22 Kasım 2024 Cuma

Antipolitik TKP

"Bu Düzen Değişmeli Platformu", kimin oyunu bölmeye aday olduğunu düşünmektedir? TKP ve Platformunun burjuvazinin iki cephesinden herhangi birsinin oylarını bölme takati ve yeteneği, kapasitesi var mıdır?
Emekçi solda yer alan siyasi parti ve örgütlerin bir skalası yapılacak olsa TKP hak etmişliğin verdiği güvenle sağ uca yerleşirdi. Kuşkusuz ÖDP hemen ondan önce, bitişik solunda yer alır, ama sıralamanın farklı gözüktüğü politik an ve durumlara da rastlanırdı. ÖDP’nin hemen solunda yer alan ve özellikle zaman zaman bu alana iştahla bakan yapıların varlığını da unutmayalım.
 
Emekçi sol siyaset skalasının "sağ ucu", emekçi solun bittiği burjuva solun başladığı "siyaset bölgesi"dir. Emekçi sol ile burjuva solun temas ve geçişkenlik bölgesi olması hakikati, bu siyasi alana bataklık niteliği kazandırır. Siyasal varlığını bu mecrada sürdürme çabası ise siyasi parti ve örgütlerin yapısal doğasına işler, her önemli siyasi çarpışmada kendini gösteren karakterize edici nitelikler kazandırır.
 
24 Haziran seçimlerine 17 seçim bölgesinde katılacağını açıklayan TKP’nin
"Bu Düzen Değişmeli Platformu"nun, "Oyları bölüyor muyuz?" başlıklı açıklaması bu bakımdan çarpıcı olduğu kadar kendini aşan bir malzeme yığını ve siyasal bir garabet olarak dikkat çekicidir.
 
"Oyları bölüyor muyuz" sorusuna açıklamanın verdiği "Evet biz oyları bö-
lüyoruz, bunu açıkça söylüyoruz" yanıtı, meydan okuyucu ve oldukça cüretkardır! Fakat sahi TKP ve Platformu kime meydan okumaktadır? AKP-MHP politik İslamcı ülkücü faşist iktidarına mı? CHP-İYİP-SAADET-DP statükocu gerici-faşist karması düzen blokuna mı?
 
"Bu Düzen Değişmeli Platformu", kimin oyunu bölmeye aday olduğunu düşünmektedir? TKP ve Platformunun burjuvazinin iki cephesinden herhangi
birsinin oylarını bölme takati ve yeteneği, kapasitesi var mıdır? Hatta biraz daha ileri gidip, bu tavrın "bugün için düzenle siyasal bir sorunu" var mıdır diye sormak da yersiz değildir!
 
Hem sahi, TKP ve Platformunun böyle bir açıklama yapması hangi ihtiyaçtan
doğmuştur? Sakın, işçi ve emekçilerden, özgürlük için her gün faşizmle göğüs göğüse çarpışan kadınlardan, gençlerden, Kürt ulusal demokratik hareketinden, demokratik Alevi hareketinden, tekellere karşı suyunu, toprağını savunan emekçi köylülerden, politik özgürlük ve siyasal demokrasi mücadelesinin en ağır yüklerini omuzlayan HDP-HDK ekseninde gelişen halkçı antifaşist cephede 24 Haziran seçim mücadelesinde birleşen emekçi sol siyasi parti ve örgütlerden gelecek eleştirileri göğüsleme, savuşturma, önünü kesme kaygı ve telaşından doğmuş olmasın!
 
Mahalle baskısından yakınıp sızlanmaları durumu anlatıyor aslında. TKP ve Platform, "Evet biz oyları bölüyoruz" diyor ama onların "bölücü" olamayacakları bilindiği kadar hemen takip eden şu satırdan da anlaşılıyor: "Emekçi halkın, yurtseverlerin, aydınlanmacıların, Türkiye’nin tek seçeneği olan sosyalizmin oylarını bir ilkesizlik denizinin içinden çıkarmaya çalışıyoruz."
 
