24 Kasım 2024 Pazar

Agrobay direnişçileri İstanbul'dan haykırdı: Arzu Şentürk yalan söylüyor

Direnişin 42. gününde bir kez daha Agrobay'ın ihracat yaptığı ülkelerin İstanbul'daki konsoloslukları önünde açıklama yapan direnişçiler Arzu Şentürk'ün yalanlarını örneklerle teşhir etti. Tek istediklerinin gasp edilen maaşları ve tazminatları ile çıkış kodu 46'nın değişmesi olduğunun altını çizen direnişçiler, ülkelere Agrobay'la ticari ilişkileri gözden geçirme ve kamuoyuna da dayanışma çağrısı yaptı.

Maruz kaldıkları hak gaspları, aşağılanma, tehdit ve hakarete karşı Tarım-Sen'de örgütlendikleri için işten çıkarılan Agrobay Seracılık işçilerinin direnişi 42. gününde bir günlüğüne İstanbul'a taşındı. İşten atılan 39 işçiyi temsilen gelen heyet, Agrobay'ın ihracat yaptığı ülkelerin konsoloslukların önünde açıklama yaptı.

İLK DURAK AMERİKAN KONSOLOSLUĞU
İlk olarak Amerikan Konsolosluğu önünde eylem yapan işçiler adına söz alan Tarım-Sen Genel Başkanı Umut Kocagöz, "Agrobay'ın ticaret yaptığı ülkelerin halklarına mesaj vermek amacıyla ülkelerin konsolosluklarına geldik" dedi. Agrobay'la yapılan ticari ilişkilerin tekrar gözden geçirilmesini istedi.

YAVUZ: TUNCAY ÖZKAN ÇADIRA GEL ÇÖZEMİYORUM DE
Söz alan direnişçi kadınlar da yaşadıklarını aktardı. CHP'li Tuncay Özkan'ın kendilerine sorunu çözeceği yönünde çaba sarf edeceğini söylediğini hatırlatan Ayten Yavuz, "Tuncay Özkan bize başkalarıyla haber yolluyor. Biz ulaşamıyoruz. Gel çadıra sorununuzu çözemiyorum de" çağrısı yaptı.

KAPAKLIKAYA: ARZU HANIM ÇOCUKLARINA HARAM LOKMA YEDİRME
Bir diğer direnişçi Şehriban Kapaklıkaya da Arzu Şentürk'e şöyle seslendi: "Biz hırsız değiliz. Bizim hafta tatilimizi ödemeyenler hırsız. Arzu Şentürk ben çocuklarıma haram lokma yedirmedim. Sen de yedirme, ver hakkımızı."

İNGİLTERE KONSOLOSLUĞU ÖNÜNDE VURGULADILAR: YALAN SÖYLÜYOR
İşçiler daha sonra eylemlerine İngiltere Konsolosluğu önünde devam etti. "Agrobay hakkımızı ver" pankartı ve dövizlerinin taşındığı eylem, yoğun yağış ve fırtınaya rağmen gerçekleşti. Agrobay'da çalışan işçilerin haklarını almak üzere şirkete basınç uygulamak amacıyla konsoloslukların önünde eylem yapıldığı hatırlatılan açıklamada söz alan direnişçilerden Şirin Yıldırım Arzu Şentürk'ün İzmir'de katıldığı bir programda söylediği yalanları teşhir etti.

