7 Ekim 2024 Pazartesi

Anka Sonay yazdı | Zîlan canfeda direnmenin ve yaşamanın öncüsü oldu

Zîlan Destan, Kobanêli Elende El Muhammed yoldaş, Ortadoğu devrimine açılan kapıda yürüttüğü mücadele esnasında, Rojavalı ilk parti şehidi olma onurunu göğüsledi. O, devrime ve yoldaşlarına her zaman ışık veren kutup yıldızımız olacak.

Teslim olmamaktır ölmek
Yaşamaksa Zîlanlarca direnmek

Devrimciliğin sınandığı, bir eşiğin atlanması gereken dönemler vardır. Böylesi dönemlerde tarih sayfaları daha hızlı dolmaya başlar. Haznenin bir yanını deneyimlerden beslenen devrimci eylem oluştururken, bir yanını mücadelede işaret fişeği olmayı başarabilenler doldurur. Zîlan yoldaş da devrimci savaşımın giderek büyüdüğü bu dönemde Yasemince bir ışık oldu yoldaşlarına.

Zîlan Destan, Kobanêli Elende El Muhammed yoldaş, Ortadoğu devrimine açılan kapıda yürüttüğü mücadele esnasında, devrimci görevlerini sürdürürken ölümsüzleşti. Şehadetiyle parti tarihindeki ilkler arasındaki yerini aldı. Rojavalı ilk parti şehidi olma onurunu göğüsledi.

Zîlan yoldaş, en yalın ifadesiyle partiye ve şehitlere bağlı, coşkulu ve bir o kadar mütevazi bir devrim emekçisiydi. Zîlan denince akla, ilk önce cesaret, irade, kopuş, örgüt ve devrimci ısrar gelir.

Mücadelesinin her anını başı dik sürdüren Zîlan yoldaş, sınırları aşan bir devrimci bilinç yaratmayı başardı. Yoldaş, hiçbir zaman nesnel koşulların zorluklarına teslim olmadı. Ve her zaman "Nasıl ilerleyebiliriz?" sorusunun yanıtını aradı.

Rojava devriminin ilk yıllarında Kobanê'nin kadın düşmanı faşist DAİŞ çeteleri tarafından kuşatıldığı günlerde, ailesiyle birlikte Bakurê Kürdistan'a geçmek zorunda kaldı Zîlan yoldaş. İşçilik yaparak geçimlerini sağlamaya çalıştı. Burada kaldığı süreyi özgür bir kadın olmanın, kendi ayakları üzerinde durmanın provasına dönüştürdü. İşçi sınıfının ezilmişliğini mücadele bilincinin harcı yaptı. Devrimi savunup özgür bir yaşamı inşa etmek yerine, kaçıp "rahatlığı" arayanların tersine, kapitalist sistemin gerçek kirli sömürgeci yüzünü görüp, yönünü mücadele alanlarına çevirdi. Özgürlük fikriyle mücadele bilinci gelişti. Zîlan yoldaş, politik özgürlük elde edilemeden bireylerin de özgürlüğünün mümkün olamayacağını kavradı. Bu yüzden Rojava devrim topraklarına geri döndü, partisiyle ilişki kurdu.

'BİR ÖRGÜT VE ÇİZGİ İNSANI OLDU'
Zîlan yoldaş, erkek egemenliği ve inanç baskısının egemen olduğu coğrafyada, çok güçlü bir cins bilincine sahipti. Güçlü ve cesur iradesiyle, demokratik ve cins özgürlükçü mücadelelerin, halkı politik haklar mücadelesinde eğitme olanaklarının gelişkin olmadığı bu topraklarda, hızlıca kadın devriminin bilinciyle kuşandı. Toplumsal yaşamda maruz bırakıldığı baskıların rolü vardı elbette tüm bunlarda. Ancak daha önemlisi, bu koşullarda Zîlan yoldaşın güçlü bir iradeyle cins bilincini erken yaştan itibaren kuşanmasıydı. Cins mücadelesinin, politik özgürlük ve özel mülkiyet düzenine karşı verilen mücadeleyle birleşmesi gerektiğini bilince çıkardı. Bu fikri inşa eden komünist öncünün saflarında etkin roller aldı.

Zîlan yoldaş bir örgüt ve çizgi insanı oldu. Nerede olursa olsun, kiminle olursa olsun O'nu yöneten temel kriter parti çizgisi oldu. Yoldaşlarını çok sevdi, kendini sınırsızca parti çizgisine adadı. Hiçbir zaman ruhsuz ve mekanik olmadı. Her görevinde mutlaka devrimci bir incelik üretti. O, örgüt sistemlerini aşan veya gerileten pratiklere karşı yılmaz bir savaşçı oldu. Yoldaşlarıyla kurduğu ilişkide belirleyici kıstası, partiyle kurdukları bağ ve fedailik düzeyleriydi. Hiçbir zaman kendi fikirlerini esas almadı, O'nun için bireyi kolektifle buluşturan değerler en yüksek ölçülerdi. Yoldaşlarına bu konuda emek harcamaktan da geri durmadı.

