Arzu Demir yazdı: HDP içindeki cinsel suçlar ve soruşturma süreci üzerine
Kadın partisi olmak HDP'nin kuruluş felsefesi. Ancak tamamlanmış, bitmiş bir süreç değil, olamaz da.
HDP, tecavüzle suçlanan milletvekili Tuma Çelik'i partiden attı. Mensur Işık'ı ise disiplin kuruluna sevk etti. Işık'ın soruşturması henüz sonuçlanmış değil.
Saray medyasının gündeminden düşmeyen HDP, bu iki gelişmenin ardından daha geniş bir kesim tarafından tartışılır oldu. Bu yazının konusu Saray ahalisi dışında kalan kesimin nasıl tepki verdiği değil. Bu iki olay üzerinden "HDP'de ‘fiziksel ya da psikolojik cinsel suçlara karşı nasıl bir tutum izleniyor?" sorusunu, sürece hakim olan konuştuğum HDP'li kadınların verdiği bilgiler üzerinden yazacağım.
Önce genel bir bilgi. Parti ortamında yaşanan cinsel taciz ve şiddette HDP'nin sorumluluk ve yükümlülükleri tüzüğünün "Disiplin suç ve yaptırımları" maddesinde yer alıyor. İsteyen 58. maddenin detaylarına bakabilir.1
Soruşturmaları, eşit temsil ilkesine göre oluşturulan Disiplin Kurulu'nun kadın üyeleri yürütüyor ve Kadın Meclisi de sürece müdahil oluyor.
TUMA ÇELİK VAKASI
Olay, pandemi öncesinde HDP'nin gündemine geliyor. Ancak içerik bugünkü durumdan farklı: "Gönüllü birliktelik." HDP'nin gündemine getirilmesinin nedeni ise "iki tarafın evli olması." Parti tüzüğünde böyle bir durumda işletilecek herhangi bir madde yok. Olamaz da. Bu konuyu geçelim.
Bu süre içinde, olayın tarafı olan kadın "tecavüze uğradığını" belirterek, şikayetçi oluyor. Ardından da Tuma Çelik hakkında hazırlanan fezleke Meclis'e geliyor. HDP Kadın Meclisi, fezlekeden Haziran sonunda haberdar oluyor. Bu arada şikayetçi kadının Tuma Çelik ile ilgili olarak HDP'ye herhangi bir başvurusu yok. Ancak HDP Kadın Meclisi Disiplin Kurulu'na başvuruda bulunuyor. Ardından da Tuma Çelik, partiden ihraç ediliyor.
HDP Kadın Meclisi'nin bu konudaki açıklamasını da hatırlayalım: "Kadın Meclisimiz, süreçten pandemi başlamadan önce haberdar olmuştur. İddialarda bahsi geçen kadınla ‘kadının beyanı esastır' ilkemizle yaptığımız görüşmelerimizde ısrarla sormamıza rağmen taciz veya tecavüze ilişkin herhangi bir beyanı olmamıştır. Haziran ayı sonunda Meclise gelen fezlekede ise taciz ve tecavüz iddiaları yer almıştır. Bu nedenle derhal disiplin süreci başlatılmıştır."2
Özellikle Saray medyası ve trollerinin "HDP tecavüzü biliyordu, gizledi" dediği nokta az önce yukarıda ifade ettiğim, "gönüllü birliktelik"ten "tecavüz şikayeti"ne geçen süre.
Bu cinsel saldırıda şu soruların sorulduğuna da tanık olduk: "Milletvekili hakkında hazırlanan fezleke HDP'nin içini karıştırmak için bir tezgah mı? Kadın bu süre zarfında HDP'nin içini karıştırmak için ifadesini mi değiştirdi?"
Sömürgeci faşist iktidarın, özel savaş politikalarını da sıklıkla hayata geçirdiğini biliyoruz. Bunun çokça örnekleri biliniyor. Bu yürütülen mücadelenin bir gerçeği. Ancak kadın özgürlük mücadelesinin ilkeleri bu duruma veya herhangi bir varsayıma feda edilemez. Hatta bu gerçek bilinerek hareket edilir.
En temel iki ilke: Kadın beyanı esastır, erkek aksini ispatlamakla yükümlüdür. Kadın, çocuk ve LGBTİ+'lere karşı her türlü şiddet, cinsel şiddet suçtur, cezasız bırakılmaz.
HDP, "Tuma Çelik vakası"nda bu ilkeleri uyguladı. Tuma Çelik istifa ettiğini duyursa da, süreç işledi ve partiden ihraç edildi. Burada, konu HDP'nin gündemine gelir gelmez, Meclis grubu, Çelik'in tüm parti ve Meclis faaliyetlerini de durdurdu.3
MENSUR IŞIK VAKASI
Ebru Işık, evli olduğu HDP milletvekili Mensur Işık'tan şiddet gördüğü için hastaneye gitti, ardından polise suç duyurusunda bulundu. Şiddet öğrenilir öğrenilmez HDP Kadın Meclisi, Işık hakkında soruşturma başlattı. "Kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadele, HDP Kadın Meclisi olarak varlık ve mücadele gerekçemizdir. Şiddet kimden ve nereden gelirse gelsin karşısında duracağız ve bununla mücadele etmekte ısrarlı olacağımızı bir kez daha kadınlar başta olmak üzere tüm kamuoyuna duyuruyoruz" açıklamasını yaptı.4 Ebru Işık'ın daha sonra ifadesini değiştirdiği basına yansıdı. Ancak HDP Disiplin Kurulu, Ebru'nun ilk beyanını dikkate alarak, Mensur Işık hakkında soruşturmayı devam ettirdi. Soruşturma bu yazı yazıldığı sırada sürüyordu.
