Av. Ünder: Agrobay direnişi patronlara işçiye ve sendikaya saygıyı öğretecek
Direnişi bir ayı geçen Agrobay işçileri mücadeleyi yükselttikleri gibi sorunun çözümü için de muhataplara çağrı yapıyor. Patron Arzu Şentürk'ün dostları olan CHP'liler ve AKP'lilerle görüşen işçilere "sendikadan istifa edin" baskısı yapıldı, iş mahkemesi gösterildi. Tarım-Sen avukatlarından Mürsel Ünder, sendikanın merkezinde fiile meşru mücadele olduğunu, iş mahkemelerine ise işçinin hakkı kaybolmasın diye başvurduklarını söyledi. ETHA'ya konuşan Ünder, "Bu direniş patrona sendikaya ve işçiye saygı duymayı öğretecek" dedi.
Agrobay Seracılık işçilerinin direniş bir ayı aştı. Dünyanın en büyük 2. Avrupa'nın ise en büyük serası Agrobay, Almanya ve Rusya'ya domates ihraç ediyor. Türkiye'de de ürünlerini Migros ve Bim gibi zincir marketler üzerinden pazarlıyor.
KADIN İSTİHDAMI REKLAMIYLA PİYASAYA GİRDİ, KADINLARA EZİYET ETTİ
Bayburt Grup bünyesinde faaliyet yürüten Agrobay'ın patronu Arzu Şentürk. Bir kadın girişimci olarak "başarıları" anı akım medyada dillendiriliyor. Çünkü Şentürk "kadınlara istihdam sağlayacağı" reklamıyla seranın açılış süresinde uzun süre gündemde yer etti. Ancak süreç tahmin edildiği üzere hiç de öyle olmadı. Kadın işçiler 80 derece sıcaklıkta çalıştırıldı, yoğun kimyasala maruz bırakıldı, günde sadece bir kez tuvalet izni verildi; ihraç fazlası ürünler işçilere verilmek yerine gözlerinin önünde çöpe atıldı, kadın işçiler hırsızlıkla suçlandı, hakaret ve darp edildi, resmi tatillerine çöküldü... Bunun gibi sayısız çok sayıda suç işlendi.
İŞÇİLER KOD 46 İLE İŞTEN ATILDI, HAKLARI GASP EDİLDİ
Çareyi örgütlenmekte bulan işçiler Tarım-Sen'e üye olmaya başladı. Emek düşmanı olduğu kadar sendika düşmanı da olan Agrobay Seracılık, kadın işçilerin bir kısmını sözlü, bir kısmını ise mesajla işten çıkardı. Resmi çıkışları yapılmadığı için yeni bir işe giremeyen ve haklarını alamayan işçiler kapı önünde direnişe başladı. Hasan Şentürk Tarım Yerleşkesine araç giriş, çıkışını kapatan işçiler resmi çıkışlarının yapılmasını istedi. Yönetim işçilerle görüşme talep etti. Ancak işçinin alın terini sömürerek karına kar katan Şentürk, işçilerin çıkışını Kod 46'dan verdi. Patronun güvenini kötüye kullanmak ve yüz kızartıcı suç işlemek anlamına gelen bu kodla işçilerin kıdem, ihbar tazminatları gasp edildi, ayrıca yeni bir işe girmeleri de engellendi.
DİRENİŞE GELMEYEN SİYASETÇİLERE GİTTİLER: SENDİKADAN İSTİFA EDİN BASKISI
Şentürk ailesinin yakın dostları CHP'liler ve AKP'liler bir ayı aşkın süredir jandarma ve polis saldırısına uğrayan, işkenceyle gözaltına alınan, çocuklarının gözleri önünde darp edilen kadın işçilere uygulanan suçları görmezden geldi. Tarım-Sen yöneticilerinin defalarca arayarak ya da sosyal medya üzerinden yaptığı çağrıları yok sayan siyasetçiler, oluşan baskı sonucunda Meclis konuşmalarında işçileri selamlamakla yetindi. Siyasetçilerin yapması gerekeni ise işçiler yaptı. CHP İzmir İl Kongresine giden kadın işçiler Arzu Şentürk'ün nikah şahidi CHP milletvekili Tuncay Özkan ve Özgür Özel'e taleplerini iletti. İki CHP'li ise not almakla yetindi. Kınık öğretmenevinin açılışına katılarak Binali Yıldırım'la görüşen işçilere ise "sendikadan istifa edin" baskısı yapıldı. Bu süreçte işçileri alana gönüllü taşıyan servis şoförü ve haber takibi için alana gelen gazeteci Kazım Kızıl'ın aracına para cezası kesildi.
'SENDİKAMIZLA DİRENECEĞİZ'
Tarım-Sen'in gece gündüz kendileriyle direndiğini, aynı şiddete maruz kaldığını kaydeden kadın işçiler, "Sendikaya güveniyoruz. Tarım-Sen'le direneceğiz" dedi. Emek ve sendika düşmanı Arzu Şentürk'le görüşen Özgür Özel de patronun sorunu çözmek için iş mahkemesini işaret ettiğini aktardı. En iyi ihtimalle en az 4 yıl sürecek olan iş mahkemeleri yüzde 99 işçi lehine sonuçlanır. Ancak işçi bugün alacağı parayı yıllar sonra, enflasyon karşısında erimiş halde alır. Kodu değişmediği için yeni bir işe girme şansı elinden alınan işçinin mahkeme masraflarını da karşılaması beklenir. Bu nedenle Tarım-Sen iş mahkemelerinde değil fiili meşru mücadele hattında işçinin hakkını arıyor.
