22 Kasım 2024 Cuma

Ahmet Şık ve Murat Sabuncu gazetelerinde

Özgürlüğüne kavuşan gazeteci Murat Sabuncu, "Biz çıktık diye bu zulüm bitmiş değil" dedi. Ahmet Şık ise "Bir kenara çekilmiş kitleye "Ben o sesi duymak istiyorum" diye seslendi.
İSTANBUL- Özgürlüklerine kavuşan gazeteciler Ahmet Şık ve Murat Sabuncu, gazeteleri Cumhuriyet'e geldi. 
 
Murat Sabuncu 496, Ahmet Şık da 435 gün tutuklu kaldıktan sonra dün görülen duruşmada tahliye edilmişti. 
 
BİZ ÇIKTIK DİYE ZULÜM BİTMİŞ DEĞİL
 
Sabuncu, yaptığı konuşmada, "Bu medya geleneğinin son halkası bizleriz. Bu medya şunu yaptı, bu medya grubu bunu yaptı yerine bu gazeteyi nereye götürebiliriz, bunun hayalini kuruyoruz. Cezaevinde de Akın Atalay'la, Mustafa Kemal Güngör'le, Ahmet Şık'la bunun hayalini kuruyorduk. Ama esas tartıştığımız konu Türkiye'deki bağımsız yayıncılık, Cumhuriyet gazetesi üzerindeki yayıncılığı daha nasıl büyütürüz konusundaydı. Bağımsız medyaya ihtiyaç var. Biz Türkiye'de ne ilk hedefiz ama umarım son hedef oluruz. Biz çıktık diye bu zulüm bitmiş değil. İçeride hala çok sayıda gazeteci var. Tutuklu hak savunucuları var, milletvekilleri var. Onun için biz bundan sonrası için de sadece kendi hakkımız ve hukukumuz için değil, Türkiye'deki bütün haksızlığa uğramış, mahalle ayırımı yapmadan hepsi için bir gazeteciliği yayıncılığı hayata geçireceğiz. Seçimler geliyor, herkesin hakkı hukuku için bu yayıncılığı büyük bir özveri ile yapmaya çalışacağız" dedi.
 
KENARA ÇEKİLMİŞ KİTLEYE SESLENMEK İSTİYORUM
 
Ahmet Şık da şunları ifade etti: "Tutuklanırken de ortada hukuki bir karar yoktu, serbest kalırken de yoktu. Siyaset karar verdi tuıtuklanmamıza ve serbest bırakılmamıza. Türkiye bir hukuk devleti değil. En büyük Türk yalanı, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu ve yargının bağımsız olduğu... Türkiye'de hiç kimsenin, iktidar yanlıları da dahil olmak üzere, ne hukuki güvencesi var ne de can güvenliği. Bunun ayırdına vararak herkesin pozisyonunu alması gerekiyor. Medyanın bu kadar kolay teslim olmasının baş aktörü olarak gazetecileri görüyorum. Bu kadar örgütsüz oldukları için, mesleğin onuruna, ahlakına sahip çıkmadıkları için. Medyanın susturulması demek toplumun susturulması demektir. Bir kenara çekilmiş, izleyen ve kendisini kurtaracak kitleye seslenmek istiyorum; ben sessizliğin bir sesi olduğuna inanıyorum. Ben o sesi duymak istiyorum. Herkes kulak kabartıyor 'Ahmet ne diyecek, Murat ne diyecek, Cemal ne yapacak, Ayşe hanım ne diyecek? Ben de merak ediyorum, bu beklenti içindeki adamlar ne yapacak, ne söyleyecek. Çünkü bu artık bir varlık yokluk savaşı. Bundan sonra çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacağımızla ilgili bir savaş. Medyanın şu andaki hali de bunun en önemli cephesi. Bu süreç Türkiye'de gücü tek başına eline geçirmiş bir iktidarın ne kadar tehlikeli olduğunu da bize kanıtladı, ve aynı zamanda bağımsız, herkese eşit mesafede durmayı başarabilen bir medya organının da ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi."
 
Ahmet Şık ve Murat Sabuncu'nun konuşmasının ardından, doğum günü olan tutuklu Akın Atalay için pasta kesildi.