22 Kasım 2024 Cuma

Arzu Demir yazdı | İktidar nafaka hakkını gasp ediyor

İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamadan kaldıran iktidar, kadınları, şiddet yuvaları olan evlilik kurumuna mahkum etmeyi amaçladı. Şimdi bu yönde yeni bir adım atmak için nafaka hakkını ortadan kaldırıyor. AKP ve ortağı MHP, kadınları müebbet hükümlüsü gibi erkek şiddeti ve emek sömürüsüne mahkum ederek, "şef tipi aile" yapısını koruyup güçlendirip, faşist şeflik rejimini geleceğe taşımak istiyor.

İstanbul Sözleşmesi'ni gasp ederek kadınları erkek şiddeti karşısında savunmasız bırakan faşist şeflik rejimi, şimdi de gözünü nafaka hakkına dikti. Nafaka hakkını kısıtlayarak tamamen gasbına giden sürecin taşlarını döşeyen düzenleme, 6. Yargı Paketi'nde yer alıyor.

Bu gasp planı uzunca bir süredir iktidarın gündemindeydi.

Önce 2011 yılında Kestel Asliye Hukuk Mahkemesi, "nafakanın sürekli olmasının yükümlü kişiyi ömür boyu sürecek bir mali yükümlülük altına soktuğunu" öne sürerek Medeni Kanun'daki ilgili maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Neyse ki, AYM, "yoksulluk nafakasının evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün devamıdır" diyerek, başvuruyu reddetti.

Ancak konu elbette iktidarın gündeminde kalmaya devam etti. 2016 yılında Meclis'te kurulan Boşanma Komisyonu'nun hazırladığı raporda da nafakanın kısıtlandırılması istendi.

2018 yılının Ekim ayında düzenlenen nafaka çalıştayında Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, "süresiz nafaka yükümlülüğünün mağduriyet oluşturduğunu" iddia etti. Aynı iddiasını 2019 yılının Mayıs ayında yaptığı bir açıklamada da sürdürdü. İktidarın küçük ortağı MHP de yoksulluk nafakasına beş yıllık sınır getirilmesini istedi. Cumhurbaşkanlığının İlk Yüz Günlük İcraat Programında da nafaka hakkına ilişkin yeni bir düzenleme yapılacağı ilan edildi.

Tüm bunlar olurken, ortaya "nafaka mağduru erkekler" diye soytarılar çıktı. Gericiliğin ve erkek egemenliğinin bayraktarı Akit, bu saray soytarılarını manşetlerine taşıyarak, toplumu kandırmaya çalıştı.

Şimdi de 6. Yargı Paketi'nde, yoksulluk nafakasının "evli kalınan süreyle sınırlı olması" düzenlemesi yer alıyor. Sadece bu da değil. Ödeme sorumluluğunu "ihtiyaca göre" kurulan bir fondan devletin üstlenmesi öngörülüyor. Bu düzenlemenin anlamı, kadını, yoksulluk nafakasından mahrum bırakarak, boşanmaktan vazgeçirmektir.

Çok açık ki, ortada erkeklerin mağduriyeti diye bir şey yok.

Kadın Dayanışma Vakfı'nın 2019 yılında 140 mahkeme dosyası üzerinden yaptığı Yoksulluk Nafakası Araştırma Raporu'na göre, incelenen dosyaların yüzde 66,4'ünde 0-500 TL arasında nafakaya hükmedildi. Bunun ortalaması da 262 lira. Ayrıca erkekler bu nafakaları da ödemediği için kadınlar yine yargı yoluna başvurmak zorunda kalıyor. Aynı araştırmaya göre, mahkemeler tarafından hükmedilen nafakaların yüzde 50,7'si, yükümlüleri tarafından hiç ödenmiyor. Sadece yüzde 20.7'si ödeniyor.

Avukat Yelda Koçak'ın aktardığına göre, Gaziosmanpaşa Adli Yardım Bürosu'nda 2018 yılında nafaka ile ilgili yapılan 100 başvurudan 95'i ödenmeyen nafakaların icrası ile ilgili.

İddia edildiği gibi kadınlar birkaç ay ya da yıl evli kalıp boşandıktan sonra erkekten aldıkları nafaka ile zenginlik içinde yüzmüyor. Kadın Dayanışma Vakfı'nın raporuna göre, bir yıldan az süreli evliliklerde boşanmalar boşanma sayısının sadece yüzde 3,2'sini oluşturuyor.

Kadınlar, ezici ağırlıkla en yakınlarındaki erkeklerden şiddet görüyor, yani evli oldukları erkeklerden. Kadınların şiddet yuvası olan bu evlilik kurumunu terk etmelerinin bedeli de az değil. Evlilik ve çocuk bakımının sorumluluğu nedeniyle kadınlar ağırlıklı olarak çalışma yaşamına ara vermek zorunda kalıyor. Ücretli bir işte çalışmamak ya da çalışıyor olsa bile kendini ve çocuğunu geçindirmeye yetecek kadar bir ücret almamak, kadınları şiddet gördükleri evlilikleri devam ettirmeye mecbur kılıyor. Yıllarca ev içinde hiçbir sosyal güvence olmadan çalışan, bazen de aile şirketlerinde hiçbir ücret almadan çalışan kadınlar boşandıklarında ya iş bulamıyor ya da buldukları da düşük ücretli ve güvencesiz oluyor. Bu nedenle de Medeni Kanunu'nun 175. maddesi, nafaka hakkını "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz" şeklinde tanımlıyor. Kanunda elbette bir cinsiyet ayrımı yapmıyor. Ancak herkesin çok net bildiği gibi burada gerici evlilik kurumunun mağdur ettiği elbette kadınlar.

İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamadan kaldıran iktidar, kadınları, şiddet yuvaları olan evlilik kurumuna mahkum etmeyi amaçladı. Şimdi bu yönde yeni bir adım atmak için nafaka hakkını ortadan kaldırıyor. Söz konusu yargı paketinde boşanma ile ilgili kimi düzenlemeler var. AKP ve ortağı MHP, kadınları müebbet hükümlüsü gibi erkek şiddeti ve emek sömürüsüne mahkum ederek, "şef tipi aile" yapısını koruyup güçlendirip, faşist şeflik rejimini geleceğe taşımak istiyor.