AV. ÜNDER: BU ALANDA TARIM-SEN ÖRGÜTLENDİ
ETHA'ya konuşan Avukat Mürsel Ünder ile sendikanın ve Agrobay işçilerinin mücadelesini konuştuk. Patronun sendika düşmanlığına dikkat çeken Ünder, bu alanda sendikal ve örgütsel sessizlik karşısında Tarım-Sen'in inisiyatif aldığını ve örgütlendiğini ekledi. Direnişin devam ettiğinin altını çizen Ünder, polis ve jandarmanın kadın işçilere uyguladığı müdahaleyi hatırlattı.
'YAŞANANLAR KOLLUĞUN SERMAYENİN TALİMATIYLA HAREKET ETTİĞİNİN GÖSTERGESİ'
"Bizim açımızdan kolluğun sermayenin talimatıyla hareket ettiğinin belirgin göstergelerinden biridir" diyen Ünder, Agrobay'ın kadın patronunun kadın emeği, istihdamı gibi konularla şirketi pazarladığına dikkat çekti. Ünder, "Mağdur olan, çalışma koşullarında çalışan kadınların cinsiyetiyle ilgili bir mesele olduğunda ise erkek egemen sistemdeki cilalı 'kadın emeği' iddiasında bulunuyorlar" dedi.
'SENDİKA VE KADIN İŞÇİLER İŞÇİYE SAYGI DUYMAYI ÖĞRETECEKLER'
Agrobay yönetiminin direnişi yok sayarak sönümlendirme stratejisi izlediğini belirten Ünder, "Şirket yaptığı açıklamada üstten, kaba, nobran ve saygısız ifadeler kullandı. İşçiye, emekçiye saygı duymayan bir tarz. Karşımızda nasıl bir gücün olduğunun net göstergesi. Fakat onlara kadın işçiler ve Tarım-Sen şunu öğretecek; kadınlara saygı duymayı, işçiye emekçiye saygı duymayı, işçilerle göz hizasında iletişim kurmayı, sendikal örgütlenmeye saygıyı" ifadelerini kullandı.
'DEVLET İŞÇİNİN HAKKINI ARAYACAĞI YERDE GÖRÜNMEZ OLUYOR'
Sendika üyeliği ve sendika seçme özgürlüğü işçilere anayasada tanınan bir hak. Ancak Agrobay bu iki hakkı da ihlal edildi. Ünder, bu duruma ilişkin şunları söyledi: "Ülkemizde emekçilerin, sosyal güvenlik ve kamu kuruluşları tarafından korunmasıyla ilgili bir şey yok. Çalışma Bakanlığı, İŞKUR, sosyal güvenlik kurumunun hatta valiliğin müdahil olup bu işverenin zorbalıklarını ve hukuksuzluklarını gidermesi gerekirken işçinin karşısına karakol oluşturuluyor. Hem işçilere hem sendika yöneticilerine hem de avukatlarına barikat kuruluyor. Açıklamalara yönelik zorbalıkları gördük. Ne yazık ki devlet burada bu şekilde kendisini gösteriyor. Yasalarla güvence altına alınan noktalarda görünmez olmayı tercih ediyor. Bu da devletin sermaye devleti olduğunu gösteren somut uygulamanın bir parçası."
'KOD 46 İLE SENDİKAL TAHAMMÜLSÜZLÜKLERİNİ GÖSTERDİLER'
Pandemi sürecinde işçileri korumak iddiasıyla tamamen patrondan yana 29 nolu kod devreye sokuldu. Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller görevin kasten ve sürekli ihmali, mazeretsiz işe gelmemek gibi maddelerin yanı sıra cinsel taciz, küfür, hırsızlık, uyuşturucu madde kullanmak gibi halleri de içeren 29 nolu kod, işçinin tüm haklarının gasbını sağlıyor. Patronlar tarafından işçiyi keyfi şekilde işten atmak ve haklarını gasp etmek için kılıf olarak kullanıldı. İşçilerin itirazı ve direnişi sonucu 29 nolu kod kaldırıldı ancak parçalanarak farklı kodlara yedirildi. Kod 46 da bunlardan biri. Ünder, işçilerin neden Kod 46 ile işten çıkarıldığını şöyle açıkladı: "Bu da başka bir ceza yöntemi. Doğru kod bildirildiğinde kıdem tazminatı verme yükümlülüğü, işçilerin işsizlik maaşı alma hakları olacak. Ekstra sendikal tahammülsüzlüğün başka bir boyutu olan en ağır yaptırımlardan. Muhtemelen işçiler ilk çıkarıldığında işsizlik maaşı alabilecekleri bir kodla çıkışları yapılacaktı. 'Direnişe geçerseniz bu olur' diyerek Kod 46 ile de cezalandırıldılar. İşçiler de Tarım-Sen de mücadeleyi bırakmayacak ve talepler kabul edilene kadar direnecek."
'İŞ MAHKEMESİNE İŞÇİNİN HAKKI KAYBOLMASIN DİYE BAŞVURUYORUZ'
Tarım-Sen'in işçinin hakkını iş mahkemelerinde değil fiili mücadelede aradığının altını çizen Ünder, "Davalarla ilgili işçilerin hakları kaybolmasın diye de başvuru yapıyoruz. Zorunlu arabuluculuk süreçleri var. Bu süreç bittikten sonra iş mahkemesine başvuracağız. Ama sendikamızın merkezinde fiili mücadele duruyor. Çünkü çözümü fiili mücadelede görüyoruz. İş mahkemesi tamamen işçinin hakları kaybolmasın diye" vurgusu yaptı.