YILDIRIM: DOĞRULARLA GELSİN KARŞIMIZA
"Jandarmaya kafa atıyorlar" yalanına dikkat çeken Yıldırım, "Ben nasıl kafa atabilirim? Jandarma ayağımı kırdı, kalkanla vurdu. Beni yere yapıştırdı. Radyo spikeri sordu, 'kötü şartlar yok' dedi. Arabadan düştüm, omurga kemiğimi kırdım. Ama bir emniyet kemeri olsaydı. Benim omurga kemiğim kırılmazdı. Bunlar zor, kötü şartlar değil mi? Neden yalan söylüyor. Radyo programlarında konuşuyor. Bizi de çağırsın oraya karşılıklı konuşalım. Diyor ki 'seralarda tuvalet var', iki sera arasına yıllarca tuvalet istedik yaptırmadı. Ama bu sene Alman geldi, her dediğini yapıyor. Ama bizim hiçbir istediğimiz yapmadı. Seraya gelirdi, 'kolay gelsin' demezdi. Burnu havada, bize hep tepeden baktı, amcası dahi. 'İşçi baş tacımız' diyor, baş tacıydık da biz paspas mıydık? Domatesi ne zaman verdi, koyunlara verdi, çöpe attı yine vermedi. Ayran dağıtıyormuş, biz başka şirkette mi çalışıyorduk ayran dağıtırken. Bizim molamızdan on beş dakika kesti, yazın temizliğinde 14.00'da bize 15 dakika mola verdi. 45 dakika öğlen mola yaptırdı, 15 dakikamızı kesti, 14.00'da verdi. Mola vermedi, molamızı bize verdi. Hep yalan konuşuyor. Doğrularla gelsin karşımıza" diyerek meydan okudu.

HOLLANDA KONSOLOSLUĞUNDA TRENDYOL DİRENİŞÇİLERİ DE KATILDI
Hollanda Konsolosluğu önünde yapılan açıklamaya direnişteki Trendyol Esenyurt deposu işçileri de destek verdi. Söz alan direnişçilerden Behice Karabulut, 11 yıl Agrobay'da çalıştığını aktardı. Sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldıklarını, tazminatları ve bir maaşlarının gasp edilerek Kod 46 ile çıkarıldıklarını söyleyen Karabulut, Tuncay Özkan'ın söz verdiğini ancak yardımcı olmadığını hatırlattı.

KAYA: ÖLÜ HAYVAN KESİYORDU YEMEK YEMİYORDUK
Direnişçilerin son eylem durağı ise Almanya Konsolosluğu oldu. Gerekirse Agrobay ürünlerinin satıldığı her ülkeye gideceklerini söyleyen direnişçiler, dayanışma çağrısı yaptı. Söz alan direnişçilerden Fatma Kaya, "Açıklaması yok. Niye karşımıza çıkmıyor. Niye kaçıyor. Eşim de hala tehdit altında. 'Artık televizyonalra çıkıyoruz meşhur olduk' diyormuş. Hakkımız olanı istiyoruz. Biz İstanbul'a Ankara'ya gelmeye hevesli değiliz. 42 değil 420 gün de olsa her yere giderim. Hakkımı, alın terimi istiyorum sadaka değil. Ayran dağıttım, meyve dağıttım, tuvaletler var her serada diyor. Tuvaletler yeni oluyor, su sebillerin için bakteri dolu içilmiyor biz evden getiriyoruz. Yemekler pişmemiş, içinden kıl çıkıyor. Ölü hayvan kesiyor leş gibi kokuyor. Evden zeytin, ekmek getirdik, kuru ekmek yediğimiz günler oldu. Serada hep hakaret gördük. Bire iki ödüyorum diyor ya Arzu hanım, hep bire iki kesiliyor. Cenazemiz oluyor izin istiyoruz, bire iki kesiliyor. Resmi tatillerde tehdit altında zorla işe getiriliyoruz .gelmezseniz tutanak olur, bire iki kesilir diye kapı gösteriliyor. Bayram geçirmedik çocuklarımızla hep biz çalışmak zorunda kaldık. Çocuklarımızı okutmak, helal ekmek götürmek için. Arzu hanım biz bunları hak etmiyoruz. Türkiye'nin en büyük şirketisin, madem 180 milyar geliyor, tırlar çıkıyor diyorsun ya o zaman maaşlarımızı, tazminatlarımızı öde 46 kodumuzu değiştir" çağrısı yaptı.