23 Kasım 2024 Cumartesi

Alfabenin sonuna kadar planları olsun, bu iktidar bitmiştir

HDP İstanbul milletvekili adayı Oya Ersoy, ?Bu iktidarın miadı dolmuştur. D, E, ... alfabenin sonuna kadar planları olsun. Artık bu iktidar bitmiştir? dedi.
24 Haziran seçimlerini HDP İstanbul 2. bölge milletvekili adayı Oya Ersoy ile konuştuk.
 
HDP İstanbul 2. bölge 2. sıra milletvekili adayı Oya Ersoy, bir önceki dönem Halkevleri Genel Başkanlığı yaptı. Aynı zamanda avukat olan Ersoy, uzun yıllar kadın özgürlük mücadelesi yürütüyor.
 
Ersoy'un ETHA'nın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
 
Seçim çalışmasının son haftasına girildi. Çalışmalarınız nasıl gidiyor, nasıl tepkiler alıyorsunuz?
 
Sokakta yoğun bir seferberlik halinden söz etmek pek mümkün değil ancak genel olarak herkeste bir umut hali var. Asıl seçim havasını yaratan bu oldu. Çalışmalarda halkın bu seçimleri parlamento, eşitlik, barış, adalet ve özgürlük için yapılan bir seçim olarak değil rejim değişikliği için yapılan bir seçim olarak gördüğüne şahit oluyoruz. Baskın seçimden önce çalıyorlar, hile yapıyorlar düşüncesi ile halkın seçimlerden ümidini kestiğini ancak şu an yeni bir bir umut ve heyecanın ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
 
Selahattin Demirtaş'ı Edirne'de hapishanesinde ziyaret ettiniz. Ziyaretinizden bahseder misiniz?
 
AKP kendi iktidarını korumak için HDP'yi sandığa gömmek dışında bir amacı olmadığından kaynaklı Selehattin Demirtaş'ı hedef aldı. Biz de oradan bir mesaj alıp bu mesajı Türkiye'nin dört bir yanına ulaştırmak ve sesini duyurmak için ziyaret ettik. Selahattin Demirtaş ve Abdullah Zeydan ile görüştük. Demirtaş ve Zeydan'ın dışarıdaki seçim çalışmasının enerjisini hissettiklerini gördük. Selahattin Bey özel olarak baraja ve engele rağmen barajı yıkmak isteyenler bu kadar inatçıysa Türkiye'de değişim rüzgarının başladığını ve önünün alınamayacağını ifade etti. Aynı zamanda umudunu, coşkusunu paylaştı bizimle ve 'yakında görüşeceğiz' mesajını iletti. Kandıra hapishanesini de ziyaret ettik. 16 yıl boyunca cinsiyetçi ve kadın düşmanı iktidar kadınları özel olarak hedefledi. Bu politikaların bir parçası olarak kadın siyasetçiler şu an cezaevinde. Türkiye'de bu kadar çok sayıda kadın siyasetçinin tutuklandığı başka bir dönem yok. Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Çağlar Demirel, Sebahat Tuncel, Selma Irmak ve Aysel Tuğluk ile beraber görüştük ve onlardaki pozitif enerjinin daha güzel olduğunu belirtmeliyim. 24 Haziran akşamı halay çekecekleri anı bekliyorlar. 'Kadınlar güçlü geliyor ve bütün bu oyunları bozacağız' diyorlar. 
 
Konuşmanızda 'İstanbul'dan Diyarbakır'a barış ve kardeşlik köprüsü kurmak sosyalistlerin görevidir' diyorsunuz. Bu köprü nasıl kurulacak?
 
