4 Ekim 2024 Cuma

Alirıza Çalpar yüzü maskeli kişilerce kaçırıldı, işkence gördü, ölümle tehdit edildi

Sosyalist işçi Gökhan Güneş'in kaçırılarak işkence görmesinin ardından Tokat'ta Alirıza Çalpar da gündüz vakti sokak ortasından yüzü maskeli kişilerce kaçırıldı. Gördüğü yoğun işkencenin ardından  para ve banka kartı alınmış şekilde tenha bir yere bırakılan Çalpar, konuya ilişkin suç duyurusunda bulunduğunu henüz bir geri dönüş alamadığını kaydetti. Çalpar, işkence sırasında kendisinin ve ailesinin ölümle tehdit edildiğini aktardı. 

Türkiye'nin hemen hemen her yerinde görülmeye başlayan insan kaçırma, işkence ve ajanlaştırma dayatması bu defa Tokat'ta görüldü. 

Demokrat Tokatlılar, Alirıza Çalpar'ın 5 Şubat 2021 günü Tokat'ın Kınık Kasabası Gevrek Mahallesi'nden kaçırıldığını duyurdu. Konuya ilişkin yapılan açıklamada, kaçırılmaların iktidarın son beş yıldır sürdürdüğü baskı ve zulüm politikalarının bir parçası olduğu kaydedildi. Açıklamada, "Baskılar bizi yıldıramaz" denildi. 

Alirıza Çalpar ise yaşadıklarını şöyle anlattı: "5 Şubat 2021 Cuma günü saat 14.30 gibi evimden yani Tokat Almus Kınık Beldesi Gevrek Mahallesi Şendere Sokak'tan Görümlü Beldesi'ne gitmek için yaya olarak yola çıktım. Görümlü Beldesi'ne giden bir araca denk gelmek amacıyla 10-15 dakika kadar yürüdüm. Yolda yaya devam ederken yanımda beyaz renkli Renault kango tipli bir araç durdu. Araç'ın arka kapıları camsız, ön kapı camları siyah filmli idi.  Araç arka kapısı durduğum noktaya denk getirildiği için plakayı okuyabilme fırsatım olmadı.

'YÜZÜ MASKELİ KİŞİLER BAYILTARAK ARACA BİNDİRDİ'
Anlık olarak arka kapılardan ve ön sağ kapıdan yüzleri siyah maskeli üç kişi inerek üzerime saldırdılar. Birisi boğazımı ensemden sıkıp başım aşağı gelecek şekilde araca itelerken diğerleri kollarımı tutarak aracın arka kapısından arabaya girmem için uğraştılar. Ayaklarımı araç koltuğuna dayayarak arabaya girmemek için direnmek istedim fakat o sırada boynumda bir yanma hissederek kendimden geçtim. 

'BURADA HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRÜZ, KİMSENİN DE HABERİ OLMAZ DENİLDİ'
Kendime geldiğimde gözlerim ve kollarım bağlı üst tarafımda ki elbiselerim (mont, kazak ve atletim) çıkartılmış bir şekilde, iki kişi kollarımdan tutmuş karla kaplı bir zeminde yürüdüğümüzü anladım. Yürüme esnasında; 'Kimsiniz nereye getirdiniz beni?' diye sordum. Bir tanesi 'birkaç soru sorup hemen bırakacağız seni, tabi ki sorularımıza doğru cevap verirsen. Yoksa aileni de buraya getirir; burada hepinizi öldürürüz, kimsenin de haberi olmaz' dedi. 

Bir iki dakika kadar yürüdükten sonra kapalı bir ortama girdiğimizi kapı açılma sesi ve rüzgarın etkisinin azalması sebebiyle öğrendim. İçeri de sandalye olduğunu düşündüğüm bir şeye oturttular. Ben tekrar 'kimsiniz jandarma mi polis mi?'diye sorduğum da içlerinden bir tanesi 'kim olduğumuzu kimse bilmez' dedi. 'Gözlerimi açın kim olduğunuzu o zaman ben bileyim' dedim. 'Sus şerefsiz çok konuşma, bize soru sorma, sorularımıza cevap vereceksin. Hepsi bu kadar müdürüm, başlıyor muyuz?' dedi. Müdürüm diye hitap edilen şahıs 'başlayın' dedi. 

'BİN YILLIK GELENEĞİ TEMSİL EDENLER VAR BURADA'
İlk soruları 'DHKP-C hakkında bilgi vereceksin? DHKP C'nin Tokat'da ki faaliyetleri ve sen bu faaliyetlerin neresindesin? Örgütle bağlı bölgede başka kimler var? Niksar ve Reşadiye'ye neden gittin? Hiçbir şey bilmediğimi hiçbir örgütle bağlantım olmadığını hayvancılık ile geçimimi sağladığımı, köylerden hayvan alıp satmak için Niksar ve Reşadiye'ye gittiğimi söyledim. 'Bize doğruları söyle, söylemezsen seni bırakmayız. Dünya peşine düşse kimse seni bulamaz da kurtaramaz da. Burada bizden başkası yok, burada JİTEM var, burada bin yıllık devlet geleneğini temsil edenler var konuş' diyerek karnıma vurmaya başladılar. 

'NAYLON DAMLATTILAR'
Bağırıp, oturduğum yerde tekme salladım bunun üzerine ayaklarımı da bağladılar. Karın bölgemden sandalye olduğunu düşünüp sırtımı yasladığım cisme dikenli ince bir metal tel sardılar. Derin nefes aldıkça karnım şişiyor ve teldeki dikenler vücuduma batıp acı veriyordu. Daha sonra bana bazı kişilerin isimlerini sordular. Şahsı tanımadığımı söylediğimde kollarıma naylon olduğunu düşündüğüm cismi dayatmaya başladılar. Konuşmazsam her yerimi deli deşik edeceklerini söyleyerek kollarıma ve omuzlarıma naylon olduğunu düşündüğüm şeyi damlatmaya devam ettiler.

'ŞİKAYET DİLEKÇESİ VERDİM HENÜZ BİR BİLGİ VERİLMEDİ'
Hiçbir şey bilmediğim ve hiçbir örgütle bağlantım olmadığını söyledim. Bunun üzerine karnıma bağladıkları teli biraz daha sıkıp tekrar kollarıma naylon damlattılar. Üzerime soğuk su tuttular, sonrasında tekrar boynumda bir acı hissettim. Gerisini hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde Karadere Köprüsü denen yere yakın Almus Baraj kenarına bırakılmıştım. Kaçırıldığımda üzerime giyinmiş olduğum elbiselerden sadece kazağımı tekrar giydirmişlerdi. Montum ve atletim yoktu. Montumun cebinde cüzdanım; para, kimlik ve banka kartlarım vardı. Hiçbirini bırakmamışlar. Konuyla ilgili Almus Jandarma Karakolu'na şikayet dilekçesi verdim. Henüz şahsıma ve aileme hiçbir bilgi verilmedi."