22 Kasım 2024 Cuma

Arzu Demir yazdı | 'Çocuklarımızın cenazelerini almak istemiyoruz'

Hapishanelerde en az bin 650 hasta tutuklu var. Bunların 604'ü ağır. Aslında tutuklu ve hükümlülükten hasta haline geçen bu insanların tahliye edilmesinin önündeki en büyük engel Adli Tıp Kurumu.

Hakkı Boltan ile 2016 yılının Ocak ayının başında Haber Nöbeti kampanyasını yaptığımız dönemde tanıştım. "Gerçeğin peşindeyiz, meslektaşlarımızın yanındayız" diyen bir grup gazeteci bir araya gelmiştik.

Saray faşizminin halkın üzerine karabasan gibi çökmeye başladığı o günlerde, İstanbul'dan gruplar halinde Diyarbakır'a giderek Kürt gazeteci arkadaşlarımızla dayanışma göstermeye çalışıyorduk. Bunu ne kadar yapabildik, bilemiyorum. Ancak amacımız, niyetimiz buydu.

O günlerde Hakkı Boltan'ı "Hakkı abi" olarak tanıdık. O zaman Özgür Gazeteciler Cemiyeti'nin Başkanıydı. Dayanışma için gidiyor olsak da, Hakkı abi Diyarbakır'da çok kahrımızı çekti.

Sonrasında sayısız kez gözaltına alındı, hakkında davalar açıldı. Her seferinde "Gerçekler karanlıkta kalmasın diye yazmaya devam edeceğim" dedi.

Bugünlerde Diyarbakır'da yeni bir adalet ve hak mücadelesinin içinde. Diyarbakır Barosunda bir grup tutsak yakını 17 gündür adalet nöbeti tutuyor. Hakkı Boltan da ilk günden itibaren bu eylemin içinde. Uzunca bir zaman sonra O'nu, 30 Kasım akşamı Özgür Tv'de yayınlanan programda dinledim. Yine her zamanki sakinliği ile yavaş yavaş anlatıyordu.

Hakkı Boltan ve birlikte nöbet eylemi yapan ailelerin talepleri, tutsakların şu anda ağır bir biçimde yaşadıkları iki temel soruna işaret ediyor. Birincisi; tamamen keyfi gerekçelerle tutsakların tahliyelerinin engellenmesi. İkincisi hasta tutsakların tahliye edilmeyerek ölüme terk edilmesi.

Hakkı Boltan bu iki noktada kamuoyunu duyarlı hale getirmek istediklerini söylüyor.

"İnfaz yakma" olarak bilinen tahliyelerin engellenmesi giderek büyüyen bir sorun. "İyi halli olmadıkları" ya da daha önce verilen "disiplin cezaları" gerekçesiyle tahliye edilmeyenler arasında 30 yıl gibi insan ömrünün yarısını hapiste geçiren tutsaklar var.

Düşünün durumu; 20 yaşında genç bir insan olarak hapse girmişsiniz ve 50 yaşında orta yaşın üzerinde bir insan olarak çıkacakken, "Hayır, çıkamazsın" deniliyor. Hasta tutsak Menderes Leyla örneğin. 27 yıl zaten özgürlüğü elinden alınmış.

Şimdi de tahliyesi 6 yıl ertelendi. Gerekçesi 10 yıl önceki disiplin cezaları. Faşizmin "hukuku" keyfiyettir. Sonuç; intikamcı faşist devlet pratiği; hapisten çıkacaksan da sen değil tabutun çıkacak.

Hakkı Boltan'ın oğlu Civan da Bolu F Tipi Hapishanesinde rehin tutuluyor. Annesi iki yıldır oğlu ile görüşememiş. "Annesi yürüyemiyor. Bu nedenle Bolu'ya kadar gidip Civan'ı görecek durumda değil. Uzun yıllardır oğlunu göremiyor" diyor.

Civan'ın bir kolu ve bir gözü yok. Başında da şarapnel parçası var. Hakkı abi oğlu için "Soğuk yerde tutulmamalı. Ancak Bolu gibi ayaz, soğuk bir yerde tutuluyor. Bize yakın bir cezaevine sevk edilmesi için çok başvurduk ama sonuç alamadık" diyor.

Oğlu hakkında verilen AİHM kararlarını hatırlatıyor ve ekliyor: "Aile olarak bizi de hapse koymuş gibiler. Adeta çocuğumuzun ölümünü bekliyoruz."

Hapishanelerde en az bin 650 hasta tutuklu var. Bunların 604'ü ağır. Aslında tutuklu ve hükümlülükten hasta haline geçen bu insanların tahliye edilmesinin önündeki en büyük engel Adli Tıp Kurumu.

Adalet Bakanlığı'nın 22 Ocak 2020 tarihli açıklamasına göre, 2013-2020 yılları arasındaki 7 yıllık zaman diliminde Adli Tıp Kurumu, bin 330 tutsağın ağır hastalık raporunu onaylamayarak "Hapishanede kalabilirler" dedi.

2021 yılının ilk 3 ayında hapishanelerde tutulan 13 kişi yaşamını yitirdi. Kan kanseri olan 70 yaşındaki Mehmet Ali Çelebi, 25 Ağustos'ta tahliye edildikten çok kısa bir süre sonra 4 Eylül'de yaşamını yitirdi.

Diyarbakır'daki ailelerin yanı sıra Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi de bir süredir aynı taleplerle eylemler düzenliyor.

Genellikle hapishane önlerinde açıklamalar yaparak, seslerini bir yandan da tutsaklara duyurmaya çalışıyorlar. "İnfaz yakmalara son verilsin. Hasta tutsaklar serbest bırakılsın" demek için 3 Aralık Cuma günü saat 11.00'de Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda olacaklar.

Hapishaneler sorunu maalesef tutsakların ve tutsak yakınları ile birkaç devrimcinin üzerine kalmış durumda. "Sol yüksek siyasetin" bile gündemine giremiyor. 3 Aralık günkü eyleme katılmak, ailelerin ve tutsakların üzerinden bu yükü almak bakımından da önemli.