AKP'nin ve sağın yıllardır uyguladığı politikalar Türkiye'yi parçaladı ve yaşadıklarımız neoliberal politikaların krizidir. Erdoğan bu krizi diktatörlükle yöneteceğim diyor. Bu bir restorasyon süreci değil. Sosyalistlerin yapması gereken, iktidara hayır diyen halkı sol bir program çerçevesinde olmasa da barış, özgürlük, kardeşlik ve eşitlik gibi sol ilkeler etrafında birleştirmemiz gerekiyor. Bugün bu iktidarı bu hale getiren soldur. Bu ülkeyi değiştirecek olan da sol politikalardır. Emperyalizme, kapitalizme ve savaş politikalarına karşı halkların birlikte yürüteceği mücadeledir. Biz bu köprüyü kuracak solcular ve sosyalistleriz. Türkiye ancak Fırat'ın iki yakasının faşizme ve emperyalizme karşı ortak mücadelesiyle kurtulur. Bugün krizden resterasyonla çıkılamaz. Bu krizden çıkışın yolu çok net: ya barbarlık ya sosyalizmdir. Bu da sadece parlamentoda değildir. Bu kadar enkazın üzerinden kurulacak olan şey sadece mecliste, parlamento da değil eğitim, sağlık hakkı başta olmak üzere neoliberal politikalara karşı sokakta mücadele etmekle, barışta ısrar etmekle ve kadınların eşitlik ve özgürlük hareketi ile kurulur. Biz de halkın içinde halkın sesini parlamentoya taşıyan ve güçlendiren bir pozisyon alacağız. Bundan sonra da farkılıklarımızla birlikte yeni yaşamı kuracağız. Haziran isyanında başlattığımızı birlikte tamamlayalım. Barajı yıkalım. Arkasından bu ülkeyi yeniden kuralım. 
 
HDP etrafında güçlü bir ittifak oluştu. İttifak seçim sonrası devam edecek mi? 
 
Bir yanda cumhur ittifakı var, bir yanda bu ülkede bir rejim değişikliğini sunan ve dayatan millet ittifakı var. Burada da HDP'nin oluşturduğu, bu sefer HDP ve HDK bileşenlerinin dışında sol, sosyalist farklı hareketlerden gelen birey ve örgütlerin temsilcileri yer aldı. Programatik bir ittifak değil. Ayrı programlarımız var. Aynı düşündüğümüz yerler çok var. Ama bir düzlem oluştu. CHP'nin listesine baktığımızda da ön seçimde çıkmış adaylar bu sefer adayları olarak görünmüyor. CHP adayları arasında Saadet Partililer var. Önümüzdeki dönemi kuracak olan, bu yıkıntıyı oluşturan sağ değil soldur, sosyalistler, demokratlardır. O nedenle HDP'nin oluşturmuş olduğu çaba, sandıkta ne olursa olsun, bu rejim dayatmasına karşı, faşizme, diktatörlüğe karşı, sadece sandıkta değil sokakta da bir düzlem oluşturmuştur. Bu düzlemi değerlendirmek gerekir. Sadece milletvekili adayı olan hareketlerle değil, sokakta birlikte mücadele ettiğimiz herkesle beraber... Sonuçta Tayyip Erdoğan bir seçim dayatmasında bulunuyor. CHP'yi tamamen sağa doğru yöneltti artık en küçük sol ilkelerden dahi bahsedemeyen bir parti. Laiklik bile demiyor. Bizim görevimiz ilkeler çerçevesinde bir hareket oluşturmaktır. Ortada çok nesnel bir boşluk var, sol boşluk var. Bu sol boşluğu doldurmak da hepimizin görevi. Sol, sosyalist ve emek hareketinin, demokratik kitle örgütlerinin, Alevi hareketinin, kadın hareketinin hepimizin görevidir bu sol boşluğu doldurmak.
 
İttifakın yansımasını İstanbul mitingi gösterdi. Pazar günü yapılan mitingi nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Evet bitmeyen bir coşku vardı. Son dönemlerin en kitlesel mitinglerinden biriydi bu. O adalet mitingini de düşünürsek çok uzun zamandır OHAL dayatmasıyla AKP kendi iktidarı kendisi gibi düşünmeyen kendisi gibi yaşamayan herkesi, demokratik alanların hepsini kesti. Bu mitingde bir akış vardı, bir umut vardı. Coşkunun bir sebebi de bu bence. Bu hareket bir kanal bulduğu yere akıyor. Adalet yürüyüşünde aktı, 1 Mayıs'ta aktı. Şimdi de Bakırköy mitingine aktı. Çok uzun bir mitingdi, konuşmalar uzundu, 5 saat boyunca konuşmalar vardı. Yağmura rağmen insanlar oraya akmıştı. Ve o coşku hiç bitmedi. O coşkunun hiç bitmemesi bu ülkedeki değişim iradesini gösteriyordu. Artık bu yaşananlara 'tamam' deme iradesini gösteriyordu. 
 
