Arzu Demir yazdı | Ya barbarlık ya sosyalizm!
Dünyanın neresine bakarsanız bakın, insanlık, Rosa'nın işaret ettiği gibi ya barbarlık ya sosyalizm yol ayrımında. Dünyanın hayhuyu içinde kendine hak ettiği yeri bulamayan ABD'de kız çocuklara yönelik cinsel şiddet, içinizde tarihin bu "an"ında mahkum edildiğimiz kapitalist dünyaya karşı nefretinizi büyütmüyor mu?
Komünist önder Rosa Luxemburg, 1915 yılında hapishanede yazdığı savaş karşıtı "Alman Sosyal Demokrasisinin Bunalımı" adlı broşüründe, Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı'nı destekleyen Alman Sosyal Demokrat Partisi'ni eleştirirken insanlığın bir yol ayrımında olduğuna dikkat çekerek, "Ya sosyalizm ya barbarlık" diye yazmıştı.
Rosa'nın, yoldaşı Karl Liebknecht ile birlikte 15 Ocak 1919 tarihinde, Alman burjuvazisi tarafından katledilişinin 105. yıldönümündeyiz.
Bugün ABD'den Ortadoğu'ya, dünyanın neresine bakarsanız bakın, Rosa'nın "ya barbarlık ya sosyalizm" haykırışının haklılığını hayat her an doğruluyor.
Siyonist İsrail devleti, Gazze'de 7 Ekim'den bu yana, dünyanın gözleri önünde soykırım gerçekleştiriyor. "İsrail ile Hamas arasındaki savaş" kavramına hapsedilen bu soykırımın hedefinde kadınlar ve çocuklar var. İsrail'in 3 ayda katlettiği 23 bini aşkın Filistinlinin yarısı çocuk. Bu kadar kısa sürede Filistin halkı binlerce çocuğunu toprağa verdi. Birçoğunun da cansız bedeni bombardımanlarda yıkılan enkazın altında.
Göç yollarında ölen çocukları da unutmayalım. Birkaç yıl önce Bodrum'da sahile vuran 3 yaşındaki Aylan Kurdi örneğin. Yüzüstü yere uzanmış gibiydi. Üzerinde kırmızı tişört ve lacivert şortu vardı. Sıkıca bağlanmış ayakkabıları ayağındaydı hala.
Dünyanın neresine bakarsanız bakın, insanlık, Rosa'nın işaret ettiği gibi ya barbarlık ya sosyalizm yol ayrımında.
Dünyanın hayhuyu içinde kendine hak ettiği yeri bulamayan ABD'de kız çocuklara yönelik cinsel şiddet, içinizde tarihin bu "an"ında mahkum edildiğimiz kapitalist dünyaya karşı nefretinizi büyütmüyor mu?
En küçüğü 14 olmak üzere 18 yaşın altındaki onlarca kız çocuğunun tecavüze maruz kaldığı ortaya çıktı. Belki öldürülenler de oldu. Çocuklara yönelik bu cinsel şiddet tezgahını kuran milyarder Jeffrey Epstein, tutuklu bulunduğu New York Manhattan Metropolitan Merkez Hapishanesi'ndeki hücresinde 10 Ağustos 2019'da ölü bulundu.
Aynı suç şebekesinin bir parçası olan ve suçlu bulunan Epstein'ın eski sevgilisi Ghislaine Maxwell, Birleşik Krallık sosyetesinin önde gelen simalarından. Aynı zamanda İngiltere'nin medya ve yayıncılık tekellerinden Robert Maxwell'in kızı.
Bu dava dosyasına giren belgeler açıklandığı kadarıyla, insanlığın bu yüzyılda mahkum olduğu kapitalist dünyanın pisliğinin bir kısmı. Aynı zamanda erkek egemen pratiğinin tarihsel sürekliliğini somutlayan güncel bir örnek.
Ortaya bir kısmı dökülen dosyalarda, ABD başkanlarından prenslere, sanatçılardan milyarderlere, gizli servis ajanlarına sayısız isim var. İsrail eski Başbakanı Ehud Barak, Stephen Hawking, Prens Andrew, aktör Kevin Spacey, Michael Jackson, CIA direktörü William Burns, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, sihirbaz David Copperfield, eski Beyaz Saray danışmanı Kathryn Ruemmler, milyarder Bill Gates, eski Norveç Başbakanı Thorbjørn Jagland'ın çocuklara yönelik bu suçun işlendiği partilere katıldıkları dava dosyasına belgeleriyle girdi.
Yine sosyal medyaya başka görüntü ve bilgiler düştü. ABD, New York Brooklyn'de Ortodoks Yahudilere ait bir sinagogun altında tüneller bulundu. Görüntülere göre, tünellerin kapatılmaması için direnen Yahudiler gözaltına alındı. Tünellerin amacı tam olarak bilinmiyor ancak sosyal medya hesaplarına yansıyan görüntülerde, pusetler, eski ve kirli yataklar var. Yatakların üzerinde kan izi olduğu öne sürülüyor. Olaylar üst üste gelince, burada da çocukların cinsel şiddete maruz kaldığı iddia ediliyor. Ancak bu konuda herhangi bir netlik yok.
Jeffrey Epstein'in Mossad ajanı olduğu iddiası da var. İçinde ABD'lilerin yer aldığı suç örgütünün deşifre olmasının ardından, ABD'nin sinagogun altındaki "suç merkezi"ni deşifre ettiği yönünde bir "teori" de dolanıyor ortalıkta.
Bu iddia, tartışma ve komplo teorilerinin gölgelememesi gereken şey, emperyalist kapitalist sistemin yöneticileri, siyasetçileri, askerleri, sanatçıları, çocuklara karşı işlenen bir suçun parçası. Çünkü, kapitalist sistem, insanlığa karşı bir suç örgütüdür. İnsanlığın yakın tarihine kazınan koronavirüs salgını günlerinde, yaşlı nüfusa çöp muamelesi yapılmış, doktorlar iki hastadan hangisini yaşatacağına dair tercihte bulunmaya zorlanmış, zenginler üç beş kez aşı olurken, yoksullar aşıdan bile mahrum bırakılmıştı.
Kapitalist sistem tam da komünist şair Nazım Hikmet'in "Düşman" şirinde tanımladığı gibi: "Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim/ akar suyun/ meyve çağında ağacın/ serip gelişen hayatın düşmanı/ Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına: -çürüyen diş, dökülen et-,/ bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler."
Ve bugün, bölgesel savaşların dünyayı kasıp kavurduğu bir çağda, 3. emperyalist paylaşım savaşı kapıda beklerken, tam da Rosa'nın belirttiği yol ayrımındayız; ya barbarlık ya sosyalizm!