Vay ki, vay!.. Bu havayı "İstanbul NATO’ya kapılarını kapatıyor" gürlemesinden hatırlıyoruz. Kahramanlarımız NATO toplantısı olacağı gün, İstanbul dışında kampa çekilmişlerdi de nasıl da zor durumda kalmıştı emperyalizmin savaş örgütü! Fakat bu defa durum farklı, halkçı demokratik
cephede birleşerek çarpışmaya girmekten kaçınmayı gerekçelendirmek, haklılaştırmak o kadar kolay değil. İlkesizliği ve politikasızlığı ilkelilik olarak sunacak, daha doğrusu yutturacak bir kıvraklığa ihtiyaç
var.
 
TKP ve Platformun cepheleşmeme, ittifak yapmama ilkesi nereden geliyor? Bu şekilde soru yanlış soruldu, doğrusu şöyle olmalı; TKP’nin Kürt ulusal demokratik hareketi (ve devrimcilerle) aynı cephede yer almama ilkesinin anlamı nedir?
 
Lenin’den günümüze sosyal şovenizmde devrimcilerin asla tahammül edemediği bir "yerel"lik, "milli"lik ve "millet" kokusu vardır hep. Sömürgecilik ve burjuvazi ile ideolojik köprülerdir bunlar, kendi burju-
vazisinden kopamamış "sosyalist söylemin" yapısal karakteridir sosyal şovenizm.
 
Örneğin, Türk sömürgeciliğinin 24 Haziran seçimleri için oluşan iki cephesinin ittifak kriterlerinin birinci ilkesi, HDP’ye karşı tavır ve mesafedir. TKP ve Platformunun bu ilkeyle olan yakınlığı, devrimcilik ve Kürt ulusal özgürlük mücadelesiyle mesafesinin tersinden yansımasıdır. 
 
Sahi, TKP’nin "sosyalizmin oylarını bir ilkesizlik denizinin içinden çıkarmak" adına seçimlerde halkçı demokratik bir cephe, blok vb. oluşturmayı reddetmesine dayanak yapılan siyaset ilkesi nedir?
 
Platform, "Türkiye’nin tek seçeneği olan sosyalizmin oylarını bir ilkesizlik denizinin içinden çıkarmaya çalışıyoruz" diyor. İyi de 24 Haziran seçimlerinin siyasal sorunu ne? 24 Haziran’da sosyalizm mi kapitalizm mi "Türkiye’nin" iktisadi ve toplumsal düzeni mi oylanacak? TKP ve Platformu böyle olmadığını, böyle bir oylamanın söz konusu olmadığını da çok iyi biliyor tabi. 24 Haziran seçim çarpışmasının merkezinde yeni rejim biçimiyle birlikte, diktatörün ve AKP-MHP faşist diktatörlüğünün yasallığının sağlanması, diğer bir ifade ile bir şekilde halkın rızasının oluşturulması sorunu duruyor. Ya buna karşı özgürlükçü, halkçı demokratik bir tutum geliştirecek ya da siyaset dışı kalarak en iyimser bir ifade ile nesnel olarak diktatörün değirmenine su taşıyacaksınız! Bunun dışında sosyalizmin ilkeli bir tavrı da gelecek inşası da olamaz. "Düzeni" rahatsız edecek, halklarımızı, işçileri, ezilenleri düzeni değiştirmek üzere hazırlayıcı olan da budur.
 
"Seçim, oylar aynı çuvalda toplansın diye değil, farklı olanlar ayrışsın, bölünsün diye yapılır. Evet biz oyları bölüyoruz, bunu açıkça söylüyoruz." Seçim mücadelelerinde ittifaklar olmaz antipolitik ilkesi, faşist diktatörlüğe -isterseniz faşizm tehlikesine karşı deyiniz- siyasi olarak cepheleşme ilkesinin olamayışının itirafı değil midir bu!
 