İki cinsel suç sürecinin ortaya çıkardığı sonuçlar neler?
Birincisi; emekçi sol partilerde erkeklerin kadınlara karşı fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddet uygulamasına şaşırmalı mıyız? Kesinlikle hayır. Şaşırmayalım ama normalleştirmeyelim. Aksine emekçi sol partilerin ortamlarının da erkek şiddetinden azade olmadığını akıldan bir an bile çıkarmadan kadın örgütünü, iradesini, dayanışmasını ve kadın yoldaşlığını güçlendirelim.
İkincisi; HDP'deki bu son iki örnekte "Kol kırıldı ve yen içinde kalmadı." Bu elbette, HDP Kadın Meclisi'nin sayesinde oldu. Elbette ki, sadece HDP'li kadınların değil, tüm kadınların kazanımıdır.
"Kadın beyanı esastır" ilkesi bakımından olumlu bir pratik uygulandı. Altını çizelim; Tuma Çelik olayında, mağdur kadının fezlekeye yansıyan ikinci ifadesini –tecavüz şikayetini- dikkate aldı. Mensur Işık olayında da kadının şiddet gördüğünü beyan eden ilk ifadesini dikkate aldı. Özetle, kadın özgürlük çizgisine bağlı kaldı, kadından yana tutum aldı.
Kadın partisi olmak... HDP'nin kuruluş felsefesi. Ancak tamamlanmış, bitmiş bir süreç değil, olamaz da. Kadın partisi olmanın en önemli teminatı kadınların varlık ve temsil hakkında eşitliği sağlamak, yani eşbaşkanlık sistemi. Nasıl ki, eşbaşkanlık sistemini partiye yerleştirmek kolay olmadıysa, kadın, çocuk ve LGBTİ+'lara yönelik suçlar karşısındaki ilkeli tutum almak da kolay olmuyor. Parti içindeki erkeklikle de mücadele her gün ama her gün halen sürüyor. Örneğin "Kadın beyanı esastır" ilkesi. Bu ilkenin tüm parti örgütü tarafından içselleştirildiğini söylemek mümkün değil.
Üçüncüsü; her iki cinsel suç örneğini de iktidar, genelde HDP özelde de HDP'li kadınlara yönelik bir linç kampanyasının gerekçesi yaptı. HDP milletvekili Hüda Kaya, siyasi lince maruz kaldı. Aslında bu da eşyanın tabiatı gereği normal. Ancak "Cinsel suçların kamusal alanda tartışılması HDP'ye zarar verir" diye düşünmek asla kabul edilemez. Aksine, HDP bir kadın partisi olmanın gereği olarak, fiziksel ve cinsel suçlara karşı yürütülen soruşturma süreçlerinde -cinsel şiddete maruz kalan kadın, çocuk ya da LGBTİ+'lerin mağduriyetini artırmamak kaydıyla- şeffaf olmak zorunda. Failin parti içindeki görevine, yetkisine, seçim bölgesindeki ağırlığına ya da aşiret, aile gibi güç ve yetkisine bakılmaksızın kadın özgürlük mücadelesinin ilkelerinin uygulanması, suçluların cezalandırılması, HDP'yi güçlendirir.
Bu iki olaydan çıkarılması gereken bir başka sonuç ise; milletvekili, belediye başkanlığı ile herhangi bir il, ilçe vs. organlara yöneticilerin belirlenmesi süreçlerinde de, daha ilkeli davranılması gerektiği. Elbette HDP "ahlak zabıtası" gibi her bir adayın yaşamını gözetlemeyecek ancak adaylık ya da seçim süreçlerinde cinsel suçlara ilişkin gelen en zayıf olasılığı bile gözden kaçırmamalıdır.
Elbette, gerek kadın partisi olmanın gerekse de kadın, çocuk ve LGBTİ+'lara karşı her türlü şiddete karşı mücadelenin en temel güvencesi, parti içindeki kadın örgütünün güçlendirilmesi. Bu konuda "karma partilerde", özellikle de sosyalist partiler de kadınlar önemli deneyimler biriktirdi, kazanımlar elde etti. Bunları güçlendirmekten başka bir yol yok.
1 https://www.hdp.org.tr/tr/parti/parti-tuzugu/10
2 https://www.hdp.org.tr/tr/tuma-celik-hakkindaki-iddialara-iliskin-aciklama/14477
3 https://hdp.org.tr/tr/tuma-celik-in-istifasi-hakkinda/14474
4 https://www.hdp.org.tr/tr/mensur-isik-in-siddet-uyguladigi-haberi-hakkinda/14462