Arzu Demir yazdı | Pınar'ın bir katili de sizsiniz!
"Cezaları artırıyoruz" propagandası eşliğinde kadın katillerine "pişmanlık affı" getirdiler. Kapıkulu yargı, üstelik "pişman" olduğunu dahi söyleyemeyen hatta "vicdanım rahat" diyerek katliamı savunan katil Cemal Metin Avcı'ya indirim yaptı.
Pınar Gültekin'in katledilmesi davasında saray yargısının verdiği karar, kısa bir süre önce Meclis'ten geçen "Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un kadın katillerinin yargılanmasıyla ilgili bölümlerinin kadınlar bakımından sonucunun ne kadar ağır olabileceğinin altını kalınca çizdi.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Pınar'ı katleden Cemal Metin Avcı'ya önce "dostlar alışverişte görsün" hesabı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ardından da tüm kadın katillerini ağır hapis cezasından kurtaran meşhur "haksız tahrik indirimi"ni uyguladı, cezayı 23 yıla düşürdü. Katilin işbirlikçisi olan diğer failler de beraat ettirildi.
Hem Muğla Başsavcılığı hem de Gültekin ailesinin avukatları bu adaletsiz, vicdansız ve hukuksuz karara itiraz etti.
İnsanın kanını donduran katliamın detaylarına girmek istemiyorum. Katil, vahşice Pınar'ı katlettikten sonra, tüm delilleri ortadan kaldırmak için yaktığı Pınar'ın üzerine beton dökmüştü.
Hal böyleyken, erkek yargı, tam da misyonuna uygun olarak, bu katliamda, "haksız tahrik indirimi" yaparak katili, ağırlaştırılmış hapisten kurtardı. Yargının gördüğü "haksız tahrik" Pınar'ın yaşam tarzıydı. Bu kararla, Saray'ın tahayyül ettiği sadece emeği ve bedeni değil ruhu da erkek devlet ve erkek karşısında köleleştirilmiş "makbul kadın" kimliğinin dışına çıkan kadınlar gözdağı verilip tehdit edilirken, Pınar ise yaşam tarzı nedeniyle bir kez daha katledildi. Bu kararla verilen mesaj, kendi hayat ve geleceklerine sahip çıkan tüm kadınlara, hepimize yöneliktir: Çizgiyi geçerseniz, katledilmeniz kaçınılmazdır! Katiliniz de kahramandır!
Kararın Gültekin ailesinin yarasını nasıl da kanattığını baba Sıddık Gültekin'in feryadında gördük.
Emin olun ki, kadınların hem sokakta hem de adliye koridorlarında "erkek adalet değil gerçek adalet" diyen mücadelesi olmasa, bir kılıfını bulup bütün katil erkekleri tümden cezasız bırakıp, aramıza salacaklar.
Mahkemenin Pınar Gültekin davasındaki kararı, açıkça işbirlikçilikten, katliama ortak olmaktan başka bir şey değil. Bu kadar açık ve vahşi bir katliamda, "haksız tahrik" bulup da bunu ceza indirimin gerekçesi yapmanın başka bir anlamı yok.
Faşist şeflik rejiminin kadın düşmanlığı ortada. En son Meclis'te kabul edilen yasa ile 21 Haziran'daki mahkeme kararına benzer kararlar bu kez "pişmanlık indirimi" olarak karşımıza çıkacak. Üstelik cezasızlık uygulamaları ile daha çok karşılaşacağız.
Söz konusu yasa ile mevcut TCK'nın "takdir indirimi"ni düzenleyen 62. maddesinde değişiklik yapıldı. "Taktir indirimi" yerine "Failin fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları nedeni", "failin fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları" gibi ifadeler ile "pişmanlık indirimi" getirildi. Böylece faşist şeflik rejimi, kadın katillerine, "Öldür, sonra da pişman olduğunu söyle. Ceza almazsın" dedi. Mahkeme salonunda "Pişmanım hakim bey" diyen kadın katillerini salacaklar.
Saray'ın yargısı zaten dünden hazır. Pınar Gültekin davasında "haksız tahrik indirimi" yapan mahkemeler, "pişmanım" diyen erkek karşısında neler yapmaz. Gerisini düşünün artık!
Kadın düşmanı bu yeni yasayı çıkartan, İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldıran, kadınları erkek şiddeti karşısında savunmasız bırakan, kadın kurumlarını kapatan, öncü kadınları hapseden, "kadın-erkek eşitliğini fıtrata aykırı bulan" ve bunu her fırsatta yüksek sesle dile getiren, toplamında ise kadınlara karşı bir savaş yürüten kendileri değilmiş gibi AKP Sözcüsü Ömer Çelik, "Hukuki süreçleri hassasiyetle takip edeceğiz" diyor.
"Cezaları artırıyoruz" propagandası eşliğinde kadın katillerine "pişmanlık affı" getirdiler. Kapıkulu yargı, üstelik "pişman" olduğunu dahi söyleyemeyen hatta "vicdanım rahat" diyerek katliamı savunan katil Cemal Metin Avcı'ya indirim yaptı. Faşist şeflik rejiminin propaganda sözcüsü de çıkıp "hukuktan" bahsediyor.
Hangi hukuk?
Kadın düşmanı faşist şeflik rejiminin tüm hukuku, erkek egemen iktidarını korumak içindir. "Dünyanın en büyük adliyelerini açtık" diye övündükleri o adliye binalarında, kadınlar lehine tek bir adaletli karar çıkıyorsa, kadınların isyanı sayesindedir.
Pınar'ın davası işimizin çok daha zor olacağını gösterdi. Kamuoyunun bu kadar gündeminde olan, kadınların öfkesine sebep olan bir davada "haksız tahrik" indirimi ile katili koruma yoluna gidildiyse, işimiz daha da zorlaşacak.
Ancak güveneceğimiz dallar var. Bunların başında da kadın yoldaşlığı ve birleşik direniş geliyor. Bu zorlu süreçten ancak bu şekilde çıkabiliriz.