Arzu Demir yazdı | 1 Temmuz'da hayatı durduralım!
Kadın örgütleri, İstanbul Sözleşmesi'nin ardından yeni saldırıların sırada olduğunun farkında. Faşist iktidara karşı 1 Temmuz günü, işyerinde, okulda, evde, sokakta, büroda hayatı durduralım.
İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldırarak kadınları, erkek/devlet şiddeti karşısında savunmasız bırakma planı, saray rejimi tarafından stratejik önemde bir hamle. Gerici bir toplumu inşa edebilmesi için, erkek/devlet karşısında biat etmiş, köleleştirilmiş kadına ihtiyacı var. "Makbul kadın"sız bu toplumu inşa edemez.
Bu nedenle, ne olursa olsun, 1 Ağustos 2014'ten bu yana uygulamak için ayak direttiği İstanbul Sözleşmesi'ni 1 Temmuz itibariyle tamamen ortadan kaldırmak istiyor.
Kadın örgütleri daha önce defalarca söyledi; faşist şef, 20 Mart'ta yayınladığı kararname ile kadınlara savaş ilan etti. Katledilen kadınların varlığının, bir cins kırımına dönüştüğü, Nadira Kadirova ve Yelda Kaharman örneklerinde olduğu gibi genç kadınları katleden AKP'lilerin "iyi aile babaları" olarak toplum içinde boy göstermeye devam ettiği, Gülistan Doku örneğinde olduğu gibi kadınların kaybedildiği bir süreçte, İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldırmak, kadınları ölüme mahkum etmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Bu büyük saldırıyı durdurmaya, haklarını ve hayatlarını korumaya çalışan kadınlar, 1 Temmuz'da bulundukları her yerde hayatı durdurmaya hazırlanıyor.
Kadın örgütleri, İstanbul Sözleşmesi'nin ardından yeni saldırıların sırada olduğunun farkında. Örneğin, iktidar, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu işlevsiz kılmak istediğini gösterdi. Ayrıca iktidarın çok isteyip de bir türlü çıkartamadığı, çocuk tecavüzcülerine af getiren yasa sırada. Geçtiğimiz günlerde Ceza İnfaz Yasası'nda değişiklik öngören kanun teklifinin Meclis Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında, AKP'li vekiller, konuyu gündeme getirerek bir nabız yoklaması yaptılar. HDP ve CHP'li vekillerin tepki göstermesi üzerine geri adım atmak zorunda kaldılar. Ancak komisyona katılan HDP Milletvekili Züleyha Gülüm'ün de belirttiği gibi kadın örgütleri bu yasa düzenlemesine karşı teyakkuz halinde olmak zorunda.
Sadece bu yoklama girişimi de değil. İktidarın hazırladığı 4. Yargı Paketi de kadın ve çocuklara yönelik yeni bir saldırı olacak. "Boşanmış eşe şiddete ağır ceza" başlıkları ile saray medyası tarafından sunulan pakette, katalog suçlar kapsamına giren "çocuğun cinsel istismarı" suçunda "somut delil" şartı getiriliyor. Her türlü delile rağmen çocuk istismarcılarının, tecavüzcülerinin ortalıkta dolandığı düşünüldüğünde, bu düzenlemenin yasalaşması durumunda, faillerin tutuklanmaması bir yana, tutuklu olanların da salıverilmesi ve çocuklara yönelik cinsel suçların tamamen cezasız kalması söz konusu olacak.
İktidarın bu saldırı hazırlıkları düşünüldüğünde de 1 Temmuz'un önemi daha da artıyor. O gün, kadınlar hayatı durdurursa, meydanları, sokakları doldurursa, "Haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz" sözünü bir fırtınaya dönüştürürse, saray faşizminin planlarını bozabilir.
Hatırlayalım… İktidar, İstanbul Sözleşmesi'nden daha önce çekilecekti. Ayrıca, çocuk tecavüzcülerine af getiren düzenlemeyi de iktidar, birçok kez gündeme getirdi, ancak kadın direnişi nedeniyle geri çekmek zorunda kaldılar. Yeniden başarabiliriz ve başarmak zorundayız. Yoksa, başta evler olmak üzere her yer kadınlara mezar olacak. LGBTİ+'lar, nefret saldırılarına maruz kalacak. Çocuklar ise "evlilik" adı altında ömür boyu tecavüz saldırısına maruz kalacak.
Faşist iktidara karşı 1 Temmuz günü, işyerinde, okulda, evde, sokakta, büroda hayatı durduralım. İş bırakalım. Kent meydanlarını dolduralım, caddelerde trafiği bloke edelim. Resmi kurumları işgal edelim. Tencere, tava, düdüklerle ses çıkartalım, yeri göğü inletelim. Oturma eylemleri yapalım, taleplerimizi bayrak yapıp olduğumuz her yere asalım. İsyan edelim, faşist iktidarı durduralım. Hayatı durduralım, hayatlarımızı koruyalım.