Arzu Demir yazdı | Kadın katillerine 'pişmanlık' affı geliyor
"Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Sırada Meclis Genel Kurulu var. Bu tasarı yasalaşırsa, kadın katilleri "pişmanım" dediklerinde ceza indirimi alacak. Bu maddenin fail erkeklere çok açık bir biçimde söylediği şey şudur: Öldür, sonra da pişman olduğunu söyle. Ceza almazsın. Erkek yargı pratiği düşünüldüğünde bunun anlamı af.
Faşist şeflik rejimi, kadınlara erkek şiddeti karşısında koruma sağlayan İstanbul Sözleşmesi'ni gasp ederken, "Daha iyisini yapacağız" demişti.
Yaptılar da!
Elbette kadınlar için değil, kadın katili erkekler için!
Başka türlüsü de olamazdı zaten.
"Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum" sözünü her fırsatta tekrarlayan bir faşist şefin kurduğu saltanat düzeninde başka türlüsü de olmazdı.
"Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Sırada Meclis Genel Kurulu var.
Bu tasarı yasalaşırsa, kadın katilleri "pişmanım" dediklerinde ceza indirimi alacak. Erkek yargı pratiği düşünüldüğünde bunun anlamı af.
Erkeklerin kadınları katlettikleri için ceza aldıkları tüm davalar, kadınların iğne ile kuyu kazar gibi yürüttüğü mücadelenin sonucu. Yakın tarihin en bilinen örneği Şule Çet'in katledilmesi. "İntihar etti" diyerek cinayetin üzerini kapatacaklardı ancak kadınlar buna izin vermedi.
Saray rejiminin şimdiki planı fail erkekleri "indirim" uygulamalarıyla cezasız bırakmak.
Yaptıkları yanlarına kar kalsın hesabı.
Söz konusu yasa tasarısı ile mevcut TCK'nın "takdir indirimi"ni düzenleyen 62. maddesinde değişiklik yapılıyor. Değişiklik gerekçesi ise "takdir indiriminin ucunun açık olması" şeklinde açıklanıyor. Mevcut maddede yer alan "gibi hususlar" kelimesi kaldırılıyor. Ancak hakimin takdir indirimi yetkisini genişleten bu iki kelimenin kaldırılmasının hemen ardından "açık ucu kapatmak" yerine daha da açıyorlar. Çünkü maddeye "pişmanlık" ifadesini ekliyorlar.
"Failin fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları nedeni", "failin fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları" şeklinde değiştiriliyor. Böylece "pişmanlığı gösteren davranışlar" gibi son derece sübjektif bir ifade ile erkek yargının "takdir yetkisi" genişletiliyor ve "pişmanlık gösteren" kadın katillerine ceza indiriminin yolu döşeniyor.
Değişikliğin gerekçesinde "örneğin failin; fiilden sonra ortaya çıkan zararı kendisinden beklenebilecek ölçüde gidermesi veya zararın büyümesini engellemek için ciddi çaba sarf etmesi, gerçeğin ortaya çıkarılmasına önemli ölçüde katkıda bulunması ya da olayın aydınlatılmasında aktif fayda sağlaması gibi içten pişmanlığını gösteren davranışları, takdiri indirim nedeni olarak sayılabilecektir" ifadesi yer alıyor.
Bu maddenin fail erkeklere çok açık bir biçimde söylediği şey şudur: Öldür, sonra da pişman olduğunu söyle. Ceza almazsın.
Saray rejimi, bir kez daha kadın katillerinin sırtını sıvazlıyor. Nasıl ki, İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılmasının ardından kadın cinayetlerinde bir artış yaşanmışsa, bu tasarının yasalaşmasının sonucu da aynısı olacaktır.
Söz konusu yasa tasarısında dikkat çeken bir başka husus ise "ısrarlı takip" ile ilgili. Kadın özgürlük mücadelesinin bir kazanımı olarak "ısrarlı takip" suç kapsamına alınıyor ve 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Ancak yine erkeği koruyacak bir düzenleme ile kazanım boşa çıkartılıyor. "Mağdurda ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olunması" gibi bir madde ile bu erkek şiddetinin de cezasız kalmasının önü açılmış oluyor. Israrlı takibin suç kapsamına alınması için kadının, "kendini ciddi bir huzursuzluk içinde hissettiğini" ispatlaması gerekecek. Bu madde bir yandan cezasızlığın önünü açarken, diğer yandan suça maruz kalan bir kadının, bunu ispatla yükümlü kılınması anlamına geliyor. Başka bir ifadeyle kadının beyanını değil erkeğin beyanını esas alan erkek egemen anlayış bir kez daha yasa katına çıkarılmış oluyor.
Tasarıda kadınlara karşı işlenen fiillerde alt sınır cezalarda artırıma gidiliyor. Bu ilk bakışta ceza artırımı gibi görünüyor. EŞİK avukatlarından Yelda Koçak bu maddedeki tehlikeye ilişkin şunları söylüyor: "Alt sınırı 4 ay olan suçun cezası 6 aya çıkarılıyor ya da 6 ay olan 9 aya çıkarılıyor. İlk bakışta cezayı artırmak gibi görünüyor ama bu ülkede iki yılın altında hapis cezası alan biri zaten cezaevine girmiyor. Genellikle aldıkları ceza 'Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması' uygulamasına tabi tutuluyor. 2 yıl ve altı hapis cezası alanların zaten hükmü açıklanmıyor. O nedenle 2 yılın altında bir suçun alt sınırını 6 aydan 9 aya çıkarmanız hiçbir anlam ifade etmiyor."
Özetle, "cezaları artırıyoruz" propagandası eşliğinde kadın katillerine yeni bir af getiriliyor.
Kadın katillerinin affedilmesinin sonuçlarının ne kadar ağır olduğunu bir kez daha acı bir biçimde deneyimledik. Elazığ'da salgın gerekçesiyle cezaevinden izinli çıkan Fırat A, evli olduğu Cemile'nin annesi ile kız kardeşini öldürdü. Sonuç olarak, yarım bıraktığı işi tamamlaması için hapishaneden çıkarılan fail erkek, iki kadının canını aldı, işini tamamladı.
İktidarın hazırladığı tasarının yasalaşması durumunda, "pişmanım" diyen bu fail erkek, serbest kalabilecek.
Saray rejiminin kadın düşmanlığında geldiği nokta bu kadar net!