Geçen haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın HDP'yi baraj altında bırakmaya dönük konuşmasının videosu yayınlandı, ardından Suruç ve Kocaeli'de saldırılar oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Erdoğan'ın konuşması mahalle başkanlarıyla yaptığı bir gizli toplantının sosyal medyaya düşmesiyle ortaya çıktı. Bunun, HDP mutlaka meclise girmeli' tereddüdü olanları bile değiştirdiğini düşünüyorum. Yani bu seferberliğe yaradı. Üstelik o konuşma sosyal medyaya düştüğünün ertesi günü Suruç'un yaşanması... Artık hiç kimse havuz medyasına inanmıyor, manipülasyon ayyuka çıkmış durumda ve bunu herkes biliyor. Müdahale etmemiz gerekir duygusu oluştu. Buna tepkinin de mitinge aktığını düşünüyorum. Hayır safını daha sıklaştıran bir icraat oldu bütün bunlar. Onun dışında tahammülsüzlük çok fazla sadece HDP'ye değil, İYİ Parti'ye, Saadet Partisi'ne, CHP'nin standlarına da saldırılıyor. Zaten OHAL koşullarında seçime giriyoruz ve bu saldırı ve tehditlerle daha gerilimli bir seçim ortamı yaratılıyor. Seçim güvenliğinin tam sağlandığı, propaganda hakkının tam olarak kullanıldığı bir seçim dönemi olmadığı çok açık. Adil bir seçim değil. Karşı tarafa tahammülsüzlük var. Selahattin başkanın fragman dediği şey şu anda yaşanıyor. Bu, diktatörlüğün sandıkta da sokakta da durdurulamadığı ölçüde yaşayacağımız tablodur. Kendileri dışında hiçbir şeye izin vermeyen, ne yaşam tarzı itibariyle ne düşünce itibariyle izin vermeyen bir diktatörlüktür.
 
Bir çok senaryo var. AKP mecliste çoğunluğu alamadığı durumda, B ve C planlarından bahsediliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz, sizce böyle bir durum var mı?
 
Karşımızda bir devlet aklı var. Burada onların ne yapacağından çok bizim ne yapacağımız önemli. Nasıl tamam dediğinde biz o tamamı birlikte tamama dönüştürdüysek, sıkıldık korosu olduysa şimdi de tamamlayacağız. Birlikte hayır diyeceğiz, birlikte sıkıldık diyeceğiz. 24 Haziran'da ne yaparsa yapsın, 8'inde ne yaparsa yapsın bu iktidar, aslında bakarsanız Haziran isyanından bu yana bitmiştir. Yönetemez. Büyük bir çoğunluk Tayyip Erdoğan tarafından yönetilmek istemiyor. Bu politikalarla yönetilmek istemiyor. Kentlerin talanına, doğanın talanına hayır diyen yaşam hakkı savunucularını buna ikna edemezsiniz. Kadınları ikinci sınıf vatandaş haline getiren, tarihsel kazanımlarını gasp etmek isteyen bir iktidar karşısında kadınları erkek egemen hapishaneye mahkum edemezsiniz, sokamazsınız. Buna biat ettiremezsiniz. Gençliği bu kadar baskı rejimine biat ettiremezsiniz. Kürtleri kendi siyasi temsilcileri dışında yönetemezsiniz. Türkleri Kürtlerle savaşa ikna edemezsiniz. Artık ne olursa olsun bu iktidar böyle yönetemez. Bu iktidarın miadı dolmuştur. D, E, ... alfabenin sonuna kadar planları olsun. Artık bu iktidar bitmiştir.