Siyasal bilgiçliğiniz ve kibriniz sizde kalsın "seçimler", "farklı olanlar ayrışsın, bölünsün diye yapıldığı" kadar, "benzer" olanlar birleşsin, cepheleşsin diye de yapılır! Ayrışmak ne kadar sınıf mücadelesinin gereklerine bağlı gerçeklik ise birleşmek de bir o kadar öyledir! Farklı olanların ayrışması gerektiği basit genel doğrusuyla, emekçi sol güçlerin seçim mücadelesinde faşist diktatörlüğe karşı daha büyük bir antifaşist cephe oluşturmak yolunda seçimlerde birleşip cepheleşmesini vurmaya kalkışmak bir TKP cinliği olarak kayıtlara geçebilir ama politik bakımdan herhangi bir kıymeti harbiyesi olmaz.
 
"Bugünkü siyasi iktidarın halk düşmanı politikalarına karşı halkı ayağa kalkmaya, bu iktidarı yalnızlaştırmaya çağırdığınızı" iddia ettiğiniz zaman, size sahi ciddi misiniz diye sorulacaktır! Öyle ya ciddiyseniz, "Bugünkü siyasi iktidarın halk düşmanı politikalarına karşı ayağa kalkan"
ve direnenlerle bir seçim bloku, cephesi, demokratik işbirliği oluşturmaktan neden kaçınıyor ve kaçıyorsunuz? Neden onlarla birlikte cepheleşmeyi ilkesizlik olarak takdim ediyorsunuz?
 
TKP ve Platform, "Seçimlere katılan diğer partiler, kurdukları ittifaklar, onların kimi aday gösterdiği, bütün bunlar bizi ilgilendirmiyor" diyebiliyorsunuz. Açık ve kabaca antipolitikaya sapmaktan medet ummak nasıl bir politika oluyor? "Bizi ilgilendiren 24 Haziran sonrasında halkın çaresizliğinin, umutsuzluğunun biraz olsun azalmasıdır" dediğiniz zaman "Sahi mi, size inanalım mı?" demekten kendimizi alamıyoruz! "24 Haziran sonrasında halkın çaresizliği, umutsuzluğu" nasıl azalabilir? Hangi partinin, hangi ittifaklar cephesinin, nasıl bir programı olduğunun, ne yaptığının bir önemi yok mudur, halkın çaresizliği ve umutsuzluğunun biraz olsun azalması bakımdan? HDP-HDK ekseninde gelişen halkçı demokratik cephede birleşerek özgürlük ve siyasal demokrasi mücadelesinin yükseltilmesi ve bu yoldan kazanılacak başarılarla halklarımızın, ezilenlerin kendi gücünü görmesi, umutsuzluk ve çaresizliğin panzehirdir ve 24 Haziran seçim mücadelesinde büyük kitleler nezdinde bunu başarmanın başkaca bir yolu da yoktur.
 
Sahi "Seçimlere katılan diğer partiler, kurdukları ittifaklar, onların kimi aday gösterdiği, bütün bunlar bizi ilgilendirmiyor" derken, HDP-HDK ekseninde gelişen halkçı demokratik cepheyi, sömürgeci Türk burjuvazisinin iki cephesi ile aynı şekilde göstermek ve sunmaktan siyasi, entelektüel ve ahlaki bir rahatsızlık duymuyor musunuz hiç? Siyasi etik, gerçeğe saygı falan hiçbir ölçü endaze yok mu sizde!
 
Durum yeterince netleşmiş bulunuyor; TKP ve Platform HDP-HDK ekseninde yükselen halkçı demokratik cephe karşısında kendini "oyları bölücü" pozisyonda gördüğü için peşin peşin oyları böleceğini açıklayarak savunma yapıyor. Bu kötü savunmanın TKP’yi daha çok bataklığa çektiğini hatırlatmak zorundayız! "Oylar"ı bölemeyeceğinizi adınız gibi biliyorsunuz ama ayrı ve farklı görünmeyi başardığınız da kesin! Biz onlardan değiliz! Övünerek ve özgüvenle yürüdüğünüzü söylediğiniz yolun öteki mahalleye çıktığını hatırlatma sorumluluğumuz var. Mahalle baskısı falan filan sızlanmanıza gerek yok, Türk sömürgeciliği mesajınızı aldı, rahat olun!