt şehirlerini yerle bir etti, katliamlar yaptı. Sokaklarda en küçük talep bile hunharca saldırıya uğradı, gazetecilere, sanatçılara, seçilmiş siyasetçilere saldırılar duraksamadan devam etti.
Her şeye rağmen Suruç Aileleri İnisiyatifi, sosyalist avukatlar ve 33 düş yolcusunun yoldaşları adalet mücadelesinden vazgeçmedi. Kendi çabalarıyla ortaya çıkardıkları deliller katliamın faillerini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Suruç'ta canlı bomba saldırısını gerçekleştiren katilin polis tarafından takipte olduğu ve katliamdan yalnızca bir saat önce polis sisteminde isminin aratıldığı ortaya çıktı. Açıktır ki faşist Türk devleti, Rojava devrimine düşmanlığını sosyalist ve devrimci gençlere yapılan bu saldırıya ortak olarak göstermiştir.
Suruç katliamı faşist Türk devletinin günümüze kadar olan katliamlarının ve özgürlüklerimize karşı düşmanca saldırılarının bir başlangıcı oldu. Ancak devrimciler susmadı, devrimciler konuşmaya, hesap sormaya devam ediyor! Türkiye ve Kürdistan'ın sokaklarında düş yolcularının izinden gidenler birleşik devrim perspektifiyle Suruç'un hesabını sormak için yan yana geliyor. Avrupa sokaklarında enternasyonal mücadele 33'lerin düşleriyle yeşeriyor, boy veriyor.
Suruç Katliamının 8. yılında 'Suruç için adalet, herkes için adalet' demekten vazgeçmeyeceğiz! Faşist Türk devletinin emekçi halklarımıza olan saldırılarına karşı 33'lerin cesaretini kuşanarak mücadele edeceğiz! Rojava devrimine yönelik tüm saldırılara 33'lerden aldığımız ilham ile karşı koyacağız! Faşizmi yıkmak, özgürlüğü kazanmak için birleşik mücadelemizi 33'lerin bize bıraktığı miras ile büyüteceğiz! 33'ler zafer sözümüzdür!"