Kolektif olmadan devrimci mücadele yürütülemeyeceği gerçeğini iyi bilen Zîlan Destan yoldaş, bu konuda da bir adım ileride yürüdü. Parti olmadan yaşayamayacağını çok kez dile getirdi. Kendini bu denli partisine adayan Zîlan yoldaş, görev seçmeyi, kendini dayatmayı, partizanlıktan uzaklaşmayı her zaman mücadele konusu yaptı. Görev yapmadığı kent, köy, alan kalmadı Rojava'da. Nerede olursa olsun, partisinin ihtiyaç duyduğu tüm alanlara amasız-fakatsız koştu. Her ne kadar gönlünde yeni alanlarda, politik askeri mücadele yürütme isteği yatıyor olsa da bunu hiçbir zaman andaki görevlerin önünde bir engele veya dayatmaya dönüştürmedi. Fikirlerini kararlıca savundu, kolektif kararları uygulamakta da aynı kararlılıkta oldu her zaman. Bir irade ve ısrar örneğine dönüştü.

'ŞEHİTLERLE KAZANILAN VARLIK HAKKININ NİŞANESİ'
Devrime yönelik saldırılar, özel savaş yöntemleri ve tasfiyeciliğin arttığı son dönemlerde Zîlan yoldaş, örgütsüz yaşamı savunanlara anlam veremedi. Ailesine birkaç saatlik mesafede devrim mücadelesini büyütürken bile bir an olsun durup arkasına bakmadı. Bu fikri aklından bile geçirmeyi zül saydı. Özlemlerinin kendisini yönetmesine izin vermedi, onları yönetmeyi bildi. O özlemlerini değil, yoktan var edilen komünist kitle örgütlerinin ağır yüklerini dert etti. Gelişim sorunlarına kafa yormayı başardı. Kendisini halkı için devrim topraklarında partisinin kurmay öncülük görevini yerine getirecek özgür kadını yaratmaya adadı. Gerilimlerini büyük çarpışmalar uğruna sıçrama tahtasına dönüştürdü. Bu süreçleri güçlü ve derin yaşamasının nedenlerinden biri, teslim olmak nedir bilmeyen iradesiydi.

Zîlan yoldaş, komünistlerin Rojava'da şehitlerin kanıyla kazanılan varlık hakkının nişanelerinden biri oldu. Bu varlığın enternasyonal ve dayanışmacı bir düzlemle sınırlı olmadığını, devrimin savunmasında olduğu gibi inşasında ve sosyalizme doğru ilerletilmesinde de özneleşme iddiasında olduğunun en güçlü kanıtı oldu.

Rojava devriminin geleceğinin sosyalizmde olduğu gerçekliğini güçlü kavrayan Zîlan yoldaş, Kürt ve Arap halkından işçi, kadın ve gençlerin komünist kitle örgütlerinde daha etkin hale gelmeleri için dur durak bilmeden çalıştı. Her alanda güçlü çalışmalar için profesyonel devrimcilerin ihtiyaçlara göre kendini eğitmesi ve geliştirmesi gerekliliği fikri O'nu her zaman yönetti. Zîlan yoldaş, mücadeleyi aynı zamanda bir okul olarak değerlendirmesini bildi. Profesyonel bir devrimcinin, kendisini partisi ve halkı uğruna mücadeleye sınırsızca yatırmasının ve geliştirmesinin, hızlı kopuşlarla sıçramalı ilerlemesinin yeni düzeyde bir örneğini yarattı. Partisini yaşamıyla, gülüşüyle ve coşkusuyla kitlelere ulaştırmaya çalıştı.

'PARTİ VE YOLDAŞ SEVGİSİNİ GÜÇ KAYNAĞINA DÖNÜŞTÜRDÜ'
Zîlan Destan, etkin ve coşkulu biri olarak, parti yaşamında yoldaşlık duygusunu her zaman en yüksekte tuttu. Tek tek her yoldaşı ve her örgütü güçlendirme yollarını aradı. Gelişimleri için gerekenleri düşündü, ihtiyaçları büyük bir irade ile sırtladı. Ve tüm bunlar için emek vermekten hiç kaçınmadı. Parti ve yoldaş sevgisini, devrimci mücadelesinde güç kaynağına dönüştürdü, kendi gelişimini yoldaşlarının gelişmesine bağlayarak hareket etti. O'nun parolası "Benim gelişimim yoldaşımın gelişimi; bizim gelişimimiz partimizin gelişimidir" şeklinde oldu.

Zîlan yoldaş, fedailik ve direnişte yeni bir çıta bıraktı geride kalanlara. O, yaşamının son anlarında, son nefesini verirken bile yoldaşlarına ulaşmak için direndi. Ölüme baş eğmeyen vedasıyla, yoldaşlarına bir mesaj bıraktı: "Özneleşin, güçlenin, birliğinizi güçlendirin, parti iradesini sağlamlaştırın ve yoldaşlığı en yüksekte tutun."

Devrim topraklarında Zîlan yoldaşın adı ilelebet yaşayacak. O, devrime ve yoldaşlarına her zaman ışık veren kutup yıldızımız olacak. O'nun devrimci pratiğinden öğrenmek, niteliğini yükseltmek ve Ortadoğu topraklarında komünist hareketin kök salması için mücadele etmek, Zîlan Destan'ın bayrağını devralan yoldaşlarına bıraktığı görevdir. Bu görevleri layıkıyla yerine getirmek; Zîlan gibi yaşamak, Zîlan gibi direnmek, Zîlan gibi emek vermek anlamına gelecek. Zîlan yoldaşın şehadeti, amaca bağlı kararlı mücadeleleri inşa eden bir komünist olma görevini her yoldaşın önüne koydu.

Zîlan yoldaşın bayrağı şimdi hepimizin ellerinde…

Bir adım ileriye değil, devrimci savaş siperlerinin en önüne…